HASTALIK DEĞİŞMİYOR
Türkiye de iktidara sahip olanların ortak özelliği, benden başka hiç kimse ülke sorunlarını bilmez ve çözemez. Ben ne yapıyorsam doğru yaparım. Benim yaptığımı kimse eleştiremez. Ben ne düşünüyorsam doğrudur. Karşıt düşünceyi asla kabul etmem. Kendimi bildim bileli tanıdığım iktidarlar devlet güçlerini bu uğurda kendilerini korumak için halka karşı kullandılar. İleri demokrasi uygulamasına geçtik diye övünen başımızdaki iktidar da geçmişten hiç ders almamış ki aynı uygulamaya devam ediyor.
Çalışan işçilerin haklarını elinden alan yasalar çıkarıyor. İşçi, hak vermediğin gibi, hakkımı bari geri alma diyor. Sen misin beni dinlemeyen al sana devlet gücü. Al sana gaz. Al sana tazyikli su.
Sağlıkta çıkardığı yasalarla, sağlık çalışanlarını mağdur ediyor. Sağlık çalışanları mağdur olduklarını dile getiriyorlar. Sen misin benim gibi düşünmeye. Al sana gaz. Al sana tanzikli su.
Eğitimde çıkardığı yasalarla örencileri mağdur ediyor. Öğrenciler mağduriyetlerini dile getiriyorlar. Sen misin benim yaptığım uygulamayı istemeyen. Al sana gaz. Al sana tazyikli su.
Çiftçi ürettiği malı satamıyor. İktidardan destek istiyor. Sen misin isteyen. Al sana gaz. Al sana tazyikli su.
YÖK yasasını değiştiriyor. Üniversite öğrencisi yasanın çıkmaması için tepki veriyor. Sen misin benim yaptığıma karşı çıkan. Al sana gaz. Al sana tazyikli su.
Milli bayram törenlerini yasaklıyor. Halk bayramını kutlamak istiyor. Sen misin benim dediğimi yapmayan. Al sana gaz. Al sana tazyikli su.
Daha niceleri.
Bu yaşananlardan dolayı binlerce gazeteci, bilim adamı, asker, siyasetçi, öğrenci hapishanelerde ya tutuklu, ya da mahkûm olmuş yatıyor. Üretimden mahrum edilmiş bu yetişmiş, birikimli insanlar, tüketici olarak yaşamlarını sürdürüyorlar. Ne uğruna. İktidara muhalif oldukları için. Bu insanlar sıradan insanlar değiller. Bu insanların hepsi yanlış düşünüyor. Yanlış yapıyor. Doğruyu sadece iktidar gücünü elinde tutanlar düşünüyor ve yapıyorlar. Bu hastalıktan bir türlü kurtulamadı iktidar sahipleri. Kurtulmayı da düşünmedikleri ortada.
Ülkemize demokrasi gelmesini isteyen, başta iktidar, kendisinden başkalarının da düşünme ve yaptırımlar yapma hakkı olduğunu kabullenebilmelidir. Öz eleştiriyi kabullenmeyen iktidarlara siyaset tarihinde faşist iktidar dendiğini biliyoruz. Siyaset tarihinde Hitler, Musallini gibi iktidarları döneminde ülkelerine birçok hizmetleri olanlar. Tarihe hizmetleri ile değil faşist diktatör olarak mal olmuşlardır.
Demokrasinin olmadığı ülkede güven olmaz. Güvenin olmadığı yerde huzur olmaz.
Türkiye de iktidara sahip olanların ortak özelliği, benden başka hiç kimse ülke sorunlarını bilmez ve çözemez. Ben ne yapıyorsam doğru yaparım. Benim yaptığımı kimse eleştiremez. Ben ne düşünüyorsam doğrudur. Karşıt düşünceyi asla kabul etmem. Kendimi bildim bileli tanıdığım iktidarlar devlet güçlerini bu uğurda kendilerini korumak için halka karşı kullandılar. İleri demokrasi uygulamasına geçtik diye övünen başımızdaki iktidar da geçmişten hiç ders almamış ki aynı uygulamaya devam ediyor. Çalışan işçilerin haklarını elinden alan yasalar çıkarıyor.
İşçi, hak vermediğin gibi, hakkımı bari geri alma diyor. Sen misin beni dinlemeyen al sana devlet gücü. Al sana gaz. Al sana tazyikli su. Sağlıkta çıkardığı yasalarla, sağlık çalışanlarını mağdur ediyor. Sağlık çalışanları mağdur olduklarını dile getiriyorlar. Sen misin benim gibi düşünmeye. Al sana gaz. Al sana tanzikli su. Eğitimde çıkardığı yasalarla örencileri mağdur ediyor. Öğrenciler mağduriyetlerini dile getiriyorlar. Sen misin benim yaptığım uygulamayı istemeyen. Al sana gaz. Al sana tazyikli su. Çiftçi ürettiği malı satamıyor. İktidardan destek istiyor. Sen misin isteyen. Al sana gaz. Al sana tazyikli su. YÖK yasasını değiştiriyor. Üniversite öğrencisi yasanın çıkmaması için tepki veriyor. Sen misin benim yaptığıma karşı çıkan. Al sana gaz. Al sana tazyikli su. Milli bayram törenlerini yasaklıyor. Halk bayramını kutlamak istiyor. Sen misin benim dediğimi yapmayan. Al sana gaz. Al sana tazyikli su.
Daha niceleri. Bu yaşananlardan dolayı binlerce gazeteci, bilim adamı, asker, siyasetçi, öğrenci hapishanelerde ya tutuklu, ya da mahkûm olmuş yatıyor. Üretimden mahrum edilmiş bu yetişmiş, birikimli insanlar, tüketici olarak yaşamlarını sürdürüyorlar. Ne uğruna. İktidara muhalif oldukları için. Bu insanlar sıradan insanlar değiller. Bu insanların hepsi yanlış düşünüyor. Yanlış yapıyor. Doğruyu sadece iktidar gücünü elinde tutanlar düşünüyor ve yapıyorlar. Bu hastalıktan bir türlü kurtulamadı iktidar sahipleri. Kurtulmayı da düşünmedikleri ortada. Ülkemize demokrasi gelmesini isteyen, başta iktidar, kendisinden başkalarının da düşünme ve yaptırımlar yapma hakkı olduğunu kabullenebilmelidir. Öz eleştiriyi kabullenmeyen iktidarlara siyaset tarihinde faşist iktidar dendiğini biliyoruz. Siyaset tarihinde Hitler, Musallini gibi iktidarları döneminde ülkelerine birçok hizmetleri olanlar. Tarihe hizmetleri ile değil faşist diktatör olarak mal olmuşlardır. Demokrasinin olmadığı ülkede güven olmaz. Güvenin olmadığı yerde huzur olmaz.