Geçen hafta İzmir'de tarım sektörü için çok önemli bir fuar yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden İzmir Fuarcılık AŞ'nin (İZFAŞ) düzenlediği "Gurme İzmir" çatısı altında 9. Ekoloji İzmir Fuarı ile 8.Zeytin, Zeytinyağı, Süt Ürünleri,Şarap ve Teknolojileri Fuarı (OLIVTECH) gerçekleştirildi. Fuar, katılımcı, ziyaretçi ve etkinlikler bakımından geçmiş yıllara göre oldukça zengindi.
Fuarı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Güldal birlikte açtı. Fuarı İZFAŞ Genel Müdürü Zeliha Gül Şener ile gezerken, Gurme İzmir'in bir kaç yıl içerisinde bölgesel ve uluslararası bir fuar haline geleceğini anlattı.Şener, hedeflerinin Almanya'da düzenlenen uluslararası organik ürünler fuarı Biofach benzeri bir organizasyonu İzmir'de gerçekleştirmek olduğunu anlattı. Bunun için adımlar atılıyor.
Fuar süresince bir çok üretici,uzmanla sohbet ettik. Görünen o ki, gıda üretiminde yaşanan sorunlar,gıda kaynaklı hastalıkların artması organik ürünlere olan talebi artırıyor. Gıda terörü insanları daha sağlıklı,güvenilir gıdalara yönlendiriyor.
Hastalıklar organik tarıma ilgiyi artırdı
Türkiye'de organik tarımın öncülerinden Gürsel Tonbul ile sektördeki gelişmeleri konuştuk. Organik ürünlere yönelik talepte bir patlama olduğunu ve ürün yetiştiremediklerini söyleyen Gürsel Tonbul, organik hayvancılığın ise bitme noktasına geldiğini söyledi. Gürsel Tonbul'un deneyimleri ve gözlemleri ile organik tarımdaki güncel gelişmeler özetle şöyle:
-- Gıda kaynaklı hastalıklar ortalığa saçılmış durumda. Konvansiyonel ürün savunucusu doktorlar bile "olabildiğince organik ürün tüketin" diyor. Bağışıklık sistemini yorgun ve zayıf düşüren hastalıklar başta olmak üzere pek çok hastalığın artması üzerine "gıdanız ilacınız olsun" sloganıyla ürettiğimiz organik ürünler ön plana çıktı.
-- Büyükşehirlerde yaşanan stres, trafik, kötü beslenme koşulları ve bunun sonucunda artan hastalıklar insanların organik ürünlere olan talebini artırıyor.
-- Geçmiş yıllarda daha çok ihraç edilen organik ürünler, artık iç piyasada da ciddi olarak talep görmeye başladı. Öyle ki, talebi karşılamakta zorlanıyoruz.
-- Organik ürün talebindeki patlamanın temel nedenlerinden birisi gıda kaynaklı hastalıklar. Doktorların önerileri ile organik ürünlere ciddi bir yönelme oldu. Özellikle çocuk yapmaya niyetlenen genç çiftler beslenmesine çok dikkat ediyor.Bu hamilelik süresince devam ediyor. Doğumundan itibaren bebeğini organik ürünlerle beslemeye özen gösteriyor. Böyle ciddi bir kitle var.
Tüketim arttıkça direnç de artıyor
-- Organik ürün talebini artıran bir başka kesim ise "gurme" olarak adlandırılan geniş bir kitle var. Üst düzey, a plus denilen bu kitle lezzetteki fark nedeniyle organik ürün tüketiyor. Bu kesim aynı zamanda ekonomik olarak ta alım gücü yüksek olan bir kitle.
-- Tüketicilerde yanlış bir algı var. "Ben evde çocuğumu organik ürünlerle besliyorum. Okula gidince organik olmayan besinler tüketiyor. Bu nedenle organik beslenmenin bir yararı yok" deniliyor. Bu çok yanlış. Bulabildiğiniz, tüketebildiğiniz kadar organik ürün tüketmeniz size çok yararı olur. Yani karnıyarık yapacaksanız her şey yüzde 100 organik olacak diye bir zorunluluk yok. Patlıcan ,maydanoz, biber organik olur, soğan, kıyma konvansiyonel olur. Bulabildiğiniz maksimum oranda organik ürün olmasına özen gösterirsiniz. Yüzde 99 konvansiyonel ürün tüketirsiniz,yüzde 1'lik organik beslenme belki vücudunuzu temizlemez. Ama, organik tüketim arttıkça hastalıklara karşı direnç seviyesi de artar.
-- Bugün belki organik olarak her ürünü her yerde bulmak zor olabilir. Fakat, tüketim talebi arttıkça üretim artacak ve çeşitlenecek.
