Depremin yıktığı 10 ilin bitkisel üretim değeri ülkenin toplam bitkisel üretim değerinin yüzde 20’sini oluşturuyor. İşlenen tarım alanı yüzde 14,5 civarında. Büyükbaş hayvan varlığı ülkedeki büyükbaş hayvan varlığının yüzde 12’sini, küçükbaş hayvan varlığının yüzde 16,3’ünü oluşturuyor. Ziraat ve balıkçılık sektörü kredilerinin yine yüzde 15,5’i bu 10 ile ait.
Yüzyılın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş Pazarcık merkezli iki depremin 9. günündeyiz. Bir kez daha depremde yaşamını yitirenlerin yakınlarına, ailelerine baş sağlığı diler, yaralılara acil şifalar dilerim.
Deprem bölgesinde arama kurtarma, enkaz kaldırma çalışmaları çok yönlü olarak devam ediyor. Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Adana, Diyarbakır, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa’da çok büyük yıkıma neden olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremin yaralarını sarmak uzun yıllar alacak. Yok olan aileler, yakınlarını kaybedenler, yaralılar, yaşanması muhtemel hastalık ve salgınlar, yaşanan büyük travmanın atlatılması hiç kolay olmayacak. Ancak atlatmak zorundayız. Bunun için daha çok dayanışmaya, daha çok desteğe ve en önemlisi unutmamaya ihtiyaç var.
Bugünden konuşmak ne kadar doğru bilemiyorum, ama işin bir de ekonomik boyutu var. Yıkılan evler, işyerleri, sanayi tesisleri, işletmelerin yeniden kurulması, üretimin yeniden başlaması hiç de kolay değil. Depremin ekonomi üzerinde de çok büyük bir yıkıma neden olacağını tahmin etmek zor değil.
Kırsal için yeni bir yapılanmaya ihtiyaç var
Depremde kırsala ulaşmada gecikmeler yaşandığını daha önce de yazdık. Bu felaket bir kez daha gösterdi ki bu tür afetler için köylere yönelik özel bir yapının kurulması şart. AFAD’a bağlı kırsala müdahale birimi olabilir. Ahbap gibi gönüllü kuruluşların bünyesinde kırsal için bir birim oluşturabilir. Daha önce faaliyet gösteren ancak 2005 yılında kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü gibi bir yapı olabilir.
Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönüştürülen köylerin depremde şehir merkezlerindeki mahallelerden farklı olarak en son ulaşılan merkezler oldu. Yani köyleri mahalle yapınca hizmet veya deprem gibi büyük bir felakette kentin merkezi gibi algılanmadığı görüldü.
Depremde bazı köylerde evlerin tamamı yıkıldı. İnsanlar ve temel geçim kaynağı olan hayvanlar enkaz altında kaldı. Depremin büyük yıkıma neden olduğu kırsalda yaşananlardan alacağımız önemli dersler var.
Köylerde yaşananlar ve ihtiyaçlar
Köylerde, kırsalda özellikle hayvancılık yapanlar için öne çıkan temel sorunları şöyle sıralayabiliriz:
1- Kırsalda yaşamanın bazı dezavantajları var. Bu depremde de bunu bir kez daha gördük. Kurtarma ekipleri, yapılan yardımlar en son köylere ulaştı. Köylerde yaşayanlar yakınlarını enkaz altından kendi çabaları ile çıkarmaya çalıştı. Köylere yönelik bir yardım birimi olsa daha hızlı müdahale edilebilirdi.
2- Daha önce de yazdım. Tamamen yerle bir olan köyler de var. Neredeyse hiçbir evi yıkılmamış köyler de var. Yerle bir olan köylerde şehirde olduğu gibi gıda ihtiyacı, sağlık hizmeti, tuvalet, çadır, battaniye, ısıtıcı gibi ihtiyaçlar doğdu. Bir bölümü karşılandı. Bir bölümü hala bekleniyor.
3- Hayvancılık yapanlar için, enkazda kalan hayvanların kurtarılması, ölen hayvanların gömülmesi, yaşayanların bakımı, beslenmesi, ürettikleri sütün toplanması öne çıktı. Hayvanların yem ihtiyacı belli bir dönem düzenli olarak sağlanması gerekir. Bunun için desteğe ihtiyaç var.
4- Bitkisel üretimle ilgili şu günlerde yapılacak çok fazla bir şey yok. Ancak baharda havaların ısınması ile birlikte bitkisel üretim faaliyetleri başlayacak.
5- Yaşanan sorunların yanında köylerin önemi de bir kez daha görüldü. Depremde şehirdeki evi yıkılanlar için köylerdeki sağlam evler sığınma yeri oldu. Konuştuğum birçok kişi şehirdeki evlerine giremeyince köylerine gittiklerini söyledi.
