Meydan meydan dolaşarak Türkiye Cumhuriyetinin başbakanlık makamını kaldırtan ve halen başbakanlığı sürdüren SayınBinali Yıldırım üst düzey polis yetkililerini toplayarak terörün kökünü kazıyın anlamında bir konuşma yaptı. İşte Sayın Binali Yıldırım’ın dramı da budur.
Yazımızın sonunda söyleyeceğimiz baştan söyleyelim. Terörle ilk mücadeleyi polis teşkilatı yapmaz. İlk mücadeleyi Milli Eğitim Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı yapar.18 Ocak Perşembe günü sayın Başbakan bütün il emniyet müdürlerini toplamış ve konuşmuştur. Ve internet sitelerinden kopyalanma yolu ile aldığımız habere bir bakalım. Ne demiştir?
“İçişleri Bakanlığımız ve teşkilatı olarak bu konuda ortaya koyduğumuz çok büyük mücadele neticesinde bu aşağı yukarı gerçekleşti. Henüz içimiz bitmiş değil. Su uyur düşman uyumaz. Gece gündüz, yaz kış demeden mutlaka ve mutlaka taarruz esastır.”
Biz bu konuşmadan şunu anlıyoruz. Terörü ve teröristi nerede bulursanız nerede karışırsanız vurun temizleyin. 14 senedir biz bunu yapıyoruz ama daha işimiz bitmedi. Su uyur düşman uyumaz. Terör düşmanı uyumuyor.
İşte yanlış olan da bu görüştür. Neden bu böyledir. Çünkü 1983 tarihinden bu yana devletimizin terörle mücadele stratejisi maalesef budur. Ve terör hala tüm gücü ile ayaktadır.
Daha önce de yazdık.19 Eylül 2017 tarihli yazımıza bakalım ne yazmışız.
Daha önceleri paylaştığımız bir yazımız aynen şudur.
Bu İŞİD meselesi basit bit mesele değildir. Müslümanlığın Türk milletinin ve Arapların düşmanlarıdırlar. Türkiye dâhil bütün Arap ülkelerinde açık bütçe + Enflasyon + Dini eğitimler vardır. Bu üç, ihaneti toplarsanız = Milli ihanet çıkar. Bütün Ortadoğu ülkelerinde oynanan oyun budur.
Gelişmiş ülkeler bütçelerini asla açık yapmazlar ve yapan yöneticilere iş vermezler. Yani seçimle iş başına getirmezler. Ama Ortadoğu'ya gelince, iş değişir. Müslümanlığı yok etmek için bilimden uzaklaştırılarak Müslümanlıktan da uzaklaştırdıkları insanlara açık bütçeler yaptırırlar. Bu bir yöntemdir. Haçlılar günümüzde ülkeleri en ucuz ve en emin istila ve yok etme yöntemi olarak kullanılmaktadır.
Terörün esas kaynağı 14 Mayıs 1950 de başlayan karşı devrimin uyguladığı açık bütçeler ve laik eğitimi yok eden eğitim sistemidir. İkisi uygulanmış ve millet ve devlet tam manasıyla iflas etmiştir. Adalet iflas etmiştir. Eğitilmiş eleman yetiştirilememiştir. Hazinemiz iflasa sürüklenmiştir. Anarşi tavan yapmıştır. 14 Mayıs 1950 tarihinden bu yana birçok terör eylemleri yaşadık sıkıyönetimler uyguladık olağan üstü haller uyguladık hücre evleri bastık taradık. Darağaçları kurduk infazlar yaptık ama terörü bitirmek bir yana tavan yaptık. Bunun sebebini bir türlü açık bütçelerdir diyemedik demedik. AKP iktidarları süresinde:
Türk milletinin cebinden açık bütçeler yapılarak 345 katrilyon TL kanun zoru ile alınmıştır.
Bir gram altın 18 TL den 163 TL ye çıkmıştır.
