Türkiye, dünyanın en ucuz çiğ sütünü satan ve en pahallı tereyağını tüketen ülke oldu. Et ve Süt Kurumu’nun Ocak 2019 Süt Piyasa Bülteni’ne göre, çiğ sütün çiftlikten çıkış fiyatı en yüksek Japonya’da, en düşük Arjantin ve Türkiye’de.
Ağırlıklı olarak Kasım 2018 fiyatlarının yer aldığı bültene göre, Kasım 2018’de Japonya’da 100 litre çiğ sütün çiftlik çıkış fiyatı 81.92 Euro. Türk lirası karşılığı 501.4 lira. Aynı dönemde Türkiye’de 100 litre çiğ sütün çiftlik çıkış fiyatı 25.33 Euro. Kasım ayı döviz kuruna göre 155 lira. Arjantin’de bir önceki yıla göre yüzde 21 fiyat düşüşü olması nedeniyle Türkiye’den daha ucuz. Arjantin’de aynı dönemde 100 litre çiğ sütün çiftlikten çıkış fiyatı 21.59 Euro, 132.1 lira.
Avrupa Birliği’nde 100 litre çiğ sütün çiftlik çıkış fiyatı Aralık 2018’de 35.87 Euro(217 TL) olurken, Amerika Birleşik Devletleri’nde 33.40 Euro( 225.5 TL) olarak gerçekleşti. Dünya süt ürünleri ihracatında ilk sırada yer alan Yeni Zelanda’da ise Kasım 2018’de 100 litre çiğ sütün çiftlik çıkış fiyatı 29.22 Euro( 178.8 TL) oldu. Hollanda’da aynı dönemde 100 litre çiftlik sütü 34.25 Euro(213 TL), Almanya’da 35.30 Euro (216 TL),Fransa’da 34.59 Euro (211.7 TL) olurken Japonya’dan sonra en yüksek fiyat 44.38 Euro (293.8 TL) ile Çin’de gerçekleşti.
En ucuz sütü satıp,en pahalı tereyağını tüketiyoruz!
Et ve Süt Kurumu verilerine göre, çiğ süt fiyatı en ucuz iki ülkeden biri olan Türkiye’nin tereyağı fiyatı bir çok ülkedeki fiyatın iki katından bile fazla. Ocak 2019 verilerine göre, Almanya’da tereyağının kilosu 4.48 Euro. Türk lirası karşılığı 27 lira 83 kuruş. Aynı dönemde Yeni Zelanda,Avustralya’yı kapsayan Okyanusya’da tereyağının kilosu 3.62 Euro (22.54 TL),Avrupa’da 4.40 Euro(27.34 TL), Amerika Birleşik Devletleri’nde 4.34 Euro(27.01 TL) ve Fransa’da 4.28 Euro(26.62 TL) olurken, Türkiye’de tereyağının kilosu 9.60 Euro. Türk lirası karşılığı 58 lira 10 kuruş.
Çiftçinin ürettiği çiğ süt dünyada en ucuz fiyata alınıyor, işlendikten sonra dünyanın en pahallı tereyağı olarak tüketiciye satılıyor. Sütü alarak işleyen ve tereyağı olarak satan sanayiciler, enerji, işçilik başta olmak üzere yüksek maliyetlerden şikayetçi.
Üretici-tüketici fiyat makası açılıyor
Sütte üretici fiyatı ile tüketici fiyatı arasındaki makas da giderek açılıyor. Et ve Süt Kurumu’nun, Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden derlediği bilgilere göre, 2010 yılından bu yana üretici fiyatı ile tüketici fiyatı arasındaki fark en yüksek seviyeye ulaştı.
2010 yılında çiğ sütün ortalama fiyatı 85 kuruş iken, tüketici uzun ömürlü sütün(UHT) litresini 1 lira 97 kuruştan aldı. Üreticiden alınan çiğ süt tüketiciye 2.32 kat fiyat farkıyla satıldı.
