Filistin dinlerin doğduğu kadim bir medeniyet merkezi olmasına karşın, oldukça kurak verimsiz topraklardan oluşmaktadır. Buna karşın, Anadolu, Mezopotamya ve Mısır arasında deniz kıyısında çok stratejik bir konumdadır. Bu nedenle Filistin her zaman hareketli bir merkez olmuştur. Musevilik ve Hıristiyanlığın merkezi olmasının yanı sıra Müslümanlar içinde kutsal olan Kudüs oradadır Böylesine hareketli topraklarda yaşayanlar çeşitli nedenlerle özellikle Museviler Dünya'nın çeşitli yerlerine dağılmışlardır. Ama bir ırk dini olan Museviler özlerini kaybetmemişler. Kutsal kitapta kendilerine vaat edildiğine inandıkları verimli topraklarda kuracakları ülkenin hayali ile yaşamışlardır. Fransız Devrimi (1789) dan dan sonra gelişen ulus devlet yapılanması özellikle Avrupa'da yaşayan Yahudiler tarafından gündeme getirilmiştir. İngiltere'nin katkıları ile hayalleri gelişen ekonomik gücü elinde bulunduran eğitimli Museviler lobi faaliyetleri ile siyonist dernekleri çoğaltıp geliştirerek güçlerini arttırmışlar ve Filistin'den Arapların ellerindeki arazileri toplamaya başlamışlardır. Hiçbir şey yetişmeyen toprakları satan Araplar bu günleri görememişlerdir.
Osmanlının Avrupalı bankerlere borçlernın arttığı Abdülhamit döneminde yüklü bir paraya Filistin'de imtiyaz isteyen Yahudilere hayır denmiştir. Fakat 1920 yılında Arapların katkıları ile İngilizlerin kontrolüne geçen Filistin için Yahudilerin umutları artmıştır. 2. Dünya savaşında Nazi Almanya'sının Yahudilere uyguladığı soy kırım sonrası 1947 yılında BM'de alınan karardan sonra 14 Mayıs 1948 tarihinde İsrail Devleti kurulmuştur. Kurulduğu günün ertesi gününden beri Araplarla kavgalı olan Yahudiler, Dünya'nın çeşitli yerlerinden gelen Yahudilerle sayılarını sürekli arttırmış ve Dünya'nın her yerindeki Yahudilerden gelen desteklerle her geçen gün gücünü ve sınırlarını geliştirmiştir. 1969 savaşlarında tüm Arap ülkelerini kısa sürede yenerek sınırlarını da genişletmiştir. İşgal ettiği topraklardan bugüne kadarda sadece Mısır'a Sina yarım adasını geri vermiştir. Kurulurken %56 Yahudilere, %44 Araplara olarak paylaşılan topraklardan büyük bölümü bugün İsrail işgali altındadır. Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Yaser Arafat tüm Filistinlileri bir arada tutuyordu. Ama daha sonra işgalden dolayı Filistinlilerin yaşadıkları bölgeler İsrail tarafından birbirinden koparıldı. Araya İsrailliler yerleştirildi. Böylece Batı Şeria ve Gazze diye iki bölge oluştu. FKÖ'nün yönetimini beğenmeyen Hamas örgütü son seçimde Gazze'de sağladığı iktidarı daha radikal ve daha dindar söylemlerle sürdürmeye çalışmaktadır. İsrail'de istihbaratları doğrultusunda Gazze'yi istediği zaman vurmakta ve sürekli ambargo uygulamaktadır..
Batı Şeria'da yaşayan Filistinliler, İsraille barış yaparak, dini referansları daha geride tutarak bir yaşam sürmektedirler. ABD' çok çeşitli nedenlerle sürekli İsrail'in yanında yer almaktadır. Son yıllara kadar Türkiye'de İsrail'le iyi ilişkiler içinde idi. Orta-Doğu'da İsrail, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar ABD'nin müttefikleridir. Çünkü Türkiye'de ABD'nin üsleri vardır. Ayrıca Türkiye ve ABD NATO üyesidirler. Ama şimdi Türkiye ABD ile beraber Suriye'ye karşı, Fakat ABD'ye rağmen de İsrail'e karşıdır. Daha da garibi Hamas'ı ABD'nin müttefiki Suudi Arabistan İran'la birlikte finanse etmektedir. Şu artık bir sır değil ABD, 1970li yıllardan beri Sovyetlere karşı İslami terör örgütlerinin kurulmasını sağlamıştır. El Kaide dahil.
Türkiye Suriye'de olduğu gibi yine Hamas konusunda da gaza mı gelmektedir?