Değerli dostlarım;Vakıf, gerçek ve tüzel kişi veya kişilerin, belirli bir mülk ve hakla belirli ve sürekli bir amaca tahsis edilmesi ile oluşan müessesedir.Geleneksel olarak, bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarla ve resmi bir yolla ayrılarak bir kimse tarafından bırakılan mülk veya paraya “vakfiye” denir.

Vakıf müesseseleri tam olarak ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, bazı başlı kaynaklardan öğrendiğimiz şekliyle;Vakıf olgusunun temeli İslamiyet’e dayanmaktadır ancak vakıf konusundaki ilk kurumsallaşmanın Selçuklu Döneminde olduğu, Osmanlı Devleti Döneminde ise vakıfların bir medeniyet haline dönüştüğü görülmektedir.Bu geleneksel yapı  geçerliliğini Türkiye Cumhuriyeti  kurulması ile günümüzde de aynı hizmetler doğrultusunda çıkarılan yasalarla Hızmetlerine devam etmektedirler.Ancak;burada esas olan vakfın kuruluş amaçı ve gayesi çok ama çok önemlidir. Ülkenin çıkarlarına yararlımıdır? zararlımıdır önemli olan budur.

Çoğu zaman Ülke'mizde kurulan vakıf STK ve derneklerin kuruluş namaçları dışında hizmet ettiklerine şahit olmuşuzdur, halihazırdakda günümüzde de bu gibi kuruluşlar çoktur.Vakıf olgusunun temeli İslamiyet’e dayanmaktadır hedefi ve gayesi hedefleri arasında insana yatırım olmalıdır,İnsanların ihtiyaçları gidermek olmalıdır,Vakıf konusundaki ilk kurumsallaşmanın Selçuklu Döneminde olduğu,Osmanlı Devleti Döneminde ise vakıfların bir medeniyet haline dönüşmüştür.Vakıf,insanlıkla birlikte var olan, ancak İslâm ile birlikte yaygınlaşan iyilik, şefkat ve dayanışma duygularının teşkilatçılık rûhuyla bütünleşmesi sonucu, şaha kalkan bir hukuk abidesidir. Vakıf, yaratandan ötürü,yaratılanlara merhamet,el uzatma,yaraları sarma şefkat ve sevginin, müesseseleşmiş şeklidir. Diğer bir ifâdeyle Allah’a adanan, temlik ve temellükten; yani mülk olarak verilmek ve mülk edinilmekten ebediyyen men edilen mallardır. Gaye, yaratılan her şeye Allah için şefkat, merhamet ve tebessümle yaklaşabilmektir. Canını ve malını Allah için hîbe edebilme, cenneti satın alabilme gayretidir.

Vakıflar İslam dünyasında STK niteliğinde ilk tüzel kurumlardır. İnsanlardaki iyilik yapma duygularının müesseseleşmiş halidir.Tarih boyunca süregelmiş yardımlaşma ve dayanışma duygusunun kurumsallaşmış halidir. O halde vakıf tüm insanlığın mutluluğunu amaçlayan bir sistemler bütünüdür.Tarihte ilk vakıf; Hazreti Ömer (r.a.)ın Hayber’in fethinden sonra ganimet olarak kendisine düşen bir arazinin satılmaması, miras bırakılmaması ve hibe edilmemesi şartı ile fakir, köle, misafir ve Allah yolunda olanların istifadesi için vermesi ilk vakıf olarak kabul edilmektedir.

Vakıfların Anadolu’da hızla yaygınlaşmasında ayet ve hadislerin teşvikleri çoktur. “sadaka, infak ve hayırda yarışmada” teşvik edici mahiyetteki olmuştur;"Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır(Tevbe 111) Akabinde kim şu hadis-i şerifler etkili olmuştur.

“Âdemoğlu vefat edince ameli kesilir; ancak üç husus müstesna: Sadaka-i cariye, faydalı ilim ve kendine dua eden hayırlı evlattır.“İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır. Malın en hayırlısı Allah yolunda harcanandır. Vakfın en hayırlısı da insanların en çok duydukları ihtiyacı karşılayandır.

Bugün ülkemizde 903 sayılı kanuna göre kurulmuş 4500 vakıf bulunmaktadır.Vakıflar Haftası 1983 yılından 2000 yılına kadar Aralık ayının 3’ü ile 9’u arasında kutlanmıştır. Ancak, Aralık ayının böyle bir kutlamayı yapmaya elverişli koşullar taşımaması dolayısıyla belirlenen amaçlara istenilen düzeyde ulaşılamaması nedeniyle 2001 yılından itibaren alınan bir yeni kararla Mayıs ayının 2. haftasından itibaren kutlanmaya başlanmıştır.Şimdide ecdadın kurdukları  vakıf ve derneklerinin kuruluş amaç ve gayelerine hep beraber gururla bir gözatalım.

Hava buz gibi.

Camiye gittiniz.Şadırvan da abdest alacaksınız ama buz gibi su içinizi titretiyor.

Tam o anda elinde ibrik yanınızda bir genç bitiyor. “Buyurun Beyefendi” diyor. “Abdestinizi sıcak suyla alın ”Şaşırıyorsunuz.Sonra gencin yakasındaki karta ilişiyor gözünüz:

“Kışın Abdest Alanlara Sıcak Su Temin Etme Vakfı Görevlisi!” yazıyor.

Ya da tam tersi. Ağustos sıcağı, dilinizi damağınıza yapıştırmış.“Şöyle buz gibi bir su olsaydı” diye içinizden geçirirken, bir bardak uzanıyor elinize.

