Yetkililere göre, Kuzey Yarım Küre son 50 yılın en sıcak yazını yaşıyormuş… Anlaşılan o ki; doğa, insan eliyle tahrip edilmesinin kızgınlığını biz dünyalılara acımasızca yaşatıyor! İnsanlık öyle hovardaca dünyayı kullandı ki, mevsimler ötelendi. Tabiat bile şaşırdı! Bir yörede hava sıcaklığı 40/45 dereceyken aynı coğrafyanın başka bir yerinde kar, yağmur, sel yaşanıyor. Denizleri kirleten, nehirleri ve gölleri kurutan, sera gazıyla ozon tabakasını delen, çevreye zarar veren yani doğanın dengesini bozan böylece varlıklı ve sosyal devlet olan ülkelerin yurttaşları, göreceli de olsa rahat yaşarken, yoksul, hazinesi yağmalanmış geri kalmış ülkeler kavruluyor…
***
İktidara her konuda gizlice destek olan muhalefetiyle birlikte, tüm değerleri ve kurumlarıyla dejenere edilen, kandırılan, aldatılan, varlıkları soyulan ve sömürülen, umutları dahi yok edilen bizim gibi yoksul ülkenin insanları ise sıcak, susuzluk ve açıklık altında ezilip gidiyor. Yaşam artık çekilmez hale geldi. Seçimde boşalttıkları kasayı doldurmak için iktidar tarafından “sürekli yapılan zamlar” yurttaşlarımızı sıcaktan daha fazla bunaltıyor. En tehlike gidişat, tarımsal üretimin durmuş olması! Aç kalıyoruz! Artık farkında olun. Çiftçi perişan. Tahıl, sebze, meyve, et, süt, yumurta üretemiyor. AKP iktidarı bilinçli olarak tarımı yok ediyor. Köyleri kaldırdı. Tarımsal üretim yapanları dışladı. 3 Trakya büyüklüğünde toprağı tarım dışına çıkardı.
Bu nedenle, 129 ülkeden 159 çeşit tarım ürünü alınıyor. Düşünün, Afrika’dan domates salçası, Yunanistan’dan saman alır hale geldik. Sudan çiftçisine buğday ürettiriyoruz. Konyalı aç kalsın umurlarında bile değil. Güya her şey yolunda!
HHH
14 Mayıs seçimi sonrasında akaryakıta yüzde 90 zam yapıldı. Bu durumda Ankara’da mazot 38,83 TL’den, benzin ise 38,23 TL’den satılıyor. Artık her şey en az yüzde 90 zamlanacak. “Ben Ekonomistim(!)” diyenler bu durumu “İnsanların geliri iyi ama hayat pahalı(!)” diyerek geçiştiriyorlar. Geçtiğimiz günlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, memur ve memur emeklileri için 2024-2025 için hükümetin zam teklifini açıkladı. Dedi ki “2024 yılının ilk 6 ayı için yüzde 14, ikinci 6 ay içinse yüzde 9.
2025 yılının ilk 6 aydaysa yüzde 6, ikinci 6 ayda yüzde 5 olarak belirlendi.” Yani; kamu çalışanları önümüzdeki 2 yıl içinde daha da aç kalacak! Bakanın açıklaması bardağı taşıran son damla oldu. Kamuda çalışanların tepkileri giderek büyüyor.
Bu durum zamlara aldırış etmeyen, insanları adeta açlığa mahkûm eden, kirli ekonomiye geçit veren, yurttaşının emeğini hiçe sayan, insana saygı duymayan ve saltanatını yaşatmak için ülkenin tüm kaynaklarını sömüren Osmanlı’nın çöküş sürecini hatırlatıyor. O dönemi Anadolu erenlerinden biri şöyle değerlendirmiş:
Şalvarı şaltak (kirli)Osmanlı
Eyeri kaltak (halı kaplı) Osmanlı
Ekende yok biçende yok
Yiyende ortak Osmanlı…
Sanki bu dörtlük, Osmanlı’nın devamı olduklarını söyleyenler için adeta yıllar önce yazılmış! Bir de Osmanlı’nın çöküşü sırasında ümmetine yaşattığı zalimliği dile getiren Zileli Talibi’e kulak verelim. Talip demiş ki:
Talibi’yim kurtulmadım çileden
Mültezimler öşür alır kileden
En doğrusu kaçmak imiş Zile’den
Hiç gelmemek Nurun ala nur imiş...
Sanki bu dizeler, Osmanlı’nın “İtibardan tasarruf olmaz ve saltanatın kesesini alabildiğince doldurmak haktır!” diyenlerin vergi baskısını dile getiriyor.
Biliyoruz ki; eskiden beri Anadolu halk ozanları, sazı ve sözü ile zalimleri dile getirir, insanların elem ve çaresizliklerini anlatır, bugünlere not düşerlerdi. Demem o ki; bugünkü sistem “tek adama” tüm yetkileri vermiş, o da her istediğini engelsiz yapıyor.
Hatta dahasını da istiyor, “hilafet ve hanedanlığa” dönmenin yollarını bile döşüyor.
Siz, başta CHP olmak üzere muhalefetteki partilerin,
• “Laik demokratik hukuk devleti olma “ısrarını hiç duydunuz mu?
• Laiklik yok edildi söylemine rastladınız mı?
•“Hatay Arap şehridir” diyen ahlaksız bir İmamı yargıya şikâyet ettiğine tanık oldunuz mu?
•Küçücük çocuklara cüppe ve fes giydirerek şeriata uygun yaşama yemini yaptıran tarikatlara karşı bir laf söylediklerine şahit oldunuz mu?
•Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk’e küfreden, anıtlarını parçalayanlara karşı bir şey yapıldı mı?
•“Lozan tartışılmalıdır” diyene tepki göstereni gördünüz mü?
Kısaca; iktidarıyla muhalefetin aynı değirmene su taşıdıklarının farkında mısınız?
2023, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı!
Ey muhalefet sorarım size; “Emperyalistleri denize dökmüş, dünyadaki sömürge ülkelere “kurtuluş mücadelesi “cesareti vermiş, ilkeleriyle dünyada saygın bir ülke olmuş, kurtarıcısı ve kurucusu “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e” yüz yılın kahramanı unvanı verilmiş 100 yıllık bir ülkeye yakışır bir coşku ve heyecanı içinizde hiç yaşattınız mı?
30 Ağustos Zafer Bayramı geliyor!
Ardından 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’mız!
Tekrar soruyorum; bu iki büyük gün, 100 yıla yakışır bir şekilde kutlanacak mı?
Yoksa 15 Temmuz bunların yerini mi alacak?