“Tek ağaç ne kadar kıymetli olursa olsun ormanın vazifesini göremez.” Hasan Ali Yücel
Bugün 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü. Maalesef ülkemizdeki öğretmenler ile ilgili veriler olumlu değil. Hangi veriler olumlu ki dediğinizi duyar gibiyim. Çok haklısınız…
Yukarıda yazdığım başlıktaki soruları öğretmen arkadaşlara sorduğumda yüzüme üzüntülü bir şekilde bakarak, bizler bırakın eğitim ve öğretimi, yaşam derdine düşmüşüz. Maalesef iş bulamıyoruz veya bulsak da karın tokluğuna özel okullarda çalışıymaya zorlanıyoruz…
Osmanlı İmparatoru 2.Abdülhamid´in Maarif Nazırlarından, yani Milli Eğitim Bakanlarından EMRULLAH EFENDİ, HALİM PAŞA ya da ZÜHTÜ PAŞA´ya mı ait olduğu kesin bilinmeyen, "Şu okullar olmasa milli eğitimi ne güzel idare ederdim" sözü bugün daha da bir anlam kazanmış durumdadır…
Bu günlerde okulların halini sizlere anlatmaya gerek var mı bilemiyorum. Maalesef eğitime ve öğretime yoğun bakım gerekir. Yazık ki ne yazık!..
İyi yönetilemiyor mu yoksa Milli Eğitim? Okullar yoğun bakımdan nasıl kurtarılacak? Ne dersiniz? Neyse geçelim bu soruları…
Eğitim ve öğretimin birden fazla unsuru olduğunu öncelikle vurgulayalım. Nedir bunlar?…
“Öğretmenler, Öğrenciler, veliler, müfredat programı, ekonomik ve sosyal konum” dur. Bu unsurların en önde gelenleri bunlar diyebilirim…
Bu yazı da ÖĞRETMENLER GÜNÜ ile ilgili bir hekim, bir sağlık emekçisi olarak düşüncelerimi sizlerle konuyu fazla uzatmadan paylaşıyorum. Eğitim ve sağlık ayrılmaz temel kavramlar olup, aslında sorunları da benzerdir…
Bilindiği gibi 5 Ekim yerine 12 Eylül 1980 Askeri darbesini yapanlar, 1981 yılında her yılın 24 Kasım gününü ÖĞRETMENLER GÜNÜ olarak kutlamayı yasalaştırdılar…
24 Kasım´ın 12 Eylül´ün ürünü olması, onu reddetme hakkını bize verir mi? Elbet vermez!..
Önemli olan konunun özüdür. Biçimle şu aşamada uğraşmak bence doğru değildir. 5 Ekimde de konuyu yazacağız, 24 Kasımda da…
5 Ekim veya 24 Kasım´n içeriği ve nasıl yorumlanması gerektiği konunun can alıcı noktasıdır…
Bunun içinde mutlaka 12 Eylül ruhundan arındırılmalıdır…
Bilinmesini isteriz ki, 12 Eylül ile gelen serbest pazar ekonomisi ve NEOLİBERAL politikalar; EĞITIM’DE de tıpkı SAĞLIK gibi paralı, alınıp satılan bir meta haline getirmiştir…
Bu politikalar eğitim sistemimizi yerden yere vurmuştur. Bunun nelere yol açtığını bugünlerde net olarak daha iyi görmekteyiz…
Yoksul halk çocuklarının okuduğu birçok parasız yatılı okul maalesef kapatılmıştır. Araştırırsak buralardan birçok bilim adamı, siyasetçi ve üst düzey yönetici yetiştiğini görürüz…
Maalesef neoliberal potikalar, hem öğretmen mesleğine hem de öğretmenin yetiştirilme tarzına ve en önemlisi halk ve yoksul çocukların eğitimine verdikleri öneme büyük zararlar vermiştir. Adeta ülkenin temeline dinamit konmuştur…
“ Bir çocuğun en büyük şansı iyi bir öğretmene denk gelmesidir.” Sözü, sorgulanmalıdır. Çünkü tüm çocuklarımız iyi bir öğretmeni hak ediyor…
Dünyanın her yerinde “müfredat” dediğimiz, her öğretmenin öğrencilerine öğretmekle yükümlü olduğu bir içerik “havuzu” var. Ne yazık ki standarda o kadar takılıyoruz ki, ezberci çocuklar yetiştiriyoruz…
Eğitimin niteliğini laik, çağdaş ve bilimsel normlar ışığında artırmamız gerekiyor…
Çocuklara sorgulamayı, araştırmayı, soru sormayı öğreteceksek, bu doğrultuda öncelikle öğretmenin, kendi yöntem ve uygulamalarımı sorgulaması gerekir…
Karşılaşabileceğimiz sorular üzerinde önceden düşünüp hazırlıklı olması gerekir…
Daha yakın bir zaman da anımsarsanız bir eğitim kurumu temsilcisi; “Biz okumamış ve cahil kesimin ferasetine güveniyoruz. Onlar Ülkeyi Ayakta Tutanlardır” demişti. Yoruma gerek var mı?..
Öğretmenler umar ve dileriz ki, yakın zaman da yeniden "MUALLİM" olma niteliğine kavuşurlar...
Böylece hem halk ve hak sevdasına sarılma özelliği gösterirler…
Sorunu elbette bu MUALLiMLER yani eğitim emekçileri çözecektir…
Eğitimin, toplumsal yarar ilkesi, öncelikle öğretmen mesleğinin sorunudur...
Bu sorunun çözülmesi, aydınlanma hamlemizi geliştireceği gibi; Özgür, sorgulayan ve toplumsal çıkarları önde tutan özgür bireyler yetiştirmeyi yeniden kazandırmasını dileriz...
Kutlu olsun tüm öğretmenlerimizin 5 Ekim veya 24 KASIM GÜNÜ..
•EĞİTİM ÜRETİM İÇİNDİR!..
•EĞİTİM VE SAĞLIK DOĞUŞTAN KAZANILMIŞ HAKTIR. ALINIP SATILAMAZ!..
•YAŞASIN ÖĞRETMENLERİN ŞANLI DİRENİŞİ!..
Sözlerimi ülkemizdeki sağlıkçıların baş öğretmeni, Toplum Hekimliği’nin mimarı Prof.Dr.Nusret FİŞEK ‘i sevgi, saygı ve Özlem’le anıyorum…İyi ki öğrencin olmuşuz…
Sözlerimi güzel bir Kahramanmaraş türküsü ile bitireyim. Keşke eğitim ölmeseydi di…
Kadir Kurtyol-Dilber Ay türkü emekçilerine teşekkürler…
Maraş'tan Bir Haber Geldi
Dediler Ki Merik Öldü (Oy Oy Oy)
Keşke Merik Ölmeseydi
Kesileydi Elim Kolum (Oy Oy Oy)
Sevgilerimle…
Dr. Mustafa Torun