Geçmiş zaman derler. Oysa zaman geçerken geçmeyen ya da geçemeyen acılar vardır. Bir burukluk, bir sakinlik çöker insanın üzerine. Herkes geçmiş derken, iyileşmiş diye düşünürken geçmeyen acılara ilave hayatlar vardır. 

Belki zaman ilaç derler. Ama bilmezler ki zamanın kendine hayrı yoktur. 

Hatırlarsanız kısa bir süre önce –gerçi her zaman- kadınlar hakkında kararlar alınmaya başlandı. Kadınlara sorulmadan. Neler hissettiklerini düşünmeden kararlar alınır hale gelindi. Neler mi bu kararlar? Çocuk yaşta evlendirilme, tecavüz davalarında kendi rızası vardır demeler ve kürtaj yasak! 

Çocuk yaşta evlilik olaylarına hepimiz aşinayız. Sonuçta yurdumuzun doğu bölgelerinde töre adı verilen olayla iç içe yaşayarak öğrenmiştik. Alışmıştık belki de. Nerede olay denilince hafızamızda kalan illerde ise tamam, “zaten oralarda olur” derdik. Zaman bize bir şeyleri unutturmuyor. Her zaman derim sadece üzerini örtüyor. Biraz da alıştırıyor. Eskisi kadar yadırgamıyoruz.

Tecavüz davaları…
Son yıllarda gitgide artmakta ve buna dur diyebilmenin imkânı neredeyse yok. İşin ilginç yanı da bu davalara bakan hâkimlerin kararları, söyledikleri… 
-Rızası vardır.
Evet, maalesef bunları da duyduk. 12 ya da 13 yaşındaki kız çocuklarına 12 yahut 13 ve ya daha fazla kişi… Dilim varmıyor söylemeye. Ben utanıyorken yazmaya insanlar neler düşünüyor gencecik yavrulara… Zamanaşımına uğrayan davalar ile var. Bir de zaman ilaç derler. Sorun bakalım o kızlara geçmiş mi acısı?

Kürtaj yasak!
Ama üç çocuk yapmak serbest. Nasıl bakılacak, büyütülecek, okutulacak diye düşünmek yok. Amaç belli tabi ki; sürüye ekleme yapmak. 

Kadınlık onurunun ayaklar altına alındığı bir ülkede yaşam savaşı veren kadınlara durun bir bakın. Pazar yerlerinde inceleme yapın. Sokaklarda… Durun da bir bakın. Düşünün. Sadece düşünün. 

Bir de hamile kadınların sokağa çıkma yasağı vardı. Hamile kadın gördüklerinde neler düşünüyorlar acaba?(!) 

Hamile kadın sokağa çıkmayacak, tecavüz serbest, kürtaj yasak… Ormanlar ve çöp konteynırları bebek dolu. Kimi evde ölüme terk eder tatile gider, kimi ormana bırakır, kimi çöpe, kimi cami avlusuna… Olan olur kadın suçlu. Kim suçlu şimdi sorarım size… 

Bizleri bu hallere düşürenler, başımızı öne eğenler neredeler şimdi? Bu defa ne kutusu dolduruyorlar acaba? Ya da hangi yolsuzlukların peşindeler. 

Zaman geçti mi şimdi? Unuttuk değil mi yapılanları, haksızlıkları, riyakârlıkları, düzenbazlıkları unuttuk değil mi? Geçmiş mi şimdi zaman? Acılar geçmiş mi? 

Yenilir yutulur affedilir gibi bir şey değil bu son yıllarda yaşananlar. Hani bazı suçlular vardır, sorgu esnasında nereye saldıracaklarını, hangi yalanı söyleyeceklerini şaşırırlar. Bizimkilerde o hesap işte. halkı nasıl oyalasak da kandırsak, nasıl kendimize çevirsek de sıyrılsak diye oraya buraya saldırıyorlar. Hepsinin altından kadının onuru çıkıyor. Birileri artık dur desin, daha fazla ezilip büzülmeyelim. Yeterinde yandık yakıldık, daha fazla yanmayalım artık!

Kadına kadın gibi davranılsın bir eşya gibi, bir obje gibi değil. Bizim gibi düşünmeniz ve hissetmeniz mümkün değil ama yine de istemeden yapamıyor insan;
-Azcık bizi düşünür müsünüz?

Yoksa siz bizi bırakmayı düşünürken, biz çoktan gitmiş olmayalım…

Zaman gerçekten geçmiş mi şimdi?