Ne oldu da bir anda bitebildi her şey. Gözlerimin etrafındaki çizgileri artık görebiliyor herkes, önceden sadece ben görebiliyordum oysa…
Sevme beni!
Artık sevme bu kadar zarar verebiliyorsan sevme istemiyorum. Sevgini ergenlik çağımdaki anne-babamın sevgisine benzetiyorum. Onlara git, uzak dur benden diye bağırdıkça bağırlarına basıyorlardı beni. Nitekim gitmezlerdi. Gitmediler.
Sana git diyorum şimdi gitmiyorsun benden. Uzak dur artık bu kadar yorma beni… Neye inanırsan bir gün onu yaşarsın dediler. Mutluluğa inanıyorum olmuyor, huzura inanıyorum olmuyor. Sözlerine inanmıştım olmamıştı. Bu kadar olumsuzlukla başa çıkmaya çalışırken nasıl olurda inanırım şimdi?
Bırak ellerini tutmayı, gözlerine bakmaya kıyamıyorum diyen sen; şimdi neden ivik divik kaçıyorsun benden. Kalabalığın arasına giriyorsun hem de hiç hoşnut olmadığın halde…
Bu kadar mı huzursuzdum ben? Bu kadar mı yaktım canını? Bu kadar mı yok ettim sevgiyi?
Ben değil! Sevgimin arsızlığı, bu denli çokluğu yok etti bizi…
Şimdi ince bir cam alıyorum elime… Yansımama bakıyorum. Yüzüme, gözüme, ellerime… Sonra kalbime tutuyorum. Bırakıyorum camı elimden, yere düşüyor, paramparça oluyor. Parçalardan birini alıyorum bu defada. Önce senin o narin dediğin bileklerime bir çentik atıyorum. Kızıla boyanıyor her yer. Anlıyorum ki güneş batmak üzere…
Sonra kalbimin üzerine bir çentik atıyorum. Zaten ince bir camdı yüreğim. Attığım çentikle dilimlendim. Orası da kızıla boyandı. Sıcacık kanlar boşaldı yüreğimden. Sevgimin, aşkımın sıcaklığı akıyordu tüm zerrelerime ılık ılık… Saçlarımı kesiyorum senin o rüzgârlardan bile kıskandığın, Rapunzel’in bile imrendiği saçlarımı… Dudaklarıma bir çentik atıyorum. Seni seviyorum dememek için tekrar. Diyemeyeceğimi bildiğim için yok sayıyorum tüm seni hatırlatan şeyleri.
Kurtulamadım hala senden bana çektirdiklerini alenen görebiliyorum artık, tüm sıcaklığı ve tüm kızıllığıyla.
Gözlerime atıyorum son çentiği…
Göremiyorum hiçbir şeyi. Her yer karanlı, her yer boşluk ve artık yaşayabilmem için bir kişiye bağımlı kalıyorum. Özür diliyorum, bugün çıkıyorum hayatından.
Dönmemek üzere hem de…
Kanımın çekildiğini hissediyorum damarlarımdan. Sen ılık ılık çekiliyorsun tüm bedenimden. Yoksulluğunla yaşayamayacağım gibi, birazdan kararan gözlerim tamamen kapanacak nasıl olsa.
Sen yokluğumla mutlu olacaktın, ben de seni mutlu etmenin gururuyla çıkıyordum bu dipsiz kuyudan. Hayatımın gizli öznesi;
Ne kadar çok da sevmiştim seni, alışmıştım sana…
Yokluğuna dayanamadığım için gidiyorum karanlığa.
Elveda…