Ülkemizi yönetenler, 1980 anayasasının tüm toplum üzerinde oluşturduğu baskı maddelerini işlerine geldiği için değiştirmediler. Örneğin YÖK yasası, seçim yasasındaki %10 barajı v.b. Bu tutucu politikalar özellikle toplumların en duyarlı kesimleri olan öğrenci gençlik tarafından iki-üç yıl öncesinden başlayan yumurta atma eylemleri ile bugünlere geldi. Son bir aydır ülkemizde yaşananlardan toplumun her kesiminin çıkarması gereken dersler vardır.
Öncelikle iktidarda olan AKP ve Başbakan’ın; Yasaların kendisine verdiği yetkileri de aşarak her şeye karışan, bireylerin özel yaşamlarına değin müdahil olan gereksiz söylem ve eylemlerinden vazgeçmesi gerekmektedir. Hiçbir ülkede başbakan tüm bakanların, hatta İstanbul belediye başkanının yetkilerini kullanamaz. Ve de kullanmamalıdır. Ama seçim yasalarından kaynaklı ’SUSMAYAN, ELENİR’ ilkesinden hareketle, yerel ve genel yöneticiler susuyorlar.
AKP içinden birilerinin Başbakan’a yel değirmenleri ile savaştan vazgeçmesini söylemelidir. Yoksa her gün yeni bir düşman yaratılarak, ülke yönetilemez
Ana muhalefet partisi, Dünya’nın her yerinde sol yükselip, iktidara gelirken Türkiye’de niçin oyların artmadığını iyi analiz etmeli ve de parti yapılanmasını baştan aşağı değiştirmeli ve halka güven verecek vizyon sahibi insanlara yönetimde görev vermelidir. Yeni oluşan büyük şehirlerle ve yeni yasa ile yerel yöneticiler önem kazanmaktadır. Buralara şimdiden gelecekte sıkıntı yaratmayacak kadrolar için çalışmalar yapılmalıdır. Bu eylemler sonrasında CHP yeni üye kazanımı için tutarlı bir çalışma yürütmelidir.
AKP hükümeti ve Başbakan R.T.Erdoğan’ın, özellikle son seçimden sonra çıkardığı yasalar, konuşmalarındaki üslup özellikle gençleri rahatsız etti. Bu gençler, aileleri tarafından özenle büyütülmüş zeki, özgürlüklerine düşkün ve evrensel düşünebilen geleceğin Türkiye’sinde söz sahibi olabilecek, yurtsever daha da önemlisi iyi okuyup algıladıkları için M.Kemal’i iyi tanıdıkları için değerini bilen gençlerdir. Kendilerine ne kadar apolitik deselerde çoğu politikacıların yapamadığını kısa sürede yaptılar. Özellikle mizah, zekâ ürünüdür. Zeki olmayan insanlar espri bile yapamazlar. Bu gençler, her kese’Yarının Türkiye’sini bizler yöneteceğiz’. Lütfen bize kötü bir miras bırakmayın. Dediler. Lütfen; bu gençlerde, 1950-1980 dönemi Türkiye tarihini iyi okusunlar. Okusunlar ki; Geçmişte çok iyi niyetli gençlerin başına neler geldiğini öğrensinler. Birey olmak, örgütsüz olmak anlamına gelmemeli. Çünkü örgütsüz toplum sürüdür. Değiştirmek istiyorsak, mutlaka örgütlenmeliyiz.
Bu eylemler, merkez sağda ki vatandaşlara da özellikle dağılan merkez sağın acilen eski gücüne kavuşması için örgütlenmesi gerektiğini söylemektedir. Merkez sağın yokluğu radikal sağı iktidara taşıdı. Bu durumda ülkemizin dengelerini bozdu. Bu arada merkez sağın üç beş oy için geçmişte ödün verdiği radikal sağ palazlanınca neler yaptığını da sanırım görmüşlerdir.
Özellikle örgütlü mücadele veren eski solcu ve küçük burjuva dostları tenzih ederek, örgütsüz duyarlı arkadaşlara da lütfen katılın değiştirin. Başkalarının değiştirmesini beklemeyin. Diyorum. Susurluk olayları patlak verdiğinde, bir dakika karanlık eylemleri yapıldı. Sonuç AKP iktidara geldi. Cumhuriyet mitingleri yapıldı. Sonuç; AKP, oylarını arttırdı. Şimdi gençler(kendini genç hisseden herkes) eylemler yapıyor. Sonuç; Örgütlü olarak sandığa yansımasa, sonuç gene hüsran olur.
AKP tabanında ki; Merkez-sağ kökenli yurtseverler lütfen sizlerde parti içinde ve de yüksek sesle tepkinizi dile getirin. Yoksa başbakanın bu hali ülkemizi onulmaz durumlara götürmektedir. Sizler bugüne kadar tüm komşuları ile kavgalı bir Türkiye gördünüz mü? İnsanların kaç çocuk sahibi olacağın karışan bir başbakan gördünüz mü? Başbakanın bir de İstanbul’u yönettiğini gördünüz mü? Kısacası bugüne değin AKP’ye oy veren ANAP-DYP kökenli yurtseverler, ülkemizi bu kadar hoyratça yöneten AKP yönetimine dur diyin.
Sevgili polis kardeşlerim, görev yapmanın da bir adabı vardır. Karşınızdakiler düşman askerleri değil. Bu hiddet, bu şiddet niçin? Gaz bombası attığınız tüfekleri yukarı doğru tutarak kullansaydınız, onlarca insan gözlerini kaybetmeyeceklerdi. Bundan böyle her görmeyeni gördüğünüzde içiniz sızlamayacak mı?

