19. yüzyıl çağdaş tarihin en ilginç dönemlerinden biriydi. Sosyal hareketler, sanayileşme, eğitime katılımda artış ve bilimsel gelişmeler birçok yeniliğe ve değişikliğe yol açtı. Aynı kombinasyon, optografi de dahil olmak üzere birçok garip inanç ve bilimsel deneyin ortaya çıkışına yol açtı. Her ne kadar bu fikir çok saçma olsa da, 1800’lerin sonunda toplumun fotoğrafçılığı saygı gösterdiğini unutmayın. İnsanlar onun egzotik, gizemli ve hatta büyülü olduğunu düşünüyorlardı. Bu bağlamda, bazı hevesli uzmanların fotoğraf temelli bir bilim yaratmaya neden karar vermeleri şaşırtıcı değildir.

Optografi nedir?

Optografi kelimesi iki Yunanca terimden gelir: opto (görüş alanı) ve grapho (yazı). Almanya’nın güneybatısında bulunan Heidelberg Üniversitesi’ndeki akademisyenler, 1877’de bu terimi ilk kullananlardı.

Bu terimi ortaya atan ilk kişi Wilhelm Friedrich Kühne adlı bir fizyoloji profesörüydü. Meslektaşı Franz Christian Boll’un özgün bir teorisi konuyla ilgilenmesine neden olmuştu. Fizyolog, retinada güneşte solup karanlıkta tekrar ortaya çıkan bir pigment olduğunu savunuyordu.

Yeni metodun zalimliği

Kühne’nin niyetleri iyi olsa da, yöntemleri değildi. Araştırmaları için ahlaki açıdan sorgulanabilir, zalimce ve oldukça ürkütücü teknikler kullandı. Kühne’nin çalışmaları hakkında herhangi bir çekincesi yoktu. Sonuçta, optografi dünyayı değiştirecekti!

Kühne deneylerinde küçük kurbağalar ve tavşanlar kullandı. Onları uzun süre boyunca son derece parlak ışıklara bakmaya zorladı ve sonra kafalarını kesti.

Hızla gözlerini çıkardı ve onları karanlık, kapalı bir odaya yerleştirdi. Orada, retinalarını kesti ve korumak için o meşhur pigmenti kimyasal bir çözelti içinde sabitledi.

İnsan denekler

1880’de Kühne en büyük arzusunu yerine getirmeyi başardı. Yerel bir hapishanedeki cellatlar, bir aileyi öldürmekle suçlanan bir mahkumu idam etti. Bu Kühne’nin insan retinaları üzerinde ilk kez deney yapabilmesine imkan tanıdı.

Kühne, pigment analizinin sonucunun giyotin bıçağının görüntüsünü ortaya çıkardığını savundu. Çağdaşlarından bazıları iddialarını reddetti. Bunun başka bir görüntü olabileceğini öne sürdüler. Fakat sonucunda ilk düşünce galip geldi.

Optografi evrimi

Sonunda, destekleyici kanıtların bulunmaması nedeniyle adli bilimler uzmanları ve polis, suçları çözmek için optografiyi kullanmayı bıraktı.
Ancak bu, teorinin yıllarca herkesin hayal gücünü ele geçiren bir şehir efsanesi haline gelmesini engellemedi.