Diyarbakır Sur ilçesinde cami provokasyonu var.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında Sur'daki Kurşunlu Camisi'ne yapılan saldırıyla ilgili bazı görüntüleri göstermiş. "Diyarbakır Sur'daki Kurşunlu Camisi havadan bombalandı. Sur'daki gençlerin uçağı, helikopteri mi var?" iddiasını dile getirmiş.
Dün gazetelerde, "PKK cami yaktı" haberleri vardı.
Ergenekon efsanesinin yayıldığı, Milli Ordu'ya Kumpas dönemlerini hatırladık. Güya 'Balyoz Darbe Planı' vardı, güya o plan çerçevesinde askerler camileri bombalayacaktı!
Muhtemel olarak bu da Provokasyonun daniskasıdır!
Netekim bir kesim o gerici efsaneyi aynı çizgide sürdürüyor.
Kışkırtma malzemeleri "CHP camileri ahır yaptı" seviyesinde.
***
Provokasyon demişken....
Rusların boğazdan geçerken füze göstermelerinin tartışması devam ediyor. Ordu Milletvekili Başbakan Yardımcısı Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Bu çocukça bir gösteri" diyor. Ama bu gösteri için Rus Büyükelçisi bakanlığa çağırılıp uyarı da bulunuluyor. Demek ki çocukça değil.
"Füze kısa ama mide bulandırıyor" diyebiliriz.
bu arada hükümete yakın gazeteler de hemen "füze ihtiyacını" dile getirip, "bize bunun daha uzunu lazım" diye haber yapmışlar.
Şimdi yeni kampanyalar bekliyoruz, "Bir füze de senin olsun", "kendi füzeni kendin yap" , "Yapmazsan füze, olursun refüze" gibi.
***
Dün Anayasa Mahkemesi basın özgürlüğüne ilişkin çok önemli bir karar verdi.
Internet haberciliğinin de basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olduğunu ifade eden AYM, özgür bir siyasal sistemde devletin eylem ve işlemlerinin, adli ve idari yetkililerin olduğu kadar basının da denetimi altında bulunması gerektiğini ifade etti.
"Devletin eylem ve işlemlerinin adli ve idari yektililerin olduğu kadar basının da denetimi altında bulunması..."
AYM'yi tebrik ediyoruz.
Basının 4. kuvvet olduğunu bir kez daha tescil ettiği için.
Bu arada dünkü grup toplantısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, "hapiste gazeteci olur mu?" diye soruyor. Oldu bile!
Yine Sakallı Celal'in sözü aklımıza geliyor.
"Doğuya giden geminin güvertesinde batıya gitmeye çalışıyoruz."
İşin kötüsü gittiğimize inanıyoruz...