Osmanlı imparatorluğunu kuran Türkler, imparatorluk süreci içinde yer yer horlanmışlarsa da, imparatorluğun dağılması ile oluşan yirmiden fazla ülke içinde özgürlüğünü en kısa sürede geri alan ulustur.1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti diğer ülkelere kıyasla, kısa sürede çok partili yaşama geçmiş ve de ekonomi ve siyaset konularında bir hayli yol almıştır.
Fakat son günlerde yaşadıklarımız, geçmişte yaşadığımız olumsuz deneyleri aşıyor. Bir kaç örnek vererek konuya yaklaşırsak sanırım konu daha kolay anlaşılacaktır.
Bakan Bekir Bozdağ, Esat’ı destekleyeceğini söyleyen Hizbullah lideri Nasrallah’a seslenerek- Müslüman’ın müslümanı öldürmesine katkı vermek günahtır. Siz örgütünüzün adını ‘Hizbulşeytan ‘olarak değiştirin. Diyor. Türkiye’nin desteklediği ÖSO, Müslümanları öldürmüyor mu?
Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, kendisini Manisa’da bir törende ‘Onuncu yıl marşı’ ile karşılayanlara- Mehter marşı ile karşılasanız daha iyi olurdu. Diyor. Niçin onuncu yıl marşından rahatsız olunuyor?
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Konya’da bir imam-hatip okulu temel atılışında-Bu okullar din adamı yetiştirmek için değil Dünya’ya nizam verecek kadroları yetiştirmek için açılmaktadır. Dedi. Dünya pozitif bilimi önder alırken, dini referans almak çağdaş bir yaklaşım mıdır?
Ankara’da Ankara Belediyesinin ahlak bekçiliğini protesto edenlere bir takım insanlar saldırdı. İnsanları yaraladılar ve de polisin gözü önünde taksilere binerek gittiler. Gelecekte durumdan vazife çıkaranlar bugünkü gibi korunarak mahalle baskısı mı oluşturulmak istenmektedir?
Çok komik ama gerçek yüzyıl önce ölmüş Osmanlı padişahı 2. Abdülhamit’e onursal doktor unvanı veren üniversiteyi nasıl değerlendireceğiz? Bu veride bize üniversitelerimize atanan rektörler hakkında bir fikir vermektedir.
Başbakan her olumsuzluğu muhalefet patilerine özelliklede ana muhalefet partisine yüklemeye çalışmaktadır. Olmaz lafları ard arda sıralayarak muhalefeti kışkırtmaya çalışmaktadır. Maalesef üzülerek görüyoruz ki özellikle ana muhalefet partisi genel başkanı da başbakana laf yetiştireceğim diye gereksiz yere çabalamaktadır. Örneğin; son konuşmasında, seçim barajını düşürmek için teklif vereceklerini söyledi. Bu ve benzeri konuları gündeme getirse ve başbakanla gereksiz polemiklere girmese sanırım daha başarılı olur.
Ülkemizde üzülerek görüyoruz ki;1950 yılından beri iktidar muhalefet çekişmesi sürmektedir. Fakat İsmet İnönü’nün muhalefet dönemi her muhalefet lideri tarafından ders alınması gereken bir dönemdir.1950-60 yıllarında Adnan Menderes bir dolu konuda konuşur konuşur, İnönü susardı. Halk İsmet Paşa ne söyleyecek diye beklerdi. Sonunda İsmet paşa hepsine birden veciz bir yanıt verirdi. Ve de günlerce İsmet Paşa’nın ne demek istediği konuşulurdu.
Daha sonra Süleyman Demirel-Bülent Ecevit, dönemi bu günlere çok benziyordu. Gereksiz polemikler halkı da yoruyor. Bundan iktidar partisi günü kurtararak amacına yürüyor. Ama muhalefet, halkın dertlerini dile getirse daha çok puan toplar.
Başa dönecek olursak, bakanların söylemleri, T.C’nin genleri ile oynandığını yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının özgür bireyler olması yerine, ümmet eksenli kullar olması istenmektedir. Bu yaklaşım demokrasinin olmadığı Arap ülkelerini çağrıştırmaktadır.
Suudi Arabistan ve Katar ile Suriye’ye demokrasi getirmeye kalkan bir iktidarın ülkesi ve halkı için nasıl bir yönetim şekli düşündüğünü anlamamak için ancak ‘AKILLI İNSANLARDAN’ olmak gerekir.

