Virgül nokta boşluk iki nokta üç nokta ve tekrar boşluk.

 

Yazarken bile boşluklar varken yaşarken olmaması imkânsızdı zaten. Her yaşın her dönemin bir boşluğu var. Ve o boşlukları yaratırken ne kadar da serttik. Nasıl da kırardık kırılacağımızı bilemeden. Hayatımda kocaman bir altı yıl var pişman olduğum. Yediğimin içtiğimin ayrı gitmediği, her an konuştuğum, her dakika beraber olduğum, birlikte çalıştığım ve en içten kahkahalarımı attığım dostumu nasıl da bir çırpıda çıkarıverdim hayatımdan. Ardıma bile bakmadan.

 

İşte onun yokluğunda çok sular aktı. Çok zaman geçti. Onca şeyden sonra yaşadık tabi. Nefes aldık. Ayrı yerlerde kendimizce sıkıntılarımız oldu. Tek başına göğüsledik bu dünyanın kahrını. Birbirimizden habersiz birbirimizi düşündük. Gerçek dostluk öyle pamuk ipliğine bağlı değildi. Biliyorduk.

 

Sanırım tüm suç bende, seçtiğim seçeneklerde…

İnsan otuzundan önce ne kadar toy, ne kadar da çocukmuş. Verdiği kararlar karar bile değilken ne denli hatalar yapıp, kendini psikolojik olarak yıpratıyormuş. Ve benim bunu otuzumdan sonra anlamış olmam da hayli ironik tabi.

 

Neyse ki iş işten çok geçmeden şu üç günlük dünyada tamir etmeyi akıl edebildim. En güzeli de onca seneden sonra bana; “sana yazmayı çok düşündüm ama sen benden daha cesur çıktın her zaman ki gibi” demesi bile yılların bizden hiçbir şey alamadığını kanıtladı. Zaten bir sıkıntın olsa kimseler sormaz, kimseler bilmez, kimse de sormaz zaten… Ama bu öyle değil. Attığın adımda bile seni tanıyorum bir sıkıntın var mı, her şey yolunda mı diye soruyorsa geçen boşluk zamanına hayıflanırsın. Çaresi yok ki bu dünya hiç yerinde durmaz. Geride alamazsın geçen zamanı.

 

Sanırım tüm suç bende, seçtiğim seçeneklerde…

İyi zannettiğim, doğru sandığım birçok kararımla bu gün aynı fikirde değilim. Çünkü anlamamışım ne kadar sert olursan o kadar kırılacağını. Zamanla insan daha iyi anlıyor. Ve zamanla olgunlaşan tek şey armutlar değilmiş artık anladım.

 

Her ne kadar kimseyi üzmeyin, kırmayın, dökmeyin desem de bu olacak. Zamanında bana da demişlerdi. Ama kırdım da kırıldım da…

 

Olması gereken oluyor. Olmadan öncesine el atabilsek keşke. Ama olmuyor işte. Boşluklu, virgüllü, noktalı ilerliyoruz bu dünyada. Geç olmasın, güç olabilir sorun yok.

 

Ne demiş Sagopa Kajmer yeni şarkısında;

-Anlayan anlar, anlamayanlar oyalanırlar anlayana kadar anlamadan öyle, geçer hayat işte böyle… Bu dünya hiç yerinde durmaz!

 

Hoşça sağlıkla ve iyilikle kalın.