Küreselleşme ve yerelleşme, ilk bakışta birbirine karşıt olan iki ayrı olgu olarak görülse de, bu iki kavramın, aslında birbirini tamamlama noktasında ne kadar önemli olduğu muhakkaktır. Bu bağlamda, kapitalizmin hormonluolarak geliştirdiği büyüme ve genişleme aynı zamanda ‘bilinirlik’ olgusunu da tetiklemektedir.


Küreselleşmenin kendi obez yayılımı için, yerelleşme kaçınılmazdır. Zira yerel bilindikçe ya da yerelin üzerindeki “bilinirlik” arttıkça, küresel eğilimler, yereli daha iyi ve daha sağlıklı okuyabilmekte ve bu mantıksalzincirle yereli daha mantıklı ve uzun erimli olarak sömürebilmektedir. Küresel güçlerin ‘küresellik’ argümanıyla ekonomik istikrarını sağlamadaki performansı, yereli ilk etapta cilalarken ‘yerel değerleri de kontrollü bir kaos ortamında asimile etmektedir. Sözde yerelin sözümona kendi değerleri için yaptıkları savaşım veya kaos, küresel güçler için öngörülen kontrollü bir düzen (kozmoz) dur.


Küreselleşmenin hızı, yerelleşmeyi sağladıkça ‘yerel’ değer, olay, olgu ve kişiler de eskiye oranla çok daha keyifle kozasal rolünü oynamaktan memnuniyet duyuyor.


Bu ivme, yer küre üzerindeki coğrafi alanların kontrollü kozmozu ortamında(sözde) serbestçe genişlemekte, kentsel alanlar da eskiye oranla öbekli yapısından kurtulmaya başlamaktadır. Kentsel alanlardaki bu fisyoner eğilim, ulaşım ve iletişim altyapısındaki geometrik gelişmeler ile desantralize olmaktadır.


Son 2004-2005 yıllarındaki yerel yönetim reformları ve yasal yenilenme sürecinden bu yana, kent ve kente dair irili ufaklı olup biten belki onbinlerce gelişme olmuştur. Ne var ki, kapsamımızın entelektüel ölçeği, öne çıkarılması gereken konu sayısını daraltmaktadır. Bu açıdan bahsini ettiğimiz yıllardan bu günlere kadar, Türkiye’deki yerel yönetim birimlerinden ‘Büyükşehir Belediyeleri’nin sayılarına 13 tane daha eklenerek Büyükşehir Belediye sayısının 29 a çıkarılması yönetim bilimleri disiplini içinde yerel yönetimler bilim alanındaki en önemli gelişmelerdi.


Büyükşehir Belediyelerinin Sınırlarındaki Değişim

Ne var ki, yenilik sadece sayısal artışla kalmamış, 13 Büyükşehir ile birlikte diğer bütün Büyükşehir Belediyelerinin de sınırları il idari sınırı ile birleştirilmiştir. Böylece, bir yandan Türkiye’ye 13 Büyükşehir Belediyesi daha kazandırılmış, bir yandan da 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda nüfus sayısında bir değişikliğe gidilmeksizin bu değişiklik gerçekleştirilmiş oldu.

Öte yandan bu kapsamda söz konusu kentlerimizdeki İl Özel Yönetimleri maddi varlıkları itibarıyla bütünüyle Büyükşehir Belediyesi yönetimine aktarılacaktır. Bu son yerel yönetimlere ilişkin yasal değişiklik büyükşehir sınırları içinde neredeyse tamamen anlamsız hale gelmiş olan İl Özel Yönetimlerinin sonunu getirerek yönetimde tek başlılık, etkinlik ve verimlilik açısından son derece isabetli olmuştur.


Ayrıca, büyükşehir belediyelerinin belediye sınırlarının belirlenmesinde kullanılan merkeze göre 10 bin metrelik yapay dairesel yöntemden de kurtulunmuş olundu.


Olası Sorunlar:

1. Yerel Hizmet Taleplerindeki Yığılma:

Yasadaki yeni değişim ve büyükşehir belediye sınırının il sınırı olması düzeni kendi içinde yeni sorunlar doğurabilecektir. Özellikle kentsel dokunun hiçbir şekilde olmayıp ta büyükşehir belediyesi açısından hizmet alanı kapsamına giren bölgeler, büyükşehir belediye yönetimlerinden alt ve üstyapıya ilişkin taleplerde bulunacak bu taleplerdeki yığılma doğal olarak ilk on senede yeterince karşılanamayınca, kırsal (yeni –sözde- kentsel) alanda yaşayan halk yerel kamusal hizmet sunmakta olan yönetimlere karşı inandırıcılığını yitireceklerdir.


2. Büyükşehir Sınırları Kapsamındaki Kırsal Alanlardaki Ekonomik Yük:

Bir de konuya ekonomik açıdan baktığımızda, daha düne kadar çok fazla bir formaliteye gereksinim kalmadan işyeri açan, konut yapan / yapacak olan vatandaşlar içinde bulundukları büyükşehir sınırları nedeniyle daha fazla yükümlülük altına gireceklerdir. Yükümlülük artışındaki bu değişimin zaman içinde tolere edileceği düşünülür. Bu açıdan burada olası bir sorun çıksa bile orta vadede durum yatışacaktır.


3. Aba Altından Gösterilen Sopalar:

Bazı yerleşim yerlerinin belediye, belede ve mahallelerin bu değişiklik paketi içine alınıp siyasal kaygılarla “Ali Cengiz Oyunu” mantığıyla irrasyonel bir şekilde bağlı oldukları yerel yönetim biriminin değiştirilmesi umarız ve dileriz ki, sosyolojik ve/veya sosyo ekonomik gerçeklere dayanmış olsun. Aksi takdirde, sırf siyasal kaygılar nedeniyle bu yerlerde yaşayan halkın yerel kamusal ihtiyaçları coğrafi bakımdan çarpık bir mantıkla çarpık kurumlar tarafından yerine getirilebilecektir. Bu da üzüleceğim bir durum olur.


SONUÇ:

Büyükşehir belediyelerinin sınırlarını il idari sınırı olarak belirlenmesi aslında küreselleşme ölçeğinde kentsel alanlardaki desantralizasyonu tescillemekte ve dünya çapında bütün yer kürenin kentsel alan olarak tanımlandığı “ekümenopolis” kavramını gündeme taşımıştır.

Bu gün için söylem iddialı olsa da orda vadede ve yarım yüzyıl içinde bütün bir yer kürenin kentsel alan kapsamına gireceğini söylemek için fütürolog veya kahin olmaya gerek yoktur.

Durumun ülkemiz ve dünya için hayırlar getirmesini temenni ederim.