Rusya krizinde söz sırası Türkiye’de. Önce Rus yetkililer konuştu. Devlet Başkanı Putin’den Başbakan Medvedev’e, bakanlardan, bürokratlara kadar herkes Türkiye’ye karşı sert açıklamalarda bulundu.
Türkiye’ye yönelik ekonomik yaptırımlar açıklandı. Tarım ithalatında yasaklı ürünler listesi ilan edildi. Bu açıklamaları alttan alarak, bir anlamda sessiz kalan Türkiye, bir kaç gündür peş peşe açıklamalarla krizin boyutunu, faturasını açıklamaya çalışıyor.
İki ülke arasındaki krizde gelinen son nokta nedir? 
Rusya Federasyonu’nun Türkiye’den ihraç edilen tarım ürünlerine yönelik ambargosu resmi olarak 1 Ocak 2016’da başlayacak. Bu nedenle şu anda ihracatın önünde bir engel yokmuş gibi görünse de ihracatçılara göre büyük sorunlar var.
Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in açıklamalarına bakılırsa önemli bir sıkıntı yok. Türkiye’den giden ürünler Rusya’ya girmeye başladı.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, krizin önemli olmadığını Rusya ile sıfır ilişkinin bile maliyetinin 9 milyar dolar olacağını söyledi. Bunun ekonomiye etkisinin binde 3 olacağını belirten Mehmet Şimşek, zaten son 1 yıllık dönemde Rusya’ya ihracatın yüzde 30-40 oranında azaldığına dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın ürün almama, ambargo uygulamasına karşı; “Alsan ne olur, almasan ne olur. Bu ülke 1 milyar dolarla yıkılmaz” diye yanıt verdi.
Türkiye tarafında yapılan açıklamaların hepsinde krizin boyutunu küçümseme eğilimi var. Gerçekten konu bu kadar basit ve önemsiz mi?
Rusya’ya ihracat yapan ve ürünleri şu anda bu ülke gümrüğünde bekletilen veya yolda olan ihracatçılarla, bu ürünleri üretenlerle yani canı yananlarla konuştuğunuzda olayın basite alınmasından son derece üzgünler.
Geçen hafta Antalya’da Growtech Fuarı’nda görüştüğümüz herkesin morali bozuk. Büyük bir hayal kırıklığı ve umutsuzluk içinde olduklarına tanık olduk. Sorun sadece Rusya’ya ihraç edilen ve ülkeye girişi engellenen ürünlerin ne olacağı sorunu değil.
Üreticiler, fide yetiştiricileri Rusya ile yaşanan kriz nedeniyle bu ülkeye yönelik üretim yapıp yapmama konusunda yaşanan belirsizlikten şikayetçi.
Açıklanan yasaklama listesinde de belirsizlikler var. Örneğin yasak listesinde yer alan ürünlerden birisi üzüm. Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu(GTİP)’na göre yasaklanan yaş üzüm. Fakat, Rus gümrük yetkilileri kuru üzümü de yasaklı gibi değerlendiriyor.
Rusya’ya kuru üzüm ihraç eden dostumuzla sohbet ederken yaşadıkları sorunlar karşısındaki ilgisizliğin kendilerini en az Rusya’nın ambargosu kadar üzdüğünü söyledi. Sonra yaşananları anlattı:
“Rusya’ya ihracatta resmi olarak şu anda bir ambargo,bir engel yok görünüyor. Malınızı gönderiyorsunuz. Rusya gümrüğüne gidiyor. Gümrük görevlileri sizi karşılıyor. Ürünün ülkeye girişi için gerekli prosedürleri yerine getirmek için ilgili görevliye gittiğinizde işlem yapmıyor. İmza atmıyor. Neden imzalamadığına dair bir bilgi veya belge istiyorsunuz, “veremem” diyor. Ürününüzü reddetmiyor. Ama içeriye de almıyor. Bu nedenle çaresiz bekliyorsunuz. Beklerken de belli süreleri aştığınızda her gün için konteyner başına veya TIR için ceza ödüyorsunuz. Bu cezanın Rusya ile ilgisi yok. Taşıyıcı firma alıyor. Onlarda haklı olarak aracının, konteynerin fazladan meşgul edilmesinin karşılığını alıyor. Rusya sembolik olarak bir kaç konteyner veya TIR ürünü içeriye almış olabilir. Ama yüzde 99’u hala bekletiliyor.”
Kim ne derse desin, Rusya, ürünü içeri sokmayarak fiili ambargo uyguluyor. Rus yetkililer Türkiye’ye yönelik sert açıklamalarla kendi yurttaşlarına mesaj veriyor. Türkiye’deki yetkililer ise olayı olduğundan daha basit göstererek ekonominin etkilenmeyeceğini anlatmaya çalışıyor. Her iki taraf ta içe dönük mesaj veriyor. Olan ihracatçıya,üreticiye oluyor.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Rusya ile sıfır ilişki olsa yani hiç bir ticaret olmasa bunun maliyeti 9 milyar dolar olur”. açıklaması olayı basit göstermeye yönelik bir çaba. Konu sadece kesilen fatura üzerinden değerlendirilemeyecek kadar önemli. Önemsiz gibi sunulan 9 milyar doların gerisinde büyük bir ekonomi var. Bir pazarı kazanmak için yıllarca verilen emek var. O ülke insanına ürünlerin lezzetinin kabul ettirilmesi var.
Bir TIR domates dediğinizde sadece kesilen fatura bedeli değil. Onun arkasında üreticisi var. O domatesi üretmek için istihdam edilenler var. Tohum, fide, ilaç, gübre tüketimi var. Ürünün hasadı, ambalajlanması, sigortalanması,taşınması var. Ürünün üretiminde, ihracatında kredi kullanılıyor, yani finansmanı var.
Yazıyı tamamlarken Başbakan Ahmet Davutoğlu AKP Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada Rusya’nın uygulandığı ambargodan kaynaklanan zararın karşılanmasına yönelik çalışma yaptıklarını söyledi. Yaş sebze ve meyve ihracatçılarının zararının telafi edileceğini açıkladı. Umarız en kısa zamanda sadece ihracatçıların değil, üreticilerin, işini kaybeden çalışanların da zararları karşılanır.
Özetle, yaşanan krizi küçümsemek doğru değil. Rusya pazarı kolay kazanılmadı, bu kadar kolay gözden çıkarılmamalı.