Bazen bir söz, bir melodi, bir bakış etkiler bizi derinlerde… Sonra ele avuca sığmayan güzelliklerin farkına varırız. Kim bilebilir ki bir cümlenin hayatımızı değiştirebileceğini? Kim bilebilir ki hayatta bir kitaba göre yaşamımıza yön vereceğimizi? Bir video klibin damarlarımıza işleyebileceğini kim bilebilir ki?
Modern İnsanın Kutsal Kitabı;
Michael Norton
Maya Kitap / Araştırma - İnceleme Dizisi
Dünyada bir fark yaratmak istiyor, fakat nereden başlayacağınızı bilemiyorsunuz. Artık işe koyulabilirsiniz. Bu kitap gündelik hayatınızda yapabileceğiniz birçok ilginç ve eğlenceli etkinlikten bahseden heyecan verici bir kılavuz... Modern İnsanın Kutsal Kitabı, uygulamak için fazla beceri gerektirmeyen, fakat olumlu bir değişim yaratacak fikirlerle ve yılın her gününde başvurulabilecek yeni bilgilerle dolu.
Kitabın önerdiği aktivite ve yöntemler bir birey ve tüketici olarak harekete geçmenizi, topluma katkıda bulunmanızı, çevre, sağlık, küreselleşme ve insan hakları gibi on iki farklı alanda önemli değişimler yaratmanızı sağlayacak. İlk adımı atmak ve kitapta listelenen birçok kaynağa doğrudan ulaşmanızı sağlayacak web sitelerini öğrenmek için kitabı günü gününe takip edebilir ya da en fazla ilginizi çeken meselelere yönelebilirsiniz. Kendi kütüphanenize eklemek için mükemmel bir seçenek olmasının yanı sıra sevdiklerinize harika bir hediye olarak da verilebilecek bu kitap, her gün bir adım atarak dünyayı daha iyi bir hale getirmek için başvurulabilecek ilham verici ve kullanışlı bir kaynak.
'Michael Norton tek kişilik bir fikir fabrikasıdır."
-The Guardian-
"Bu sene bir fark yaratmak istiyorsanız size verilebilecek en iyi tavsiye Michael Norton'ın Modern İnsanın Kutsal Kitabı'nı okumanız. Bu elkitabı işinizi çok kolaylaştıracak."
-The Daily Telegraph-
Mustafa Suphi - Bir Yaşam Bir Ölüm;
Hamit Erdem
Sel Yayıncılık / Araştırma Dizisi
Resmi tarih anlayışımız hiçbir zaman geçmişi gerçek yüzüyle görmedi ve göstermedi. Bilmenin, öğrenmenin önüne konulan engeller, yıllar boyu 'gerçeği' bilinmezliğin yoğun sisinin içinde bıraktı. Unutulsun, tanıkları yok olsun, kaybolsun diye.
Mustafa Suphi'nin yaşamını konu alan bir-iki yapıt daha önce çeşitli dönemlerde yayımlandı. Gerek onlarda gerekse bu çalışmada onun yaşamının her dönemi ve öldürülmesine ilişkin bilgiler henüz tamamlanmadı. Mustafa Suphi ve arkadaşlarının öldürülmesi modern Türkiye'nin ilk ve en büyük faili meçhul cinayeti. İlk politik toplu kırımı. Mustafa Suphi'nin yaşamı da, ölümü de, sıradan bir yaşam ve ölüm olmadı. Öldürüldüğünde 39 yaşındaydı. Kısa yaşamına çok şey sığdırdı. Giresun'da doğdu. Kudüs, Şam, Erzurum, İstanbul ve Paris'te okudu. Gazeteci ve öğretmendi. Muhalif oldu, Sinop'a sürgüne gönderildi. Kırım'a kaçtı. Rusya'da savaş tutsaklarıyla 3 yıldan fazla ikinci sürgünlüğünü yaşadı. III. Enternasyonel'de Türk delegasyonu başkanıydı. Müslüman Komünistler Kurultayı'nda, Kurultay Başkanlık Kurulu üyesi.
Yüzleşmenin Kişisel Tarihi;
(Mito-politik Söylemden Ağıdı Yakılmamış Çocuklara)
Selçuk Küpçük
Granada Kitap / Düşünce Dizisi
Yüzleşmenin Kişisel Tarihi, 1970'lerden bugüne uzanıp, Türkiye'nin yakın dönem siyasal ve sosyolojik olayları merkezinde önemli yer kaplayan Ülkücü hareketin, kendisi üzerine düşünme pratiğini hızlandırmayı amaçlayan bir çalışma. Yazarın içeriden geliştirdiği eleştirel zihin, kitabı bu anlamda mevcut yayınlardan ayrıştırıyor.
Bir kırılma noktası olarak beliren 12 Eylül darbesi ile devlet ve aygıtlarına yönelik kurguladığı mito-politik argümanlar, mensuplarının maruz kaldığı ağır işkenceler, verdiği idamlar karşısında hareketin geliştirdiği pozisyonların çözümlenip, eleştiriye tabi tutulduğu kitap salt Ülkücü yapıyı değil, zaman zaman karşılaştırmalı bir politik okuma ile Türk Solunu sorgulaması açısından da önemli.
