Hakkın ve adaletin olmadığı bir dünyada insan kalabilmek ve insan haklarından bahsetmek, gerçekten çok anlamsız ve yersizdir.

İnsan haklarının evrenselliği; insan doğası anlayışından yola çıkarak, tüm insanların eşit olduğu gerçeğinden hareketle, kabul edilen söz konusu hakların tüm insanlar için geçerli olacağı düşüncesi üzerine kuruludur.

Ama bugünün şartlarında insan haklarından ve insan hakları haftasından bahsetmek asla mümkün olamaz. Bizlere dayattıkları insan hakları haftası yerine ,zalimliğin ve zulmün kutlandığı bir hafta olmalıydı diye düşünüyorum.

İnsan haklarının en temel özellikleri

İnsan haklarının bir özelliği, insan olarak doğmakla kazanılmasıdır. ...

İnsan haklarına ilişkin bir diğer özellik, hakların “insan onuru”na dayanmasıdır. ...

İnsan haklarının bir özelliği de, “eşit, devredilmez ve vazgeçilmez” haklar olduğudur.

Cenabı Hak Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyur:"Hep birlikte Allah'ın ipine (İslam'a/Kur'an'a) sımsıkı sarılın (hayatınızı ona göre düzenleyin) ve (İslam'la çelişen davranışlarınızla gruplara ayrılarak) birbirinizden kopmayın! (Ali- imran 103)

Cenabı hak müslümanları birlikte olmaları noktasında sıkı suya tembih etmektedir.

Hep İslâm tarihine baktığımızda fitne ve tefrikalar,ön plana çıkmış ve Hâk rızası gözardı edilmiş bu gün bu sancıları hala yaşamaktayız.

Neme kazımcılık almış başını gidiyor bunu yaşamış bir hikaye ile ders çıkartmak amacıyla yazımın içine alıyorum

Dünyayı kurtarmanın en kısa ve öz yolu bu hikayede. Çok güzel anlatıyor.

*

Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra keyif yapmak ister. Pazar sabahı kalktığında, bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini alır ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşünür. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak gelir ve sinemaya ne zaman gideceklerini sorar. Baba, oğluna söz vermiştir. Bu hafta sonu sinemaya götürecektir. Ama hiç dışarı çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekir. Gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişir. Önce haritayı parçalara ayırır. Ve oğluna şöyle der: “Eğer bu haritayı düzeltebilirsen, seni sinemaya götüreceğim.” Ardından şöyle düşünür: “Oh be kurtuldum. En iyi coğrafya profesörünü bile getirsen, bu haritayı akşama kadar düzeltemez der ve odasına geçer.

 Fakat aradan on dakika geçer,geçmez çocuk babasının yanına koşarak gelir. 

“Baba baba” der,

Babası efendim evladım der.

 Sizlerin bana vermiş olduğunuz haritayı bakınız düzelttim deyince

Adam şaşırır kalır inanamaz. “Getir bakalım evladım göreceğim” der. Haritayı eline alıp gördüğünde de halen hayretler içinde kalır ve oğluna dönerek bunu nasıl yaptığını sorar. 

Çocuk şöyle açıklar: “Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı. Bu İnsanın bütün parçalarını bir araya getirip düzelttiğimde hem insan düzeldi hemde, dünya kendiliğinden düzelmiş oldu. demek ki dünyanın düzeni insanı düzeltmekle oluyor insan düzelmeyince dünyada huzur mutluluk asla olmuyor, çıkar menfaat kargaşanın olduğu bir du insan haklarıymış yere batsın olmuyor beyler olmuyor. İnsan hakları mı dediniz!

Bugün o insan haklarını çıkaranlar insanları savunucuları dünyayı kaysa sürüklediklerinin farkında değil midirler. Afganistan Irak Suriye Yemen ve Afrika dünya ülkeleri, En yenisi olanlar Dünyanın gözleri önünde kendi ırkları olan  ve dinlerinden olan;Ukrayna Savaşı, bu taraftan dünyayı üçüncü dünya savaşına çekmek için mücadele veren siyonist güçlerin birleşmesiyle küçücük bir Filistin’e hep beraber saldırmaları çol çocuk demeden, kutsallar ayaklar altına alınarak, çıkarların ön planda olmasından bombalarla havaya uçurulması, polsa olsa vahşetin ve zulmün ta kendisidir asla ve asla insan hakları savunucuları ve insan hakları diye kutlanan bugünün insan hakları günü olduklarına kendileri bile inanmadıkları kesindir.

Burada aklıma sarı öküz hikayesi geliyor önce sarı öküz sonra topal öküz sıra kendine gelen bir planın başlangıcı bunu ucunda Türkiye de var.

Dünya birleşmiş milletleri beş Ülkenin ve beş insanın vereceği taraflı ve dayatmalı kararlarıyla günümüzde maalesef yönetiliyor

Kendilerinin menfaati ve çıkarları doğrultusunda projeler üretiliyor. Planlar, programlar yapılıyor ve ve bu planlama programı bütün dünyayı uyumaları için zorluyorlar inancı olmayandan adalet beklenir ?Kurallar konuyor, yasaklar getiriliyor getirilmesine de dünyanın gözü önünde olan Filistin İsrail savaşında ajan müslüman kanı olduğu zaman kıllarını kıpırdatmıyorlar.Bumudur insan hakları ve bumudur Dünya birleşmiş milletleri‘nin dünyaya huzur ve getirmesi bu haliyle sizce getirilebilirmi? Kaldı ki sasal düzenlemeler yapılıyor, yapılmasına ancak;İnsan hakları ile ilgili bir yasal düzenleme göremiyoruz, Fakir ve gariban ülkelerin kanını emen canına ve nalına garaz, zalim siyonistlerin aslında topyekün birlikte İstanbul ortadan kaldırmak istediklerini biliyoruz ve aynı zamanda da bunların çıkardıkları kanunları kendi çıkarları dolsun da olduklarına  şahit olmaktayız . 

