Bu da nereden çıktı, 47 yıl sonra birinci, 22 yıllık AKP ilk kez ikinci parti olmuşken, iki ay önce tüzük kurultayını yapmış bir parti neden ‘hala’ kurultay tartışıyor soruları çok haklı sorular iken, parti içi muhaliflerle birlikte iktidar medyasının bunu köpürtmesi tam da iktidarın istediği bir süreçtir!

CHP yerel seçimlerden sonra yerel yönetimlerde göstereceği başarılarla birlikte tüzük, program, kadro yapılanmasıyla, yapısal sorunlarını çözdükten sonra genel iktidara odaklanması gerekirken. Yerel seçimlerin hemen ardından kurultay tartışmalarının başlatılması bir önceki yönetim kadrolarının tekrar yönetime gelme isteği, parti içi iktidar mücadelesini başlatması, CHP’nin içe dönük tartışmaları yerel seçimde seçmende yaratılan güveni zedelemektedir.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı muhalefet hareketine, Kılıçdaroğlu döneminin örgütlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini yapan en etkili isimlerinden Oğuz Kaan Salıcı’nın sosyal medya üzerinden CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik ağır eleştirilerle birlikte yaptığı kurultay çağrısı…

Oğuz Kaan Salıcı’nın yaptığı çağrıya yine sosyal medya üzerinden aynı sertlik tonunda parti sözcüsü İzmir Milletvekili Deniz Yücel’in cevabı. Bazı İzmir milletvekillerinin Deniz Yücel’e cevabı parti içi tartışmaları hızlandırırken…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel İzmir’den ‘’Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu tartışmayı bitiriyorum. Neyi paylaşamıyoruz, içe dönünce kaybediyoruz. Tartışmalarda haklı haksız demeden bütün haklılardan, bütün haksızlar adına ben özür diliyorum. Artık bu tartışmayı, bu lüzumsuz tartışmaları bir yana bıraksınlar. Yok, partideki gidişattan memnun olmayan kim varsa partinin tüzüğü açıktır. Bu durumda ne yapılacağı açıktır.’’ Diyerek, kurultay ısrarında olanlar partiyi kamuoyunda tartışılır hale getirmesin, tüzüğün gereğini yapsınlar diyor!

Özgür Özel’in bu çağrısıyla tartışmalar diner mi, dinmez; çünkü mesele yerel seçimlerde elde edilen başarıdan sonra genelde iktidar olmak değil, kaybedilen parti iktidarının tekrar elde edilmesidir…

Hadi gelin konuya Oğuz Kaan Salıcı’nın açıklamaları üzerinden bir kez daha bakalım…

Salıcı açıklamasında ‘’Genel başkanın kararlarıyla yürütülen parti politikalarının açtığı tartışmayı üzülerek izliyorum. Parti rotasına ilişkin endişeleri arkadaşlarımla paylaşıyor. Amacım Genel Başkanımızla polemik yapmak değildir. Genel Başkanımızın partisinin bir milletvekiliyle basın üzerinden polemik yapmasını da uygun bulmam. Cumhuriyet Halk Partisi örgütünde kurultay tartışması yapıldığı için oy kaybedilmemektedir; bilakis oy kaybedildiği için kurultay tartışması yapılmaktadır. Oy kaybının nedenini tabanda siyaseten kabul görmeyen politikalarda aramak gerekmektedir. CHP siyasetini anket sonuçlarına göre belirlemez. CHP’de kurultay bir lütuf değil, haktır. CHP’de gerekirse kurultaya gidilir. CHP’de her Genel başkan saygındır ama ‘padişah da değildir’’.

Elbette ne CHP Genel Başkanı ne de bir başka CHP’li ‘padişah değildir’ CHP, padişahlığa karşı kurulmuş, saltanatı kaldırmış bir siyasi partidir. Ancak bu padişah metaforuna Salıcı kendi dönemine de bakmış mıdır? Mesela, ekmek için Ekmelettin cumhurbaşkanı yapılırken kime sorulmuştur? Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması, 2,5 milyon mühürsüz oylara sessiz kalınması; yetkili kurullarda görüşülmüş müdür? CHP, yetkili kurullar yerine sayısız danışman üzerinden yönetilir, politikalar genel başkanın mutfağından ilan edilirken yetkili kurulların bilgisi olmuş mudur? Mesela ‘helalleşme’ kime sorulmuştur; ortak akılla mı karar verilmiştir?

Medya üzerinden partinin genel başkanıyla tartışmayı uygun bulmam deyip daha üç gün önce partinin kampında görüşlerini açıklamak yerine medya üzerinden tartışma başlatmak neyin nesidir. Oy kaybedildiği için kurultay çağrısı da gerçekçi değildir çünkü seçimlerden bugüne yapılan tüm anketlerde CHP hep birinci parti olarak çıkmaktadır. Veya partinin oy kaybettiği tezine nerden hangi veriyle ulaşılmıştır.

Oy kaybının nedenini tabanda siyaseten kabul görmeyen politikalarda aramak gerekir; E parti oy kaybetmiyor aksine bu iddiayı dile getiren yöneticinin olduğu dönemde hiç birinci olmayan CHP hep birinci olarak gözükmektedir!

CHP’de kurultay bir lütuf değildir, haktır. Doğru; E o zaman zamanlarında kurultay taleplerini önlemek için sarfettikleri üstün gayretler, imzaların geri çektirilmesi, nereye konacak!

CHP siyasetini anket sonuçlarına göre belirlemez! Öyleyse tarihi Mayıs seçim sürecinde cumhurbaşkanlığını yüzde 60’la kazanıyoruz denilen anketler neden yapıldı. Aday kola kutusunu bile koysak kazanıyoruz denilen anketlerle belirlenmedi mi? Elbette politikalar sadece anketlerle belirlenmez ama toplumun nabzı, talep ve ihtiyaçlarının tespiti için kamuoyu araştırmalarından yararlanılması bilimsel bir zorunluluktur.

Mayıs seçimlerinde karar merciinde olan Salıcı, 2023 seçimlerinde seçilebilir yerlerden 39 milletvekilini toplamda yüzde 2’yi geçmeyen partilere dağıtırken, Sadullah Ergin Çankaya’dan milletvekili yapılırken partinin yetkili kurullarında tartışılarak mı karar verilmiştir? Haklı, haksız örgütlerin görevden alınmalarına hiç girmiyoruz!

Geçmişe dair bu ve benzeri sayısız örnekler sıralanabilir ama mesele şimdi geçmişle bugünü çarpıştırmak değildir. Mesele ülkenin üzerine karabasan gibi çöken AKP iktidarının yerine yeni bir iktidarın gelmesidir. Ağır mağduriyet yaşayan kitlelerin geleceği bir avuç parti oligarkının siyasi geleceğinden, istikbalinden daha önemlidir.