Aziz dostlar: (Er-rızku Alallah) Rızkı veren Allah’dır. Allah azze ve Celle bir kuluna bu dünyada rızık olarak ne öngörmüşse onu görmeden bulmadan ölmeyecektir
Siz,siz olun rızık için Allahtan başkasının önünde eğilmeyin.!Çünkü o mülk’ün sahibi ve malik’i Allah’dır.Dilediğini az, dilediğine ise çok verir. Bu dünyanın bu bir imtihan meselesidir.
Cenabı Kur’an-ı Kerim de: “Allah’ın size verdiği helâl ve temiz rızıklardan yiyin ve iman etmiş olduğunuz Allah’ın yasaklarından sakının.(Maşde suresi 88)
Bir şeyin helal yada haram oluşu direk müslümanları ilgilendirir. Müslüman olmayanlarda helal, haram kavramı bir anlam ifade etmez. Bu bakımdan Müslüman, hayatının her safhasında doğruluk ve dürüstlük prensibini esas alır. Alın terine önem verir.Olduğu gibi görünür,aldatan değil, güven veren olur Zira Peygamberiz (sav) efendimiz:” bizi aldatan bizden değildir”buyurmuşlardır. Aldatarak, kandırarak elde edilen kazanç helal olmaz. Helal olmayan kazançla elde edilen lokma da helal olmaz. Bu nedenle lokmanın helal olması için kazancın helal olması tabiidir.Yüce Allah Kur’an-ın Kerim’ Necm Suresi 39’da;”İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır.
Allah bu ayette bizlere çalışıp üretmeden, başkalarının sırtından geçinmek suretiyle ve bu yoldan elde edilen her türlü kazanımları haram kılmıştır. İslam dininde çalışmak ibadettir. Onun içindir ki, çalışmaya ve alın terine büyük önem vermiştir.
Allah Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de bütün peygamberlere, bütün insanlara ve bütün müminlere helal yoldan rızık kazanıp yemeyi emretmiştir.Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan yiyeceklerden helâl ve temiz olmak kaydıyla yiyin; şeytanın adımlarını izlemeyin, çünkü o size apaçık bir düşmandır.” (Bakara suresi, 168)
Kazançta asıl olan çokluk değil, helal ve temiz oluşudur. Temiz kazançta bereket vardır. Bereket her zaman helal kazanç elde edilen rızık da olur.
Haramda huzur arayana, huzur bulamaz ve huzur ona haram olur demişlerdir.
Bunun için de en temel ilke dürüstlükle kazanılan mal ve ona ona kanaat etmekle olur. Bu sebeple hayatta dürüstlükten daha değerli bir sermaye yoktur.
Dürüstlük, kazançta helalliğin, insanlar arasında itibarın ölçüsüdür. Unutulmamalıdır ki bir şeyini kaybeden sadece onu kaybeder, dürüstlüğünü kaybeden ise her şeyini kaybeder.
Bu konuyu yaşamış bir olayla ifade etmek istiyorum!
Behlül Dânâ bir gün patişah Harun Reşid’den bir vazife istedi. Harun Reşid de ona çarşı pazar ağalığını (denetimini) verdi. Behlül Dânâ hemen işe koyuldu.
İlk olarak bir fırına gitti birkaç ekmek tarttı hepsi normal gramajından noksan geldi. Dönüp fırıncı ya sordu: “Hayatından memnun musun, geçinebiliyor musun, çoluk-çocuğunla ağzının tadı var mı?” Adam her soruya olumsuz cevap verdi.
Memnun olduğu bir şey yoktu. Behlül Dânâ bir şey demeden ayrıldı ve bir başka fırına geçti. Orada da birkaç ekmek tarttı ve gördü ki bütün ekmekler gramajından fazla geliyor, eksik gelmiyor.
Aynı soruları bu fırının sahibine de sordu ve her soruya olumlu cevap aldı. Bundan sonra başka bir yere uğramadan doğru Harun Reşid’in huzuruna çıktı ve yeni bir vazife istedi. Harun Reşid, “Behlül daha demin vazife verdik sana ne çabuk bıktın?” dedi.
Behlül Dânâ açıkladı:
– Efendim çarşı pazarın ağası varmış. Benden önce ekmekleri tartmış, vicdanları tartmış, buna göre herkes hesabını ödemiş, bana ihtiyaç kalmamış efendim diyerek verilen görevi yerine getirilmiştir.
Dostlar:Burada kazancın helal ya da haram oluşu ibadetlerin kabulünden insanın aile huzuruna varıncaya kadar bütün hayatını etkileyen bir derinliğe sahiptir.
Mesela haram para ile hacca gelenin haccının kabul edilmeyeceğine dikkat çeker. Bu tür bir ibadet dünyevi hükümler bakımından kuldan düşer, ama Allah katında makbul olmaz. helal peşinde koşmak farz üstüne farzdır. bir Müslüman huzur arıyorsan haramdan kaçınması gerekir, haramda asla huzur yoktur Haramın binası olmaz derler.Helal lokmanın girmediği evde sıkıntı olur, Eşler arasında sevgi ve saygı kalmaz. Öyle zaman gelir ki, hayat çekilmez olur.Dünyalığın çokluğu tek başına huzur ve mutluluğu sağlayamaz.Allah’ın verdiği nimetleri harama bulaştırmadan asli haliyle kullanmak esastır. Bunun için alın teri dökerek kazanmalıyız. Başkalarının malını izinsiz, müsaadesiz almamalıyız ve kullanmazlıyız. Kazancımızın helal olmasına dikkat etmeliyiz. Meşru olmayan kazançla aldığımız her şeyin bizlere helal olmayacağını bilmeliyiz. Evimizde, iş yerimizde hayrın, bereketin, huzur ve mutluluğun temini buna bağlıdır. Allah, alın teriyle kazanıp aile yuvamızdakileri helal lokmalarla beslemeyi hepinize hepimize nasip etsin.
İlahiyatçı yazar Hüseyin DENİZ