Türkiye normalini 2014’de Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi, anayasaya uymaması, anayasanın kendisine uydurulması adına yapılan rejim değişikliği ve bizim için ‘’Allah’ın lütfu’’ dedikleri 15 Temmuz’dan sonra kaybetti. Erdoğan iktidarı geçmişte neyden şikayetçiyse aynısını hatta daha ağırını muhataplarına uyguluyor.

Yıllarca ‘’Tek Parti’’ döneminden ‘’Parti Devleti’’nden şikayet etti ama bugün yaşananlar; Tek parti dönemiyle kıyaslanamayacak kadar ağır bir süreçtir.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli kamuoyunun akıl sır erdiremediği, bundan daha ilerisi olmaz denilen bir çıkışla terör elebaşı Abdullah Öcalan gelsin Meclis DEM grubunda konuşsun dedi; bazı çevrelerden de alkış aldı. Hiç kimsenin aklına Devlet Bahçeli’yi terörle iltisaklandırmak gelmedi ama gıyabında adı geçtiği için Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer terörle iltisaklı ilan edilerek görevden alındı, yerine kayyum atandı ve tutuklandı.

Görevden alma iddialarından bir diğeri ise Remzi Kartal ile görüştüğü iddiası! Tamam, Remzi Kartal ile ‘’O dönemde’’ görüşmek suç ise, aynı dönemde Remzi Kartal ile aynı masada yemek yiyen AKP’liler hakkında herhangi bir işlem yapılıyor mu, yapılmıyor.

Basında yer alan, AKP Adıyaman Milletvekili Ahmet Faruk Ünsal’ın paylaştığı fotoğrafta, AKP’li Meclis Dijital Komisyonlar Başkanı Hüseyin Yayman, AKP’nin bir dönem kırmızı halı ile karşıladığı terör örgütü PYD elebaşı Salih Müslüm’le aynı masada yemek yiyen hakkında terörle iltisaklandırma var mı, yok!

AKP iktidarı ile sıradanlaşan kayyum dönemi bu sefer Esenyurt’la başladı Mardin, Batman ve Halfeti’yle devam etti.

Yerine kayyum atanan DEM Partili Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, 1 hafta önce Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz ve üst düzey devlet yetkilileriyle ‘barış yemeği’ndeydi.

Eğer öyleyse ‘’terör örgütü üyeliği’’ ile suçlanarak görevden alınan Ahmet Türk’le Cevdet Yılmaz, eski adalet bakanı Bekir Bozdağ, AKP Grup Başkanvekili Abdülhamit Gül ile AKP milletvekillerinin aynı masada ne işi var? 27 Ekim’de aynı masaya oturulurken ‘’terör örgüt üyeliği’’ bilinmiyor muydu yoksa amaç-hedef başka mı, nedir.

Daha çok Doğu ve Güneydoğu illerinde yoğun olarak yaşanan belediyelere kayyum atama dönemi İstanbul-Esenyurt ile bütün Türkiye sathında muhalif belediyelere yöneleceği anlaşılmıştır. 2024 Mart seçimlerinde ağır bir yenilgiye uğrayan AKP iktidarı devlet güç ve otoritesini kullanarak kaybettiği belediyeleri kaymakamlarıyla, valileriyle yönetmek istemektedir. Kaymakamlar, valiler, devlet bürokrasisi artık devletin değil AKP’nin bürokratları gibi hareket etmektedir.

Ayrıca bu sadece belediyeleri yönetme isteği değil, kaybettiği halk desteğini tekrar kazanabilmek için 2015 seçimlerini kaybettiğinde yaptığı gibi olağanüstü koşullar yaratıp, terör algısıyla ‘güvenlikçi’ siyaset anlayışıyla destek arayışıdır.

Yoksa en ileri bir çıkışla Abdullah Öcalan Meclis’e gelsin konuşsun çağrılarından sonra bunlar anlaşılır değildir. Görevden alınan isimler Ahmet Özer, Ahmet Türk Abdullah Öcalan’dan daha fazla mı teröristtir.

Ve elbette Erdoğan iktidarının 2015’te ‘’İstikşafi görüşmeler’’ sürecinde olduğu gibi yeni oyun planları olmadığı düşünülemez. Öcalan Meclis’e gelsin ‘’Tarihi fırsat penceresi’’ denirken, bir taraftan da hem CHP’ye hem de DEM’e kayyum atanması bütün siyasi tablonun yeniden şekillenmesine yol açmıştır.

Bu süreç seçimlerden önce ısrarla yan yana gösterilmek istenen CHP ile DEM’in yan yana gelmesini sağlanmış… DEM içinde kayyum atamalarına rağmen AKP ile masaya oturma iradesi devam etmiş… CHP içinde Mansur Yavaş, Burcu Köksal ve Tanju Özcan ayrışmasına ve CHP içinde itiraz seslerinin yükselmesine yol açmış; bir anlamda CHP’de istenen zihinsel bulanıklık yaratılmış… 2018’den beri yürüyen İYİP, CHP işbirliği zedelenmiş; İYİP, ZP yakınlaşmış…

Mart seçimlerinde moral motivasyon üstünlüğü, söylem üstünlüğünü ele geçiren muhalefet kendi içinde mücadeleye hapsedilmiştir.

Sonuç olarak 2024 Mart seçimlerini kaybeden, ekonomide toparlanmayı bir türlü sağlayamayan, esnafın, sanayicinin, üreticinin, çalışanın, emeklinin, asgari ücretlinin hayatını iyileştiremeyen iktidar bildik yöntemlerle siyaseti kurgulamaktadır.

Seçimlerde olduğu gibi işsizde olsam, geçinemesem de, yoksulluğum her geçen gün artsa da; aman terör olmasın diyen seçmenin duygusuna hitap eden güvenlikçi siyaset anlayışı yine devrede!

Türkiye yeniden, kutuplaşma siyasetiyle tartışmalı, gerilimli, çok da hayrına olmayacak olağanüstü günlere doğru ilerlemektedir…

(Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer ile hiçbir siyasi ortaklaşmam yoktur; itirazımız ilkeseldir.)