1 Kasım'a 10 gün kaldı
Partiler çalışıyorlar (mış) gibi yapıyor.
Önceki gün HDP Ordu 1. Sıra milletvekili adayı ve parti il yöneticileri gazetemizi ziyaret etti. Karadeniz Bölgesinde seçim çalışması yapamadıklarını, terör olayları ve sonrasında oluşan anti HDP propagandası yüzünden nerede ise sokağa bile çıkamadıklarını, Ordu valiliğinden yardım istediklerini endişeli sözlerle anlattılar.
HDP'yi birçok açıdan eleştirebiliriz ama sonuçta kanunların istediği kriterleri yerine getirip, diğer partiler gibi seçime girmiş, 6 milyon küsur o alarak TBMM'ye 80 milletvekili göndermiş legal bir siyasi partiden söz ediyoruz.
Görüşlerine ve tarzına katılmayabiliriz ki, (birçok partinin görüşlerine ve tarzına katılmıyoruz.) Voltaire'in dediği gibi; katılmasak bile fikirlerini ifade etme özgürlüklerinin yanında olmalıyız. Eğer yaşadığımız günler için GÜNAH KEÇİSİ arayacaksak, bulduklarımızdan bir "KEÇİ SÜRÜSÜ" kurmak mümkündür.
Devleti 13 yıldır HDP yönetmiyor.
***
AKP içinde aklıselim insanlar da var.
Tek kusurları seslerini çıkarmamak, "dur bakalım ne olacak" diye beklemek.
Bu yerel teşkilatlarda da böyle, genel merkezde de böyle.
Dün gazetemizde yer verdiğimiz Nokta Dergisi'nin yayınladığı "Üst düzey Ak Partililerin raporları" haberinde ciddi özeleştiriler yer alıyor. Biz Ordulu olması hesabı ile sadece Prof. Numan Kurtulmuş'un düşüncelerini aktardık. Numan Kurtulmuş'un gelir dağılımı, toplumsal ayrışma ve dış politikaya yönelik hatalar konusunda eleştirel görüşleri var. İlk etapta Kurtulmuş'u, "toplum için, ülke için endişeleniyor" zannedebilirsiniz.
Oysa dikkat edince aslında AKP ve onun geleceği için endişelendiği görülüyor.
Ne diyor bir bölümünde, "18 yıllık parti geçmişimde ben hiç bir dönemde bu kadar endişelenmedim. Hem önümüzdeki kongre hem de seçim kampanyası bir harp stratejisi gibi profesyonelce plânlanmalı."
Yani anlaşılan AKP kongreye ve 1 Kasım'a "Harp stratejisi ile" hazırlanmış.
Dikkat ederseniz "barış stratejisi" değil...
***
AKP Genel Başkanı Başbakan Ahmet Davutoğlu muhaflete partisi yöneticilerine miting meydanında "bunlar müsvedde" diyor. Hiç gereği yokken, "Ankara'daki patlama sonrası oyumuz yükseldi" diyor. Bir önceki Cumhurbaşkanı A.Gül'ün patlamada hayatını kaybedenler için HDP Genel Başkanını arayıp başsağlığı dilemesini ayıplıyor.
C. Başkanı muhalefet liderlerine, "Başınıza kaçak saray kadar taş düşsün" diyor.
Belki danışmanı Burhan Kuzu'nun soyadından esinlenip, "Buraya kuzu kuzu gelecekler" diyor. Merkel'in Türkiye ziyaretini eleştiren yazarlara "Mankurt" diyor.
***
7 Haziran sonrası AKP "savaş konseptine" geçti. Kendisine biat etmeyen herkes düşman saflarında. Oysa 7 Haziran öncesi PKK'ya sivil toplum örgütü, Öcalan'a da sivil toplum lideri muamelesi yapan kendileri idi. İmralı ve Kandil'e gidecek heyetin harçlığını bile neredeyse kendileri karşılıyordu. Öcalan'a "İmralı canisi, bebek katili, terörist başı" diyenleri ayıplıyorlardı. Ama ne zaman tek başına iktidarı ve başkanlık projesi çöktü, işte o zaman "harp stratejisi" gündeme geldi.
***
AKP yönetimi yürürlükte olan "harp stratejisi" mantığını terk edip makulü bulamazsa ve 1 Kasım'da yeniden iktidar olursa geçtiğimiz 13 yıllık AKP dönemini muhaliflerine bile aratacak. "Düşman unsular" kaçacak delik arayacak!