Sebze ürünlerinde talep yüksek, meyvede düşük
-- Organik ürün talebi daha çok sebze ürünlerinde yoğunlaşıyor. Kalıntı sorunu nedeniyle sebzeler çok gündeme geldiği için tüketici aldığı sebzenin organik olmasına dikkat ediyor. Narenciye, limon gibi ürünlerde de talep yüksek. Fakat meyvelerde aynı talep yok. Ayrıca kuru meyve ve bakliyat ürünlerinde de talep yükseliyor. Özellikle bakliyat ürünlerinde ithalat arttıkça organik bakliyatlara talep artıyor.
Organik ürün pahallı değil
-- Organik ürünler pahallı değil. Üretim maliyeti çok yüksek. Ürün fiyatını belirleyen süreçte; üretimden başlayarak, girdiler, işçilik, nakliye, ambalaj, satıcı karı gibi bir çok faktör var. Bu nedenle üreticiden 1 liradan alınan bir ürün tüketiciye ulaşıncaya kadar 3 kat artıyor. Bu yüklenen maliyetler nedeniyle böyle. Bu maliyet sadece üretim maliyeti değil. Enerjideki artış, mazot fiyatı doğrudan maliyeti artırıyor. Ürünü taşımadan tüketiciye nasıl ulaştıracaksınız? İşin doğrusu zapt edilemeyen bir maliyet artışı var. Buna çözüm bulunması gerekiyor. Yoksa benden 3 liraya aldığı bir ürünü 25 liraya satsa kaç kişi alır? Ayrıca hiç kimse bir ürünü satılamaz bir fiyatla piyasaya sürmez.
İklim değişikliği üretimi tehdit ediyor
-- İklim değişikliği organik tarımı ciddi olarak tehdit ediyor. Isı değişimi, sıcaklık artışı veya düşüşü organik üretimi olumsuz etkiliyor.Konvansiyonel tarımda mevsim değişikliğine karşı bir çok önlem alınabiliyor. Koruyucu ilaçlar, kimyasallar kullanılarak bitki köküne, toprağa müdahale ediliyor. Fakat organik tarım da bu tür önlemleri almak zor. Ürüne zarar verir. Bu nedenle iklim değişikliği bizim için en büyük tehdit. Üretim yaparken ciddi riskler alıyoruz. Üretim maliyetlerimiz artıyor. Erken ekim yapsanız don riski oluyor, geç ekim yapsanız aşırı sıcaklık riski oluyor. Zamanlamasını çok iyi yapmanız ve bilinçli üretim yapmanız gerekiyor.
Organik üretime "doğal" darbesi
-- Organik ürün üretenleri en çok sıkıntıya sokan, haksız rekabete neden olan konuların başında gıda ürünlerinde "doğal" ibaresinin kullanılması. Doğalın bir tanımı yok. Standardı yok. Çok yanlış kullanılıyor ve organik üretim yapanlar açısından ciddi olarak haksız rekabete neden oluyor. Organik, ekoloji deyimleri bilimsel bir tanımlama. Doğal ise halk dilinde yaygın kullanılan bir sözcük. Bu nedenle daha çok kabul görüyor. Tüketici, üzerinde "doğal" yazan ürünü organik zannederek alıyor. Talep ediyor. Bu haksızlığın giderilmesi gerekiyor. Buğday Derneği'nin "doğal" ın ticari amaçla kullanılmasına karşı başlattığı kampanya çok önemli. Doğal sözcüğü gıda ürünlerinde kullanılmamalı.
Hayvancılık can çekişiyor
-- Bitkisel üretimde talep patlaması yaşanırken, organik hayvancılıkta çok büyük sorunlar yaşanıyor. Konvansiyonel hayvancılıkta olduğu gibi organik hayvancılıkta da en önemli sorun yem. Yılbaşından bu yana yem fiyatlarına 4-5 kere zam geldi. Tavuk yemi için genetiği değiştirilmiş soya ithal ediliyor. İzin verilen genler dışında bir gen tespiti nedeniyle soya ithalatı ciddi olarak azaldı. Soya ithalatı azalınca tavukçular iç piyasaya saldırdı. Bu talep artışı yem fiyatlarını hızla artırdı. Yonca, kuru ot, arpa fiyatları yüzde 30-40 oranında arttı. Organik hayvancılık yapan bizler yem bulamıyoruz. Bulduğumuz yem çok pahallı.
-- Yem fiyatları bu kadar hızlı artarken süt fiyatı 10 kuruş artıyor, 20 kuruş geri gidiyor. Şu anda organik hayvancılık yapan, süt üreten çiftçi büyük stres altında. Ot yok, saman yok. Bulup aldıklarımızın fiyatı çok yüksek. Mazottaki artış nedeniyle nakliye çok pahallı hale geldi. Hayvan refahı ile ilgili sıkıntılar var. Destekler alınamıyor. Kontrol edilemez bir sıkıntı var. Böyle giderse organik hayvancılık biter.
Özetle, organik ürünlere olan talep, sağlıklı,güvenilir gıda üretimi ve tüketimi açısından çok önemli. Gürsel Tonbul'un söylediği gibi gıdanız ilacınız olsun.