“Ne tarz müzik dinlersin?” sorusu, yüzeysel görünen ama derinlerde yatan birçok soruyu beraberinde getiren, sıkça karşılaştığımız bir soru.

Bu sorunun ardındaki asıl mesele, müziği sadece bir etiketle tanımlamaya çalışmak ve bu etiketler aracılığıyla insanları sınıflamaya çalışmaktır.

Müzik, evrensel bir dildir. Kültürlerden, coğrafyalardan bağımsız olarak herkesin ortak bir noktada buluştuğu, duyguları ifade etmenin en güçlü araçlarından biridir. Peki, bu kadar evrensel olan bir şeyi neden dar kalıplara sıkıştırmaya çalışıyoruz? Neden birilerinin belirlediği kategorilere göre müzik dinleme ihtiyacı duyuyoruz?

Basit ama karmaşık

“Caz mı pop mu?”, “Klasik mi rock mı?”, “Türkçe mi yabancı mı?” gibi sorular, müziği parçalayan ve onu yapay bir şekilde kategorilere ayıran sorulardır. Oysa müzik, bu kadar basit bir şekilde sınıflandırılamayacak kadar zengin ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Bir şarkıda hem cazın enstrümantal zenginliğini hem de pop müziğin ritmik yapısını bulabiliriz. Aynı zamanda bir klasik müzik parçasında rock müziğin enerjisini de hissedebiliriz.

Bazen öyle bazen de böyle

Müzik zevkimiz; kişiliğimizin, yaşadığımız deneyimlerin, kültürel birikimimizin bir yansımasıdır. Dolayısıyla herkesin müzik zevki farklıdır ve sürekli olarak değişebilir. Bugün klasik müzik dinlemekten keyif alırken, yarın belki de heavy metal müziğine yönelebiliriz. Bu durum, bizim müzik zevkimizin sabit olmadığını, sürekli geliştiğini ve değiştiğini gösterir.

Özgürlükler evreni

Müzik dinlerken önemli olan şey, etiketler değil, hissettiklerimizdir. Bir şarkı bizi nasıl etkiliyor? Hangi duyguları uyandırıyor? Bize ne anlatıyor? Bu soruların cevapları, müziğin bizim için taşıdığı anlamı belirler. Kısacası, müzik zevkimizi sınırlayan, bizi kalıplara sokan her türlü düşünceye karşı çıkmalıyız. Müzik, özgürce keşfedilecek, deneyimlenecek ve yaşanacak bir evrendir. Kendimizi ifade etmenin, duygularımızı dışa vurmanın en güzel yoludur.

Kendi müzikal dünyam

Özgün bir müzik dinleyicisi olmak, başkalarının ne düşündüğünü değil kendi iç sesimizi dinlemek demektir. Kendi müzikal yolculuğumuzu çizmek, yeni sesler keşfetmek ve müzik dünyasının sonsuz zenginliğini keşfetmek demektir. Sonuç olarak müzik; bizi birleştiren, ruhumuza dokunan ve hayatımıza anlam katan evrensel bir dildir. Bu dili özgürce kullanmalı, kendi müzikal dünyamızı yaratmalı ve hiçbir kalıba sığmamalıyız.

Peki siz, Kendi müzikal yolculuğunuzda neler keşfedebildiniz?