Süt ve yem için atılan olumlu adımlar
Kırsalda yaşayanlar için neredeyse aynı gün insanlar zorunlu olarak işlerine dönmek zorunda kaldı. Bir yandan cenazelerini kaldırırken, yaralarını sarmaya çalışırken bir yandan da enkazdaki hayvanlarını kurtarmaya, beslemeye başladı.
Anadolu’da bir söz var:”Cenaze bekler süt beklemez.” Hayvanlar sağılıyor. Sütün bölgeden toplanması, alınması için Hatay Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Lütfi Danahaliloğlu’nun çağrısını paylaştık. Sütaş Yönetim Kurulu Başkan Vekili Tarık Tezel hemen telefonla arayarak Lütfi Bey ile iletişime geçtiklerini ve bölgeden süt alımına başladıklarını söyledi. Lütfi Danahaliloğlu’da arayarak sütün toplanmaya başlandığını belirterek teşekkür etti.
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği(TÜSEDAD) Başkanı Sencer Solakoğlu da süt konusunda bir çalışma başlattıklarını söyledi. TÜSEDAD Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada ise, Gıda Federasyonu Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği’nin deprem bölgesindeki 10 ilde kuracağı dayanışma mutfaklarına iki haftada bir 23 bin 760 litre uzun ömürlü süt dağıtımı için çalışma başlatıldığı duyuruldu.
Bölgede hayvan yetiştiriciliği yapanlar, hayvanları için yem istiyor. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Pazar günü Adana’da yaptığı basın toplantısında bölgeye 984 ton yem gönderdiklerini ayrıca 1000 hayvan çadırı gönderdiklerini söyledi. Sonrasında da Bakanlıktan, yem sevkiyatının aralıksız devam ettiği açıklaması yapıldı. Edirne’den Öztürk Yem ve diğer bölgelerden de yem desteği sağlayanlar oldu. Yem desteğinin aralıksız devam etmesi ve her köye ulaştırılması gerekiyor.
Depremin yıktığı 10 ilin ekonomisinde tarımın önemi
Depremin yıktığı 10 ilin ekonomik yapısına bakıldığında öncelikli sektörün tarım ve tarıma dayalı sanayi, gıda sektörü olduğu görülüyor.
Devlet Planlama Teşkilatı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Merkez Bankası’nda önemli görevlerde bulunan Ercan Türkan “Deprem Bölgesinin Ekonomik Göstergeleri ve Ülke Ekonomisine Katkıları” başlığı ile bir çalışma yayınladı.
Çalışmada özetle şu bilgilere yer veriliyor: “Deprem çok büyük maddi ve manevi bir kayba sebebiyet vermiştir. Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Malatya, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Kilis, Osmaniye deprem felaketinden en çok etkilenen illerimiz olmuştur. Depreme ilk müdahale sonrasında, bölgenin Türk ekonomisi açısından önemi ve depremin kalıcı ve uzun vadeli sonuçları, gündemi belirleyen en önemli konular olacaktır. Bölgedeki ekonomik aktivitenin boyutlarının ve ekonomik yapısının bilinmesi, geliştirilecek ekonomik ve sosyal rehabilitasyon proje tasarımı açısından da önemli bir girdi olacaktır.
Diğer taraftan yaşanan depremlerin ekonomik etki boyutlarının, veriye dayalı olarak yapılması, ekonomik hasarın gerçekçi bir şekilde tespit edilebilmesi, spekülatif değerlendirmelerin önüne geçilmesi açısından da önemli görülmektedir. Sağlıklı ve veriye dayalı değerlendirme, potansiyel ekonomik hasarı sınırlamak açısından da kritik önemdedir.”
Bitkisel üretim ve hayvancılık öne çıkıyor
Ercan Türkan’ın 2021 verilerinden yararlanarak yaptığı tespitlere göre; depremin yıktığı 10 ilin bitkisel üretim değeri ülkenin toplam bitkisel üretim değerinin yüzde 20’sini oluşturuyor. Tahıllar ve diğer bitkisel üretim miktarı yüzde 12, işlenen tarım alanı yüzde 14,5 civarında. Büyükbaş hayvan varlığı ülkedeki büyükbaş hayvan varlığının yüzde 12’sini, küçükbaş hayvan varlığının yüzde 16,3’ünü oluşturuyor. Ziraat ve balıkçılık sektörü kredilerinin yine yüzde 15,5’i bu 10 ile ait.
Özetle, bu kadar büyük bir felaketten sonra yaraları sarmak, normal yaşama dönmek hiç de kolay değil. Her zamankinden daha büyük dayanışmaya, bilimin ışığında çalışmaya ve bundan sonrası için dersler çıkarmaya ihtiyaç var.