Bu yazılarımızın başlıkları biraz ağır oluyor farkındayım ama emin olunuz ki içinden geçirilmekte olduğumuz sürece göre hafif bile kalıyor. Çünkü geçen yazımızda  Başbakanımızın bazı konuşmalarını yazmış ve özetlemiştik. Başbakanımızın tüm bu konuşmalarının özeti bizce şudur demiştik:

Bu hükümet iflas etmiştir. Vatandaşlarının can ve mal güvenliğini dahi koruyamayacak bir durumdadır.”

İşte getirildiğimiz yer burasıdır. Bütün toplumsal uygulamalardaki bilinen bütün ölçülere göre meseleyi irdelediğimiz zaman 12 senede her şey geri gitmiştir. Toplumlar zaman içinde eğitimlerini arttırırlar. Üretim tekniklerini ilerletirler ve sonuçta toplumsal değerlendirme ölçülerine göre ( Fert başına milli gelir artışı, Asgarı ücretin artışı, konuıt sayısının artışı, okuma yazma ,ortanın ın artışı, fert başına et tüketiminin artışı vs)A bir gelişme ilerleme ve refah sağlanır.

B u yazımızı birinci yazımızdan alıntılarla sürdürüuüyorum. 11 yılda yapılan bütçelerle Milletimizin cebinden tam 345 Milyar TL gasp edilmiştir. Bu istatistik rakamlarının anlamı şudur. 11 yılda Türk milletinin çocuklarının önünden ve sofrasından 340 milyarlık etleri sütleri yumurtaları yiyecek ve içecekleri alınıp Haçlılara verilmiştir.2002 den bu yana AKP iktidarının özeti işte budur.

2002 den bu yana asgari ücretler dâhil bütün ücretlerin alım güçleri %45 düşmüştür. Doların Avronun değerleri %85 artmıştır. Altının değeri %650 artmıştır. Adalet diye bir şey kalmamıştır. Bütün bunlar artık saklanamaz düzeyde olduğu için en önemli devlet yöneticilerince de itiraf edilmiştir. Bu durumda 3 şık vardır

Birincisi Hükümet ve TBMM toptan istifa etme yıldırım seçime gidilmelidir.

İkincisi TBMM olağanüstü gündemle toplanmalı hükümeti düşürmeli ve yeni bir MİLLİ HÜKÜMET kurmalıdır.

Üçüncüsü Türkiye Cumhuriyeti uçuruma doğru sürüklenmeli Türk Milleti seyircilik yapmalıdır.

Üçüncü şıkkı kabul etmek Gaflet ve dalaletini gösterecek bir Türk Milletinin ferdi dahi yoktur. O halde Türk Milleti birinci ve ikinci şıkların birisini hayata geçirmelidir. Mahalli seçimlere bir buçuk ayımız kaldı. O sonucu beklemek hayırlı olacaktır. O seçim sonuçlarına göre ulusal irademizin gereğini yapmak üzere birinci ve ikinci şıkların hayata geçirilmesi için “ Durmak yok yola devam” denilmelidir.

Hiçbir semavi dininde bulunmayan Yüce ilkelere ve Dünyada hiçbir millete nasip olmayan Büyük Atatürk’e sahibiz. Ve diyoruz ki:

Bilim Çin’de bile olsa gidin alın

Beşikten mezara kadar bilim okuyun.

Hayatta en hakiki mürşit bilimdir.

Ya istiklal ya ölüm.

Ne Mutlu Türküm diyene

Yola çıkınız yolunuz açıktır başarılar dilenir.

  Seçim Notlarımız-3

Seçmek bir kader değildir. Seçmek bize sunulan kötü kaderin değiştirilmesi için bir direniş ve bir karşı koymadır. Gezi parkı olaylarından ilham alarak denilebilir ki; " Her yer sandık her yer direniş" 2002 yılından bu yana asgari ücretle veya diğer bir ücretle geçimini zar zor sağlayan Türk Milleti AKP nin uyguladığı bütçe ve ekonomi uygulamaları ile aldığı maaşlarının %45 ini kaybetmiştir. Milletimiz fakru zarurete sürüklenmiştir. AKP ise "durmak yok yola devam" diyor. Milletimiz ise bir 10 sene daha böyle giderse ben yaşayamam diyor. 30 Martta “ Durmak yok yola devam diyenlerle “ Duralım ve  Atatürk’ün yoluna Yüce Peygamberimizin bilim yoluna dönelim" diyenlerin sandıkta demokratik bir hesaplaşması olacaktır. Hataylılar ise. Suriye ile kanlı bıçaklı olmaya devam mı yoksa " Türkiye -Suriye kardeştir. Haçlılar kalleştir"  demeye devam mı kararını da sandıkta vereceklerdir.  Tarihin en büyük Milleti tarihinin en büyük sınavlarından birini daha verecektir.  İçimizden bazıları demişlerdir ki " Zamanı gelince demokrasi treninden ineceğiz" Baktılar ki sandıkla bu saltanat bu zülüm bitecek demokrasi treninden inmeye yeltenecekler çıkabilir. AKP den gelen ardı ardına gelen ve gelecek olan  istifalar bir şeylerin işaretidir. AKP nin benimsediği zihniyetin bir bölümü" Dahili ve harici bedhahların" zihniyetidir. Bu zihniyet artık çatırdamaktadır.  Bu işaretleri doğru okumak gereklidir. Başarılar dilenir.