Diyeceksiniz ki bütün bu yapılanlar, insan için değil mi? 

Değil kardeşlerim;Hikayeyi iyi anlayın. Ve sapla samanı birbirine karıştırmayın. 

Peki bunlar böyle olmasına böyle de Müslümanlar ne alemde?

Her şey göz önünde,şahsi çıkar menfaatleri peşindeler. Dünyanın çivisi çıkmış kimse de dini iman kalmamış siyonizmin esiri olmuş benliğini unutmuş kimliğini unutmuş dinini diyaneti ,daha çok para ve menfaatler için talan edilen şu dünyaya bir bakın. Üç-beş kuruş için anasını-babasını kesenlere bir bakın. Yaşadığı sokağı, mahalleyi, kenti pisletenlere bir bakın. Menfaati için en yakınlarına, dostlarına kazık atanlara bir bakın.Huzur içinde yaşadığı ve kazandığı paradan devletine vergi vermeyip, zevki sefa içinde yaşayanlarım dersiniz onların bu durumları günlük hayatımızda savaştan fazla insan haklarından fazla akan kandan fazla konuşulur oldu her gün televizyonlarda onlardan bahsediliyor Müslüman kani akmış akmamış hiç önemli değil ki Müslüman ölmüş parçalanmış bedeni havaya uçmuş hiç önemli değil ki;Ah Müslümanlar ah..

Allah Resulü sav efendimiz:”Benim ümmetlerim bir vücudun organları gibidir buyurduğunda bu hadiseden be ablamız gerekmektedir?

Bir insanın vücudunda herhangi bir uzvu rahatsız oluyor ve bu ağrıyı sancıyı bütün vücut duyuyorsa Müslümanlar bugün kardeşlerinizin kanı akıyor, onlar ölüyor, onlar,zulme işkenceye maruz kalıyorlar, oradaki Ayşe’lerin ,Fatmaların namusları kirletiliyor Buna ben  müslümanım diyen ülkeler ve bizler duyarsız kalmamalıyız.

Önümüz kış bu kardeşlerimiz ne yiyip ne içecekler evleri başlarına yıkıldı yatacak yerleri aşsız,işsiz ve çaresiz bir haldeler,sular dahi kalmadı.

Allah Resulü sav efendimiz bizlere şöyle buyururmaktadır:“Komşusu aç yatan benim ümmetim değildir.

Bu bizlere bir uyarıdır. Herkes evinde Ocağında kalıyor huzur içinde yaşıyor,evlerinde zengin sofraları kuruluyor,ama gözlerinin önünde TV lerde yaralanmışmış parçalanmış sancı içersinde olan acı çeken kardeşlerine melhem olacağı yerde aklına bile getirmiyor .

Eğer gerçekten insanoğlunu ve bu günün kanun tanımaz düzesizliğini düzeltilebilmiş olsaydık, bir de gerçek İslam’ı müslümanlığı ve İslamın emrini yaşasaydık hayatımızdan  bu kadar şikayet eder miydik?

Tamam iyi has güzelde hocam peki bu nasıl düzeltilecek diyenlere istinaden

Önce bir Müslüman olaraktan dostumuzu ve düşmanımızı iyi bileceğiz ve tanıyacağız,tedbirimizi ona göre alacağız Hayatımızı ona göre yaşayacağız Allah Kur’an-ı Kerim Kerim’in Maide 51 .ayetinde: Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları veli edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

Hiç kusura kalmayın yılanla uykuya bir yatakta yatılmaz ve dalınmaz. insan tedirgin olur korkarve ürperir.

İşte yaşadığımız toplumları bilinçlendirerek,onların huzur mutluluk ve sevgi ve saygı içinde nasıl yaşanacağını bilinçlendirmemiz gerekir

Bir insan olarak değer verenlere değer vermeyi, saygı göstermeyi öğreterek. İnsanoğlu için, yaşayabilecekleri başka bir dünya olmadığını anlatarak. Defalarca, günlerce, aylarca, yıllarca sürse bile. İnsan olmanın, yaşamın anlamını hem  yaşayarak onlara anlatmak çok mu zor bunu yapmak? 

Evet, çok zor ama imkansız değil. 

Önce yaşanılacak bir dünya ve ülke sonra bu ülkeyi muhasır medeniyetlere çıkarabilecek bilgi beceri liyakat Sahibi olmaktan geçer

Bu dünyayı idare eden insandır insanoğludur önce vatanını bayrağını milletini seven ülküsü ve misyonu olan insanlara ihtiyacımız var

Yoksa çıkar için takım tutar gibi birilerinin peşinden giden,sesi soluğu,gıkı çıkmayan vizyonsuz her düşüncenin idarecinin ülke ve millet açısından çok büyük zararları mutlaka olacaktır ve bu gidişin sonu hüsrandır.

Hepinize selamlar,sevgiler,saygılar, hürmetlerimi sunuyorum.