MİLLET OLALIM,
GÜÇLÜ OLALIM
      Geçmişte Türk devletlerini ykmak için, önce millet ırk, din, dil duyguları körüklenerek ayrıştırılmış, iç barış zedelenmiş, sonra iç ve dış güçler birleşerek devleti yıkmışlardır. Günümüzdede Arap baharı adı altında aynı yol izlenerek devletler yıkılmaktadır. Geçmişte Osmsnlı da böyle yıkılmıştır.
      Atatürk millet olma vasıflarını kaybetmiş Osmanlı halklarından, kurtuluş savaşı sonunda Cumhuriyetle beraber Türk milletini dünya sahnesine kabul ettirmiştir. Öyle bir millet ki ırkı ayrı, dini ayrı. Dili ayrı halkları birleştirerek inanılmazı gerçekleştirmiştir. Halkları vatandaşlık bağları ile  Türkiye Cumhuriyeti   Devletine bağlayarak, Tükr milletini oluşturmuştur .Padişahın ümmeti olan halkı,Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı yaparak Türk milletini oluşturmuştur. Her dönemde olduğu gibi Cumhuriyetle getirilen yeniliklere karşı olanlar ümmet olarak yaşamak isteyenler ve ilticacılılar olmuşlardır. Atatürk dönemi dahil her dönemde Cumhuriyeti yıkmak için fırsat aramışlardır. Her dönemde de başaramamışlardır. Bundan sonrada başaramayacaklardır.
       Geldiğimiz noktaya ülke olarak bakıp incelediğimizde Türk milletinin 1924’lerde tarihe gömdüğü sahneler yine oynanmaya başladı. Vatandaş olmayı içine sindiremeyenler ümmet olma yolunda, kürtçülük yapanlar ırk yolunda, mezhepcilik yapanlar din yolunda Tük milletinin birlik ve bütünlüğünü zedelemek istiyorlar. İç ve dıç düşman güçler devletimizi yıkmak istiyorlar. Türk milleti olarak bu güç odaklarına teslim mi olacağız. Yoksa Türk milleti olarak dünya sahnesinde kalmaya devammı edeceiğz. Bunun kararını Türk milleti verecektir. Türk milleti olarak dünya sahnesinde kalmak istiyorsak ırk, din, dil ayrımı yapanlara fırsat vermeden Türk milleti olarak birlik ve beraberlik içinde olmamız gereken dönemi yaşadığımızı unutmadan, Türk milletinin vatandaşları olarak taşın altına elimizi koyna zamanın geldiğini bilmeliyiz. Son pişmanlık çok pahalıya mal olur.  

Geçmişte Türk devletlerini ykmak için, önce millet ırk, din, dil duyguları körüklenerek ayrıştırılmış, iç barış zedelenmiş, sonra iç ve dış güçler birleşerek devleti yıkmışlardır. Günümüzdede Arap baharı adı altında aynı yol izlenerek devletler yıkılmaktadır. Geçmişte Osmsnlı da böyle yıkılmıştır.     

Atatürk millet olma vasıflarını kaybetmiş Osmanlı halklarından, kurtuluş savaşı sonunda Cumhuriyetle beraber Türk milletini dünya sahnesine kabul ettirmiştir. Öyle bir millet ki ırkı ayrı, dini ayrı. Dili ayrı halkları birleştirerek inanılmazı gerçekleştirmiştir. Halkları vatandaşlık bağları ile  Türkiye Cumhuriyeti   Devletine bağlayarak, Tükr milletini oluşturmuştur .Padişahın ümmeti olan halkı,Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı yaparak Türk milletini oluşturmuştur. Her dönemde olduğu gibi Cumhuriyetle getirilen yeniliklere karşı olanlar ümmet olarak yaşamak isteyenler ve ilticacılılar olmuşlardır. Atatürk dönemi dahil her dönemde Cumhuriyeti yıkmak için fırsat aramışlardır. Her dönemde de başaramamışlardır. Bundan sonrada başaramayacaklardır.       

Geldiğimiz noktaya ülke olarak bakıp incelediğimizde Türk milletinin 1924’lerde tarihe gömdüğü sahneler yine oynanmaya başladı. Vatandaş olmayı içine sindiremeyenler ümmet olma yolunda, kürtçülük yapanlar ırk yolunda, mezhepcilik yapanlar din yolunda Tük milletinin birlik ve bütünlüğünü zedelemek istiyorlar. İç ve dıç düşman güçler devletimizi yıkmak istiyorlar. Türk milleti olarak bu güç odaklarına teslim mi olacağız. Yoksa Türk milleti olarak dünya sahnesinde kalmaya devammı edeceiğz. Bunun kararını Türk milleti verecektir.

Türk milleti olarak dünya sahnesinde kalmak istiyorsak ırk, din, dil ayrımı yapanlara fırsat vermeden Türk milleti olarak birlik ve beraberlik içinde olmamız gereken dönemi yaşadığımızı unutmadan, Türk milletinin vatandaşları olarak taşın altına elimizi koyna zamanın geldiğini bilmeliyiz. Son pişmanlık çok pahalıya mal olur.