2017 yılına gelindiğinde çiğ sütün litre fiyatı ortalama 1 lira 21 kuruş olurken, tüketici bu fiyatın 2.60 katı olan 3 lira 14 kuruş ödeyerek 1 litre uzun ömürlü süt aldı. 2018’de ise çiğ sütün litresi 1 lira 46 kuruş olurken tüketicinin aldığı 1 litre uzun ömürlü sütün litresi ortalama 3 lira 99 kuruşa yükseldi. Üreticiden alınan çiğ süt ile tüketiciye satılan uzun ömürlü süt arasında 2.74 kat fiyat farkı oluştu.
Süt ürünlerinde yıllık fiyat artışı
Türkiye İstatistik Kurumu’nun Aralık 2018 ayı verilerine göre, süt ürünlerindeki 12 aylık ortalamalara göre fiyat değişimi şöyle; uzun ömürlü sütün fiyatı yüzde 26.86 arttı. Kaşar peynirinde yüzde 21.24,beyaz peynirde yüzde 18.87,yoğurtta yüzde 20.01,tereyağında yüzde 30.7 ve dondurmada yüzde 11.93 artış oldu. İnek sütü bu dönemde yüzde 20.15, koyun sütü de yüzde 20.69 oranında arttı.
İnekler boşuna kesilmiyor
Bugünlerde bir çok üretici çiğ sütten para kazanamadığı için ineklerini kesiyor. Sektörden tamamen çekilenler de var,inek sayısını azaltanlar da. Sadece küçük aile işletmeleri değil, orta ölçekli, büyük ölçekli süt işletmeleri de sektörden çekiliyor. Bazıları besiciliğe dönerken bazıları ise hayvancılığı tamamen bırakıyor. Bu sadece süt üreten çiftçiler,işletmeler için değil, ülke hayvancılığı için çok büyük bir tehlike. 2007-2008 yılında 1 milyonu aşkın süt ineği kesildiği için Türkiye 10 yıldır hayvancılıkta her şeyi ithal ediyor.İthalatın faturası 10 milyar doları aştı. Bu faturayı öderken yeni bir süt krizini ülke ekonomisi kaldıramaz.
Sorun sadece süt fiyatı değil
Konuya sadece fiyat odaklı bakmak doğru değil. İşin bir başka boyutu girdi maliyetlerinin yüksek olması. Yem hammaddeleri bakımından büyük oranda dışa bağımlı olan Türkiye, hayvanlarını ithal hammadde ile üretilen yemlerle besliyor. Bu nedenle döviz arttıkça yem fiyatı artıyor.
Yem sanayicilerine göre sadece hammadde fiyatları değil,enerji,işçilik, lojistik başta olmak üzere bir çok girdinin fiyatı artıyor. Bu fiyat artışı yeme yansıtılıyor. Yemi alan yetiştirici hayvandan elde ettiği süt veya et ile bu maliyeti karşılamaya çalışıyor. Görünen o ki çiftçi bunu yapamadığı için ineklerini kesmek zorunda kalıyor.
Türkiye’de süt/yem paritesi için belirlenen ideal oran 1.3’tür. Yani çiftçi sattığı 1 litre çiğ süt ile 1.3 kilo yem alabilmeli.Şu anda bu oran 1.07’ye kadar düşmüş durumda. Yani çiftçi sattığı sütle ihtiyacı olan yemi alamıyor.
Çözüm ne?
Yapılması gereken ilk iş, çiğ süt üreten çiftçinin en azından ideal süt/yem paritesine uygun olarak sütünü satması gerekir. Çiftçi sattığı sütle yem alamıyorsa hayvancılığı sürdüremez. Bu sadece çiftçi için değil, ondan süt alan sanayici için, sütü içen,süt ürünleri tüketen bizler için de bir zorunluluktur.Çiftçi üretmezse sorunlar çığ gibi büyür. Herkesi vurur.
İkincisi, süt ve süt ürünleri üreten sanayicinin maliyetleri gözden geçirilmeli.
Üçüncüsü; yem üreten sanayiciyi dışa bağımlılıktan kurtaracak, yem bitkileri üretimini artıracak önlemler alınmalı.
Hepsinden önemlisi üreticiye, ithalatın değil üretimin destekleneceği mesajının güçlü bir biçimde verilmeli ve bunun için somut adımlar atılmalı.