Cumhuriyetimizin bir Milli Güvenlik Kurulu vardır. İş başındadır. En başında da Sayın Cumhurbaşkanımız vardır. 27 Ocakta toplanmışlar. 6 saat Cumhuriyetimizin yıkıldığını tartışmışlar ve yıkılmaması için bir seri kararlar almışlardır. Kararın özeti şudur. Terörle ve teröristlerle silahlı mücadeleye sonuna kadar devam edilecektir. İşte yanlış olan bu karardır. Türkiye’de 14 Mayıs 1950 tarihinden bu yana TBMM karaları ile Türk milletinin cebinden paraları sofrasından yiyecekleri alınıyor. Zaten bu böyle olduğu için Türkiye'mizde terör var. Terörü 6 ayda bitirecek formül var. AKP iktidarı TBMM deki çoğunluğuna dayanarak bu formülü uygulayacaklarına terörü geliştirecek formülleri  (açık bütçe +enflasyon + laik eğitim yerine vahabi eğitimi.) MGK bildirisinin tamamını okudum. Satır aralarında yerleştirilmiş söylem ise şudur. Millete selam teröristleri büyütmeye devam. Çünkü bu bildiride Cumhuriyetimizin bekası için gerekli  temel iki ilkeden söz açılmamış. Bildiride DENK bütçe yok laik eğitim yok. Ya ne var? Açık bütçeye devam  var.Vahabi eğitimine devam var. MGK açık bütçeye ve Vahabi eğitimine devam diyemez. Anayasal meşruiyetini kaybeder. Bu bildiri bu nedenle Terörü, anarşiyi ve iç savaşı desteklemeye davam bildirisidir. Terör nedir? Terörist nedir? Terörle mücadele nedir? Teröristle mücadele nedir? Bilmeyenlerin bildirisidir. Olayı Hadis-i Şerifle söylersek; “ Bu bildiri Bilimi Çin’den bile gidip alanların bildirisi değildir.
 Sayın Cumhurbaşkanı Epilepsi Hastasıdır. Devlet görevi verilemez.
Sayın Dr. Rıfat Serdaroğlu’nun bu konuyu ele alan yazısı internette dolaşmaktadır: Diyor ki: Erdoğan’ın “Epilepsi-Sara” hastası olduğu defalarca iddia edildi. Erdoğan bu iddiayı ortaya sürenleri mahkemeye verdi, fakat kendisinin uzmanlar tarafından kontrol edilmesine yanaşmadığı için davaları kaybetti.
Yani bu şu demektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın bir epilepsi hastası olduğu yargı kararı ile de kesinleşmiştir. Ve Sayın Dr. Rıfat Serdaroğlu devam ediyor:
 Erdoğan, Seçim Kurulu Başkanı Yargıca küfür edip, cezaevine girdi mi?
Erdoğan, tercihli oyda kendisini geçen Mustafa Baş’ı 50 kişilik ekiple bastı mı?
Erdoğan, Mersin’de bir çiftçiye “Al ulan ananı defol git” dedi mi?
Erdoğan, Soma’da bir işçiyi markete kadar kovalayıp “Kaçma ulan İsrail dölü” deyip dövdü mü?
Erdoğan, vatandaşı tekmeleyen danışmanını terfi ettirdi mi?
Erdoğan iki tane Bakanı tekme tokat dövdü mü?
Erdoğan, Hükümet Sözcüsü Bakanı, küfürle Bakanlar Kurulundan kovdu mu?
Erdoğan küfür eder mi? Aşağılık-Şerefsiz- Yüzüne tükürsen yağmur yağıyor gibi kelimeleri kullanır mı?
Eğer Erdoğan bunları yaptı ise, benim de kendisinin Uzman Doktorlar Heyeti tarafından kontrol edilmesini istemek kadar doğal bir talebim olamaz, değil mi?
 Sayın Dr. Rıfat Serdaroğlu sıradan bir tabip değildir. Eski sağlık bakanlarımızdandır. Çok önemli öznel  bir konuya temas etmektedir.Epilepsi hastaları TSK  Sağlık Yeteneği yönetmeliğine göre  ne er olabilir ne astsubay ne de subay olabilir.  TSK da böyle bir kişi saptanırsa derhal malulen emekli edilir. Kıyas yolu, ile gidersek Er astsubay subay olamayan bir kimsenin Başkomutan olmasına da   bizim yönetmeliklerimiz asla izin vermez. Sayın Serdaroğlu çok önemli bir konuya parmak basmıştır. Ben şahsen Sağlık Dairesi Başkanlığı ve Baştabiplik deneyimli biriyim. Epilepsili erler, astsubaylar ve subaylar TSK lerinde görev yapamazlar. O halde haydi haydi TSK Başkomutanı olarak da görev yapamaz. Devlet organları harekete geçmelidir. 76 Milyon Türkün kaderi bir Epilepsi hastasının eline bırakılamaz.