Başbakan ODTÜ'ye çıkarma yaparak gündem belirledi. Bu gündem belirleme sanatı kitle toplumu teorilerinin ortaya atıldığı 1980'li yıllarda Özal tarafından başarıyla gerçekleştirilen ama Tayyip Erdoğan zamanında başarının zirve yaptığı bir yöntem. Yürütmenin önünde kuvvetler ayrılığının engel olduğunu söyleyerek, konjonktürel konuşma yapan Erdoğan'ın sözleri ayağına dolanınca 3 bin polis eşliğinde, ODTÜ'lü öğretim üyelerinin başarısı olan Göktürk-2'yi kutlama gerekçesi ile ülkenin en gözde ve güzide okulu olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ne adeta çıkarma yaptı.
Öğrencilerin beklenmedik tepki boyutu üzerine ise ODTÜ'ye, öğrencilerden,öğretim üyelerine kadar çattı ama toplumda yandaş bulamayınca ortaya "dinlenme" iddiasını atarak, derin devletten şikayet etti. Gündem belirleme sanatında geçerli olan olumsuz bir durumdan dahi lehinize gündem oluşturmaya çalışmak tamda bu olsa gerek. "Dinleyen" vardiyor, kim Erdoğan'ı dinleyebilir.Bence böyle birşey yok ve bu basit yöntemlerle olamazda. "Dinleme"Erdoğan tarafından çok iyi bilinir ki artık öyle böcekle falan yapılmıyor. Bunlar artık patriot füzeleri gibi konulması anlamsız geri bir teknoloji. Konulduysa bile gündem olsun diye konulmuştur. Solun liberal kesimi hemen bu gündeme atılıp zokayı yutuyor ve ardından balık gibi çırpınıyor. Neymiş? Fettullah Cemaati ile başbakan arasında çatlak varmış. Tabi ki liberaller bu İslamcı kesimi tanımıyor. Oysa bu İslamcılar o müslümanlara benzemiyor, bu konuda kitaplarda yazıldığı ama nafile, liboş imam taslakları bildiğinden şaşmıyor. Bir kere bir yandan maharetle gündem değiştirirken bir yandan da AKP iktidarından dili yanan bu aymazları, devlete başkanlığı ve yerel seçim öncesinde, yeniden safa çekebilmek için ortaya atılmış bir taktik uygulanıyor. Bu şekilde Fettullahçılarla anlaşmalı olarak cemaat sözde hedefe konulurken, bir de sıkılmadan derin devletten yakınılıyor. Bu derin devletse eğer,kimin derin devleti olur sizce?Bu derin devleti biraz açmak lazım. Bu ülke de hep derin devletten söz edilir. Ama kimse ya bilmediğinden yada işine gelmediğinden doğruyu söylemez. Her ülkenin bir derin devleti vardır. ABD'de biri devlet başkanı diğeri Adalet Bakanı Kenedy kardeşler bu şekile öldürüldü.
Yine ABD devlet başkanı Reagan'a suikast yapıldı. Başkalarıda var, üstelik bu dünyanın demokrasi havarisi olan güçlü ülkesinde. Başka ülkelerdede var olan bu derinliğin bizdeki yani Türkiye'nin derin devletinin kökleri Osmanlı'ya ulaşıyor. Osmanlı tarihinde derin devlet var. Hele 1.Dünya savaşı öncesinde kurulan Karakol Örgütü ve Teşkilat-ı Mahsusa bu amaçlı örgütler. Emperyalizm yarı feodal Osmanlıyı paylaşmak istiyor, böyle bir örgütlere ihtiyaç duyuluyor.
Yani bu ülkede iki derin devlet var.Emperyalizme karşı olanlar ve emperyalizmler işbirliğinde olanlar. Soyalistler, Devlet ve Devrimi okuduysa devletin iktidarın yönetme aracı olduğunu bilirler. Yeni sosyalistler devlete karşı değil, iktidarın sermaye kontrolünde olmasına karşıdırlar. Yani devlet, insanlığın yeryüzüne egemen olmasına kadar bir araçtır ve bu araçta kontrolü elinde tutan erke sahibi her iktidar gücününde bir derin devleti vardır.Sovyetler varken bu KGB ve kontrolündeki özel örgütlerdir. NATO'ya dahil olunca bu Gladyodur.
Yani Teşkilat-ı Mahsusa anti emperyalist iken Gladyo emperyalizm yanlısıdır. Melih Gökçek sitesinde kanlı pazar olaylarını ve Kıbrıs müdahelesinde derin devletin rolüne kendi sitesinde biri yazı ile yer vermiş. Bir zamanlar işçiler, " hak aradı" diye belediye meclisinde ekibince dövülürken, "kimseden korkmayız" diye açıklama yapan Melih Gökçek'in derin devletten muzdarip olması garip. Hele bu ülkede güç ve erk sahiplerinin emperyalizmden destek aldığı düşünülürse. Ancak Gökçek'in dünyayı tanıdıkça demokrat olabileceği ihtimalini de göz ardı etmiyorum.
Atatürk ile ilgili CHP Genel Başkanı karşı olmanın vatan hainliği olduğunu söylemiş. Bu söze dinciler ve liboşlar kızmışlar. Aslında ben Kılıçdaroğlu'nun daha net hedef koyarak konuşmasını isterdim. O da eğer emperyalizmle bir işbirliği yoksa "Emperyalizmle işbirliği yapanlar haindirler"olmalıydı.
Gülay Göktürk adlı liberal kadın bunu anlamış ve rahatsız olmuş. Hain sözcüğünün çıkartılmasını istiyor. Evlimi bilemiyorum ama ihanet onun kitabında suç değil anlaşılan, ya da bazıları gibi İngilizlerin işgaline sıcak bakıp, onlarla yakınlaşmadan sakınca görmüyor. Rivayet değilse İşgalci ile yatmayan Maraşlı fahişeler kadar dahi olamıyor. Daha fazla konuşmak isterim ama nedense Çağdaş Gazeteciler Derneği'ne, öğretim üyelerine defalarca ağır sözlerle sataşan Akit yazarları gibi fütursuz olamıyorum, serde kibarlık var ya. Emperyalizme karşı olmayı ırkçılıkla suçlayanlar neden Kılıçdaroğlu'nun sözlerinden rahatsız oluyorlar ki.Eğer demokrasi varsa bu sözlerde Kılıçdaroğlu'nun görüşü. Sizinki her koşulda herkesi itham edip,akla ziyan suçlamanız, özel mahkemelerinizin salıverdiği Soner Yalçın gibi kişileri "Ergenokon"culukla suçlamanız, demokratiklikse, başkalarının sözlerini niye demokratik olarak algılamıyorsunuz? Adama kibarca sorarlar. Ha!Kendinize çok güveniyorsunuz.Bence o kadar da güvenmeyin. Yakın geçmişte ABD sizi "bizim çocuklar"ıyla kurtardı,ama bu kez öyle olmayabilir