Biz her ne kadar, Hacı Bektaş Veli’den;
“Hararet hardadır, sacda değildir,
Keramet baştadır, saçta değildir.
Her ne arar isen kendinde ara,
Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir” ile hatırlatma yapsak da…
*
Yetmedi;
Cenab-ı Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de, Nisa Suresi 79’uncu Ayet de;
“Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir” diye buyurduğunu açık açık ortaya koysak da…
Ben diyeyim “Bu millet”, siz söyleyin “Bu ümmet”; içine düştüğü kötülüğe, yaptığı hataya, işlediği suça, neden olduğu kayba kendi dışında gerekçe aramaktan bir türlü vazgeçmiyor!
Hem de; işler yolunda gittiğinde “ben yaptım”, belaya uğradığında ise “O sebep oldu. Bu yaptı” diyecek, içinden çıkamadığında ise “Ne yapalım Allah’tan” sayacak kadar hataya, günaha bulaşacak kadar…
*
Bu mantık, yani aklı başında insana yakışmayan tercih şekli en tepedekinden, en diptekine kadar maalesef tüm toplumu kuşatmış durumda..
*
Örnek mi isterseniz?
Alın size yine “Fındığınızı satmayın. Fiyatlar yükselecek” diyerek üreticiyi, fakir fukarayı kandıran,  halâ bunu devam ettirmeye çalışanların yedikleri herzeyi bir kere daha örnek vereyim.
Hem de, önceki gün gazetelerin birinci sayfasında; “Fındıkta Oyun” başlığı ile yer alan haberin içinde zat-ı muhteremin “Piyasayı  kontrol etmek isteyenler, üretici ile alay eder hale geldiler” şeklindeki açıklamasıyla da pekiştirerek..
*
Ey etrafına detaylı bakacak yerde adeta “at gözlüğü” takarak seyredenler…
Ey, piyasada kendilerinden başka argümanların bulunmadığını, “Biz ne dersek o olur” sananlar…
Bu fındık Eylül-Ekim aylarında 12-13 liradan satılırken, siz çıkıp da, “Fındığınızı satmayın, saklayın. Fiyat yükselecek” diye çağrı yapmadınız mı?
Yetmedi, bazılarınız, “20 lirayı bile aşacak” demediniz mi?
Sizin çağrılarınızdan tedirgin olan ithalatçıları, Gürcistan, Azerbaycan, ABD, Şili, İtalya gibi diğer üretici ülkelerden alımlara yöneltmediniz mi?
*
Yani, hem üreticinin mağdur olmasına, hem de ülkemizden daha fındık alınmamasına sebep olmadınız mı?
*
Doğru, “üretici ile alay ediliyor!”
Ama, alay edenlerin başında kendinizin geldiğini ne acıdır, ne kadar hazin, ne kadar gariptir ki görmüyorsunuz!
Üstüne üstlük, utanmadan sıkılmadan, halâ, sizin deyiminizle “Üretici ile alay edercesine”  basına açıklamalarda bulunuyor, gazetelerde, bilgisayar ekranlarında boy boy fotoğraflarınızı yayınlamaya devam ediyorsunuz.
*
Aslında içine düştüğünüz garabeti, üreticiye yaptığınız ihaneti biliyor, görüyor, duyuyor, ama anlamak istemiyorsunuz.
*
Oysa Cenab-ı Allah’ın Kuran-ı Kerim’de A’raf Suresi’nin 179’Uncu Ayeti’nde aynen şöyle buyurmuyor mu?
“Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik.”
*
Evet…
Şimdi söyleyin bakayım; “Üretici ile alay edenler kim?”
Hadi şöyle soralım; “Üretici ile alay ettirenler kim?”
Yanında, yakınında, yanı başında olanlar değil mi?
Daha doğrusu olduğunu söyleyen sizin gibiler değil mi?