Bir yabancı para 1.320.000 den 3.800.000 TL ye çıkmıştır.
Çeyrek altın 24 TL den 250 TL ye çıkmıştır.
2004 te 7.340.000 Kg Altın alma gücünde olan hazinemiz 2015 te 4.836.000 Kg altın alma gücüne düşürülmüştür.
Nüfusumuz ise 6 milyon artmıştır.
Terörü tavan yaptıran şey işte bunlardır. Biz bunlara karşı seyirciyiz.
Alıntı yaptığımız yazımızın başlığı şudur.” Terörle uyanıp terörle yatan bir Dünyada yaşıyoruz” Bilim bize terörle mücadelede önce işsizlikle, açık bütçelerle, orta çağ karanlığı ile mücadeleyi, emretmektedir. Bu mücadeleyi yapacak bakanlıklarımız ise yalnız iç işleri bakanlığı değildir. Maliye bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığıdır. 1923-1938 Atatürk döneminde bir başka deyişle “ CUMHURİYETİMİZİN ASRİ SAADET” döneminde teröre karşı mücadeleyi bu iki, bakanlık vermiştir. Ha… İç İşleri Bakanlığının ve TSK lerinin görevi yok mudur? Vardır. Bu. iki bakanlık sonuna kadar laik eğitimi verir bütçesini DENK yapar ve vergisini tam toplar. O zamanda ortaya çıkan serseri güruhu olursa iç işleri bakanlığı onları yakalar ve Adalet bakanlığının keskin pençesine teslim eder.
Alıntılarımıza devam edelim:
1-Terör cebimizden paralarımızı aldı uyanmadık.
2. Soframızdan yiyeceklerimizi aldı uyanmadık.
3. Altımızdan sandalyelerimiz aldı uyanmadık.
4. Acaba yattığımız yataklarımız altımızdan alırsa uyanacak mıyız? Emin değilim.
Terörün açık bütçelerle soyulan, laik eğitimden uzaklaştırılarak cahilleştirilen, üretim araçları ellerinden alınarak işsiz bırakılan ortamlardan yaralanarak onları o hale getirenlerin koltuklarını yükseltmek ve gelirlerini artırmak aracı olarak kullanıldığını anladığımız andan itibaren bir daha terör belasına razı olmayacağız. Teröristi soyulmuş ve cahil bırakılmış insanlar arasında değil onları o hale getiren gaflet ve dalalette bulunan makamlardaki insanlar arasında aradığımız andan itibaren, teröristleri ve terörün kaynaklarını kurutma imkânına tüm insanlık olarak kavuşacağız. Başarılar dilenir. Ve eklemişiz. “ Dost acı söyler çünkü onun elinde tek bir silahı vardır. Gerçekleri acı acı söylemek.
Şimdi daha acı söyleyelim. Yazımızın okunup anlaşılmayacağını bile bile bir umutla, terör nasıl biter. Madde madde yazlım:
1. TBMM ni toplayacaksınız.
2. Türkiye’de terörü bitirme kanunu adı altında kanun çıkaracaksınız.
3. Bu kanunun ilk maddesini. DENK bütçeye dönülecektir diye yazacaksınız
4. İkinci maddede dini eğitim yerine laik eğitime dönülecektir yazacaksınız.
5. Hiçbir hizmete hiçbir emtiaya zam yapılamaz diye yazacaksınız.
6. Türk Lirasının değerini düşürecek hiçbir operasyon yapılamaz diye yazacaksınız
7. Tam bağımsızlıktan sapılamaz diye kayıt koyacaksınız.
8. ABD ye AB ye ve NATO ya bağımsızlığımıza, DENK bütçemize, laik eğitimimize ,kayıtsız şartsız ulusal egemenliğimize aykırı davranmamak şartı ile yer alınacaktır diye kesin kırmızı çizgilerinizi belirleyeceksiniz.
Dost acı söyler çünkü onun acı söylemekten başka silahı ve teçhizatı yoktur.