Hayat boş bir defter, ne yazarsak onu yaşarız.
Hayatımızın belirli dönemlerinde ruhumuza damga vuran olaylar yaşarız. Aslında belirli dönem demeyeyim de çünkü olayı yaşayınca dönem olmuş oluyor. Kızgınlık, kırgınlık, öfke, sevinç, mutluluk, samimiyet ve daha bir sürü duygu durumu ile karşılaşıyoruz. Çoğunu aynı dakikanın içinde aynı anda yaşadığımız bile oluyor. Pekala! Nasıl başa çıkabiliriz? Neler yapabiliriz? Ben neler yapıyorum? Yapmaya çalışıyorum?
Aslında İnsanlar genellikle üzüntü veren olayları sürekli konuşur. Diline dolanır. Sanki anlattıkça çözüleceğini sanar. Aksine! Ne kadar çok konuşursan o kadar çok karışır ve birbirine dolanır. Ne demiş atalarımız "söz gümüş ise sükut altındır". Sakinliğin ve sabrın açamayacağı kapı yokmuş gerçekten. Ağzımızdan çıkan her söz, iyi ya da kötü dönüp dolaşıp bizi buluyor. Olumlu düşünceler ve olumlu konuşmalarla hayatımız daha sakin bir yol alıyor. Zıt, tartışmalı ve kaoslu konuşmalarla birbirine giriyor, zaman yetmez oluyor ve "hep de beni bulur" dediğimiz olumsuzluklar eksik olmuyor.
Bizim memlekette biraz "mağdur edebiyatı" yapma var. Nedense mağdur olanın yanında olunur, dinlenir, tavsiyeler verilir diye düşünülüyor sanırım. Ama kendine de acınsın istemez insanoğlu. Oysa mağduriyete girmenin altında içten içe acıma duygusu vardır. "Bana kimse acımasın kardeşim" diyenler çok fakat en fazla mağdur edebiyatı yapan kişilerde bunlardır. Bir de haksız oldukları halde mağduriyet yaratan insanlar vardır ki bunlar en tehlikeli kısım.
Konumuz dağılmadan en başa dönecek olursak hayatımız bomboş bir defter. Sözlerimizle, davranışlarımızla, hayata bakış açımızla, hayallerimizle dolduruyoruz bu defteri. İyiliklerle, güzelliklerle niyetlenirse yaşamımız; daima huzurlu bir hayata açılır her kapı. Negatif ve yorucu düşüncelere tutulursak; acımasızca geçen bir hayatımız olur. Ne yazarsak onu yaşarız elbette...
Dilek dilemek, dua etmek, olmasını istediğimiz bir şey varsa nasıl da güzel güzel istiyoruz. Duasını ediyoruz. Sabah kalkar kalkmaz ilk işin kendine "ne kadar güzel bir gün" de bakalım o gün nelerle karşılaşıyorsun? Ne mucizeler seni bekliyor? Hangi güzellikler hayatına renk katıyor? Her günü "bugün kalan hayatımın ilk günü" diyerek keyifle yaşa. Çünkü dün geçti, bugün bitiyor, yarın var mı bilmiyoruz. Ben bu niyetlerle yaşıyorum artık. Hayat kalitem artıyor ve neşemi gizleyemiyorum. Işığımız gözle görünür oluyor. Böyle yaşayan çok arkadaşım var ve hayat onlara nice sürprizler hazırlıyor.
Hadi kalkın ayağa ve silkelenin dostlar. Dün bitti, yarın çok geç, bugünü yaşa doya doya. Sevgi ve iyilikle yaşa! Açın defterlerinizi, niyetlerinizi, hayallerinizi yazın. Anlatın ve konuşun! Neyi çok dile getirirseniz onu yaşayacaksınız. Sözümüz söz olsun!