Osmanlı imparatorluğunu kuran Türkler, imparatorluk süreci içinde yer yer horlanmışlarsa da, imparatorluğun dağılması ile oluşan yirmiden fazla ülke içinde özgürlüğünü en kısa sürede geri alan ulustur.1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti diğer ülkelere kıyasla, kısa sürede çok partili yaşama geçmiş ve de ekonomi ve siyaset konularında bir hayli yol almıştır.

 Fakat son günlerde yaşadıklarımız, geçmişte yaşadığımız olumsuz deneyleri aşıyor. Bir kaç örnek vererek konuya yaklaşırsak sanırım konu daha kolay anlaşılacaktır.

 Bakan Bekir Bozdağ, Esat’ı destekleyeceğini söyleyen Hizbullah lideri Nasrallah’a seslenerek- Müslüman’ın müslümanı öldürmesine katkı vermek günahtır. Siz örgütünüzün adını ‘Hizbulşeytan ‘olarak değiştirin. Diyor. Türkiye’nin desteklediği ÖSO, Müslümanları öldürmüyor mu?

 Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, kendisini Manisa’da bir törende ‘Onuncu yıl marşı’ ile karşılayanlara- Mehter marşı ile karşılasanız daha iyi olurdu. Diyor. Niçin onuncu yıl marşından rahatsız olunuyor?

 Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Konya’da bir imam-hatip okulu temel atılışında-Bu okullar din adamı yetiştirmek için değil Dünya’ya nizam verecek kadroları yetiştirmek için açılmaktadır. Dedi. Dünya pozitif bilimi önder alırken, dini referans almak çağdaş bir yaklaşım mıdır?

 Ankara’da Ankara Belediyesinin ahlak bekçiliğini protesto edenlere bir takım insanlar saldırdı. İnsanları yaraladılar ve de polisin gözü önünde taksilere binerek gittiler. Gelecekte durumdan vazife çıkaranlar bugünkü gibi korunarak mahalle baskısı mı oluşturulmak istenmektedir? Çok komik ama gerçek yüzyıl önce ölmüş Osmanlı padişahı 2. Abdülhamit’e onursal doktor unvanı veren üniversiteyi nasıl değerlendireceğiz? Bu veride bize üniversitelerimize atanan rektörler hakkında bir fikir vermektedir. Başbakan her olumsuzluğu muhalefet patilerine özelliklede ana muhalefet partisine yüklemeye çalışmaktadır.

Olmaz lafları ard arda sıralayarak muhalefeti kışkırtmaya çalışmaktadır. Maalesef üzülerek görüyoruz ki özellikle ana muhalefet partisi genel başkanı da başbakana laf yetiştireceğim diye gereksiz yere çabalamaktadır. Örneğin; son konuşmasında, seçim barajını düşürmek için teklif vereceklerini söyledi. Bu ve benzeri konuları gündeme getirse ve başbakanla gereksiz polemiklere girmese sanırım daha başarılı olur.

Ülkemizde üzülerek görüyoruz ki;1950 yılından beri iktidar muhalefet çekişmesi sürmektedir. Fakat İsmet İnönü’nün muhalefet dönemi her muhalefet lideri tarafından ders alınması gereken bir dönemdir.1950-60 yıllarında Adnan Menderes bir dolu konuda konuşur konuşur, İnönü susardı. Halk İsmet Paşa ne söyleyecek diye beklerdi. Sonunda İsmet paşa hepsine birden veciz bir yanıt verirdi. Ve de günlerce İsmet Paşa’nın ne demek istediği konuşulurdu.

Daha sonra Süleyman Demirel-Bülent Ecevit, dönemi bu günlere çok benziyordu. Gereksiz polemikler halkı da yoruyor. Bundan iktidar partisi günü kurtararak amacına yürüyor. Ama muhalefet, halkın dertlerini dile getirse daha çok puan toplar.

Başa dönecek olursak, bakanların söylemleri, T.C’nin genleri ile oynandığını yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının özgür bireyler olması yerine, ümmet eksenli kullar olması istenmektedir. Bu yaklaşım demokrasinin olmadığı Arap ülkelerini çağrıştırmaktadır. Suudi Arabistan ve Katar ile Suriye’ye demokrasi getirmeye kalkan bir iktidarın ülkesi ve halkı için nasıl bir yönetim şekli düşündüğünü anlamamak için ancak ‘AKILLI İNSANLARDAN’ olmak gerekir.