Ülkemizi yönetenler, 1980 anayasasının tüm toplum üzerinde oluşturduğu baskı maddelerini işlerine geldiği için değiştirmediler. Örneğin YÖK yasası, seçim yasasındaki %10 barajı v.b. Bu tutucu politikalar özellikle toplumların en duyarlı kesimleri olan öğrenci gençlik tarafından iki-üç yıl öncesinden başlayan yumurta atma eylemleri ile bugünlere geldi. Son bir aydır ülkemizde yaşananlardan toplumun her kesiminin çıkarması gereken dersler vardır.

Öncelikle iktidarda olan AKP ve Başbakan’ın; Yasaların kendisine verdiği yetkileri de aşarak her şeye karışan, bireylerin özel yaşamlarına değin müdahil olan gereksiz söylem ve eylemlerinden vazgeçmesi gerekmektedir. Hiçbir ülkede başbakan tüm bakanların, hatta İstanbul belediye başkanının yetkilerini kullanamaz. Ve de kullanmamalıdır. Ama seçim yasalarından kaynaklı ’SUSMAYAN, ELENİR’ ilkesinden hareketle, yerel ve genel yöneticiler susuyorlar.

AKP içinden birilerinin Başbakan’a yel değirmenleri ile savaştan vazgeçmesini söylemelidir. Yoksa her gün yeni bir düşman yaratılarak, ülke yönetilemezAna muhalefet partisi, Dünya’nın her yerinde sol yükselip, iktidara gelirken Türkiye’de niçin oyların artmadığını iyi analiz etmeli ve de parti yapılanmasını baştan aşağı değiştirmeli ve halka güven verecek vizyon sahibi insanlara yönetimde görev vermelidir. Yeni oluşan büyük şehirlerle ve yeni yasa ile yerel yöneticiler önem kazanmaktadır. Buralara şimdiden gelecekte sıkıntı yaratmayacak kadrolar için çalışmalar yapılmalıdır. Bu eylemler sonrasında CHP yeni üye kazanımı için tutarlı bir çalışma yürütmelidir.AKP hükümeti ve Başbakan R.T.Erdoğan’ın, özellikle son seçimden sonra çıkardığı yasalar, konuşmalarındaki üslup özellikle gençleri rahatsız etti.

Bu gençler, aileleri tarafından özenle büyütülmüş zeki, özgürlüklerine düşkün ve evrensel düşünebilen geleceğin Türkiye’sinde söz sahibi olabilecek, yurtsever daha da önemlisi iyi okuyup algıladıkları için M.Kemal’i iyi tanıdıkları için değerini bilen gençlerdir. Kendilerine ne kadar apolitik deselerde çoğu politikacıların yapamadığını kısa sürede yaptılar. Özellikle mizah, zekâ ürünüdür. Zeki olmayan insanlar espri bile yapamazlar. Bu gençler, her kese’Yarının Türkiye’sini bizler yöneteceğiz’. Lütfen bize kötü bir miras bırakmayın.

Dediler. Lütfen; bu gençlerde, 1950-1980 dönemi Türkiye tarihini iyi okusunlar. Okusunlar ki; Geçmişte çok iyi niyetli gençlerin başına neler geldiğini öğrensinler. Birey olmak, örgütsüz olmak anlamına gelmemeli. Çünkü örgütsüz toplum sürüdür. Değiştirmek istiyorsak, mutlaka örgütlenmeliyiz.Bu eylemler, merkez sağda ki vatandaşlara da özellikle dağılan merkez sağın acilen eski gücüne kavuşması için örgütlenmesi gerektiğini söylemektedir. Merkez sağın yokluğu radikal sağı iktidara taşıdı. Bu durumda ülkemizin dengelerini bozdu. Bu arada merkez sağın üç beş oy için geçmişte ödün verdiği radikal sağ palazlanınca neler yaptığını da sanırım görmüşlerdir.Özellikle örgütlü mücadele veren eski solcu ve küçük burjuva dostları tenzih ederek, örgütsüz duyarlı arkadaşlara da lütfen katılın değiştirin. Başkalarının değiştirmesini beklemeyin. Diyorum. Susurluk olayları patlak verdiğinde, bir dakika karanlık eylemleri yapıldı. Sonuç AKP iktidara geldi. Cumhuriyet mitingleri yapıldı.

Sonuç; AKP, oylarını arttırdı. Şimdi gençler(kendini genç hisseden herkes) eylemler yapıyor. Sonuç; Örgütlü olarak sandığa yansımasa, sonuç gene hüsran olur.AKP tabanında ki; Merkez-sağ kökenli yurtseverler lütfen sizlerde parti içinde ve de yüksek sesle tepkinizi dile getirin. Yoksa başbakanın bu hali ülkemizi onulmaz durumlara götürmektedir. Sizler bugüne kadar tüm komşuları ile kavgalı bir Türkiye gördünüz mü? İnsanların kaç çocuk sahibi olacağın karışan bir başbakan gördünüz mü? Başbakanın bir de İstanbul’u yönettiğini gördünüz mü? Kısacası bugüne değin AKP’ye oy veren ANAP-DYP kökenli yurtseverler, ülkemizi bu kadar hoyratça yöneten AKP yönetimine dur diyin.Sevgili polis kardeşlerim, görev yapmanın da bir adabı vardır. Karşınızdakiler düşman askerleri değil. Bu hiddet, bu şiddet niçin? Gaz bombası attığınız tüfekleri yukarı doğru tutarak kullansaydınız, onlarca insan gözlerini kaybetmeyeceklerdi. Bundan böyle her görmeyeni gördüğünüzde içiniz sızlamayacak mı?