Darbe sonrasında hapishanedeki bir grup Ülkücünün çıkarmaya başladığı "Bizim Dergâh" dergisi izleğinden hareketle, ideolojik söylemin İslamcı düşünce ile kurmaya çalıştığı irtibatı ve sonrasında kendilerini Muhsin Yazıcıoğlu ile beraber ortodoks Ülkücülükten kopma noktasına getiren teorik ayrışımdan, 28 Şubat ve ardıllarındaki siyasal operasyonlara kadar ortaya koydukları tutumu Yüzleşmenin Kişisel Tarihi üzerinden anlamak mümkün. Ayrıca 70'li yılları belirlemiş en önemli iddialardan birisi olan "Esir Türk İlleri Kurtulacak!" retoriği ile şekillenen ütopik ruhun, 1980 sonrası nasıl geri çekildiğini, 90'lardan itibaren Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine eğitimden insani yardıma kadar ilgi göstermeye başlamış dini cemaat ve sivil toplum örgütlerine ilişkin ortodoks Ülkücülüğün neden gerilimli bir bilinç taşıdığını da.
Bütün bu metinler boyunca yazarın çocukluk ve gençlik dilimini içerisine alan ve kişisel tarihi açısından tanıklık ettiği ya da bizatihi kendisinin birey olarak yer aldığı olayları okur ile paylaşması, kuramsal anlatıya farklı boyutlar katıyor.
Bir Kentin Tarihi - Ordu
Hikmet Pala
Altın Post Yayıncılık / Tarih Dizisi
Türkler, Rumlar, Ermeniler, Göçmenler, gelenler ve gidenlerle farklı etnik yapılar, farklı kültürleriyle Ordu'ya bir iz bırakmıştır. Türkler ve Rumların çatıştığı 1918-1922 yılları arasında Ordu'da bir tek olumsuz olay kayıtlara geçmemiştir. Ama kayıtlara geçen önemli bir olay var ki bugün bizlerin Ordulu olmaktan gurur duymamıza yol açmaktadır.
Herkesin anlattığı ve bildiği üzere Giresun'da Rumlar ve Türkler arasında çatışma yaşandığı günlerde Topal Osman Ağa Ordu'daki Rumlarla ilgili kafasındaki bazı planları gerçekleştirmek üzere kayıklarla Ordu iskelesine yaklaşır. Ancak Ordu'nun ileri gelenleri Topal Osman Ağa'ya haber göndererek "Bizim Rum komşularımızla, hemşehrilerimizle aramızda herhangi bir sorun yoktur. Ordu'ya gelip komşularımıza zarar verme" diye haber gönderirler. Buna rağmen emrindeki milislerle iskeleye yaklaşan Osman Ağa'ya karşı Ordulular silahlarıyla evlerin çatılarına çıkarak mevzi oluştururlar. Durumun silahlı çatışmaya döneceğini anlayan ve bunu da göze alamayan Osman Ağa geri döner.
Günümüzde bile Türkiye'nin başka bölgelerinden Ordu'ya gelen misafirler Ordu'nun çok özel bir yer olduğu konusunda sanki ağız birliği yapmışlarcasına bu düşüncelerini ortaya koyuyorlar. "Ordu'nun özel bir yer olmasının" şüphesiz tarihsel sebepleri vardır. Bu sebepler arasında farklı etnik, dinsel ve mezhepsel yapıların bir arada sorunsuz biçimde yüzyıllarca yaşamış olması ve bu birarada yaşama kültürünün bizlere aktarılması önemli bir yer tutmaktadır.
Bir de ruha dokunan şarkılar vardır. Bunlardan bir tanesi Evanescence’den “Broken” parçası. Dinlenilesicelerden. Dilim döndüğünce çevirdim sizlere…
I wanted you to know I love the way you laugh
Gülüşünü sevdiğimi bilmeni istedim
I wanna hold you high and steal your pain away
Sana sarılmak ve acını çalıp götürmek istiyorum
I keep your photograph; I know it serves me well
Fotoğrafını saklıyorum; biliyorum bana yeteceğini
I wanna hold you high and steal your pain
Sana sarılmak ve acını çalmak istiyorum
Cause I’m broken when I’m lonesome
Çünkü yalnız olduğumda kırılıyorum
And I don’t feel right when you’re gone away
Ve gittiğinde iyi hissetmiyorum
You've gone away, you don't feel me anymore
Gittin, artık beni hissetmiyorsun
The worst is over now and we can breathe again
Kötü olan sona erdi ve yine nefes alabiliriz
I wanna hold you high, and steal my pain away
Sana sarılmak istiyorum, ve acımı çalıp götürmek
There is so much left to learn, and no one left to fight
öğrenilecek çok şey kaldı ve savaşacak kimse kalmadı
I wanna hold you high and steal your pain
Sana sarılmak ve acını çalmak istiyorum
Cause I’m broken when I’m open
Çünkü dürüst olduğumda kırılıyorum
And I don’t feel like I am strong enough
Ve yeterince güçlüymüşüm gibi hissetmiyorum
x 3
And I don’t feel right when you’re gone away
Ve gittiğinde iyi hissetmiyorum
Cause I’m broken when I’m lonesome
Çünkü yalnız olduğumda kırılıyorum
And I don’t feel right when you’re gone
Ve gittiğinde iyi hissetmiyorum
You've gone away, you don't feel me anymore
Gittin, artık beni hissetmiyorsun .