Suyu kana kana içiyorsunuz, içiniz ferahlıyor.

Teşekkür etmek ve eline üç-beş kuruş tutuşturmak için bardağı uzatan gence dönüyorsunuz.Ama o parayı kabul etmiyor.

Daha da şaşırıyor ve “Sen de kimsin?” diyorsunuz.“Ben, Yaz Günleri Soğuk Su Dağıtma Vakfı Görevlisiyim” diyor genç.Bitmedi, çok fakirsiniz.

Evlilik çağına gelmiş bir kızınız var.Ama çeyizi bile yok.

Bir gün akşam karanlığı çökmek üzereyken, kapınız çalıyor.Kapıda iki bayan; ellerinde paket paket danteller, el işlemeleri, çeyizlik havlular, saten örtüler.Gözünüz yaşlı, sesiniz titrek soruyorsunuz; “Siz de kimsiniz?”“Biz” diyorlar. “Fakir Kızlara Çeyiz Hazırlama Vakfı‘ndan geliyoruz”Şaka gibi geliyor ama inanın bunların hepsi gerçek.Hem de bundan 500 yıl önce bu topraklarda yaşanıyordu.

Nereden mi biliyorum?

Vakıflar Genel Müdürlüğü, harika bir çalışma yapmış.Osmanlı‘da kurulan vakıfların listesini çıkarmış,İnsan oldundan daha çok seviniyor vede tüyleri diken diken oluyor. “Yarabbi bu nasıl büyük bir medeniyettir, nasıl üstün bir meziyettir” demekten kendini alamıyor. Kimisi 15. yüzyılda kurulmuş, kimisi 16. YY'Osmanlı’da kurulan vakıflar:

1. Güzel Yazı Öğretme Vakfı,

2. Sokak Hayvanlarına Ekmek Verme Vakfı,

3. Hastalara Evinde Bakma Vakfı,

4. Kızlara Çeyiz Hazırlama Vakfı,

5. Duvar Yazılarını Silme Vakfı,

6. Kadın Sığınma Evi Vakfı,

7. Sıcak Pide Dağıtma Vakfı,

8. Yaz Günlerinde Soğuk Su Dağıtma Vakfı,

9. Kışın Abdest Alanlara Sıcak Su Temin Etme Vakfı,

10.Sıcakta Sebillere Kar Koyma Vakfı, 11.Yol Güvenliğini Sağlama Vakfı, 12.Helalleşme Vakfı,

13.Hristiyan Esirleri Kurtarma Vakfı, 14.İlkokul Hocalarına Tütünü Yasaklama Vakfı,

15.Yoksul Mahkumlara Harçlık Verme Vakfı,

16.Güvercin hane Yaptırma Vakfı, 17.Leylekleri Koruma Vakfı,

18.Dara Düşenlerin Vergisini Ödeme Vakfı,

19.İflas Eden Tüccarlara Yardım Vakfı,

20.İlmi Kitapları Bağışlama Vakfı,

21.Şehit ve Sahabe Türbelerini Tamir Etme Vakfı,

22.Şehir Estetiğini Koruma Vakfı,

23.Hayvanlara Mera Açma Vakfı.Daha onlarcası var. Ancak hepsini yazmaya imkan yok.

Şimdi sizler karar veriniz? 500 yıl önceki Osmanlıyı kötüleyen tarihi bilmeyen ecdadın kemiklerini sızlatan bu gençliğe ne denmelidir? Ne yazık ki günümüzde kurulan vakıf ve  derneklerin böyle bir derdi yok.İnsanlık adına bilim, ilim adına gençliğe yön vermek geleceğe yön verecek gençlik yetiştirmek gayelerinin olmadığı aşıkardır.Bunlardan bir çoğunun davası mevki,makam kazanmak,saltanat sürdürürmek,din adına post kavgası yaparak kullanıldığına şahit olmaktayız.Peki %99 müslüman bir Ülkenin gençliği elden uçup gitmiş bırakın geleceğe iz bırakan ilim ve bilim adamı yetiştirmeyi İnacına dahi sahip çıkamamış %30 deist olmuş bir genlikten ne beklenilmelidir? peki bunun sorumluları kimdir. Eğer sözüm onlara hayri hizmetlerde hedef edinmiş olan kurumlar neden geçmişte olduğu gibi bu gençliğin uyanışına vesile olamıyorlar.Vesile olanlardan Allah razı olsun.onlara asla sözümüz olamaz.Geçmişte bizlere hizmet yapanların hep gönül ehli vede davası İslâm olanların,gönül okşayan şu söz ne kadar anlam ifade ediyor;Davası İslâm olanların varacağı yer cennettir,davası İslâm olmayanın varacağı yer garâbettir yani cennet olamaz ve hiç bir işte,hiç bir şekilde başarı elde edemez.Ecdadın hizmetleri hep bu hedef ve amaç uğrunda yapılmış vede başarılı olmuşlardır.Umudumuz ve temennimiz bu tür vakıfların ülkemizde bu şekilde hizmet vermesidir o zaman bu vatan maddi ve manevi saadetler içinde Güllük ve gülistana dönecektir,bize aba altından sopa gösterenler, vatana bayrağa karşı ihanet içinde olanlar, kul ve kul hakkı kamu hakkı sömürenlerdeğil, ülke yararına hizmet noktasında faydası dokunanlara ihtiyacımız vardır.Hepinizeselam ve dualarımla..