(AKP Anayasa mahkemesine Verilmeli midir adlı kitabımızın önsözünden)

 

Biz de 30 Ekime 30 Ağustostan sonra vardık. 30 Ekime varmak için başka bir yol olmadığından zorunlu olarak 30 Ağustostan geçmek zorundayız. Peki 30 Ekim nedir? 30 Ekim 1923 tarihi çok önemlidir. Tarih teorisi açısından 30 Ekim 1923 tarihi dâhili ve harici bedhahların Cumhuriyetimizi yıkmak için yola çıktıkları tarihtir. Cumhuriyetimizi yıkmak için yola çıkan dâhili ve harici bedhahlar maalesef “ Dünyada eşi görülmemiş bir galibiyetin mümessilleridirler”. Cebren ve hile ile aziz vatanımızın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş memleketin her tarafı bil fiil işgal edilmiştir. 1950 yılında başlayan bu temel saldırıları bu gün bütün hızı ile devam ettirilmektedir. Bu nedenle aydınlarımızın ve yazarlarımızın işleri zordur. Hem de çok zor. 1994 ten sonra Türk Milletine yaşadığımız gerçekleri anlatmak için 12 adet kitap yazarak milletimize sunduk. Türk milletine ve Cumhuriyetimize yapılan saldırılar siyasi bilim açısından iki ana bölümde incelenmektedir.
1- Paramızın değerini düşürmek üretim araçlarımızı işlemez hale getirdikten sonra özelleştirme adı altında milletimizin elinden yok pahasına almak dâhili ve harici bedhahlara vermek
2- Laik eğitimi yok ederek  “ Fikri hür vicdani hür irfanı hür" gençlerimizin yetiştirilmesini önleyerek her türlü düşman saldırısının başarıya ulaşmasındaki en büyük engeli ortadan kaldırmak ve Türk milletini harici bedhahların kolay yutabilecekleri bir lokma haline getirmektir.
Son kitabımızda bu iki temel konuda 1950 yılından bu yana sürdürülen aymazlıklar incelenerek Türk Milletinin dikkatlerine sunulmak istenmiştir. Bunun bir tarihi görev olduğu düşüncesindeyiz. Bu yazdıklarımız aslında Büyük Türk Milletinin de düşünceleridir. Türk milletine karşı yapılan haksız yersiz ve hukuksuz davranışların son bulması amacıyla bilime ve hukuka aykırı eylem ve davranışların bilim ve hukuk açısından incelenerek milletimize sunulması ile milletimiz kendisini yönetenlerin ne denli bilimden, dinimizin ilkelerinden ve tarihte Türk Milletinin yaptığı eşsiz kahramanlıklardan uzak olduğunu görecektir. Türk Milleti bu kâbus döneminden uzaklaşmak için düğmeye basacaktır. Nitekim düşüncemizi destekleyen somut olay şudur. Türk Milleti “Gezi Parkı” olayları ve devamı direnişleri ile düğmeye basmıştır.
Hak dinimiz İslam’ın başına Haçlıların emirleri doğrultusunda “ılımlı” kelimesinin eklenmesi Türk Milletinin milli kimliğinin ve milli varlığının yok edilmesine yönelik faaliyetlerden sadece bir tanesidir. Kitabımız bu konulardaki araştırma, inceleme ve değerlendirmelerimizle milletimizin yazarları tarafından bize iletilen uyarı maillerinden oluşmaktadır. Atatürk’te birleştik, Atatürk’e dönüş adı verilen bu geçiş dönemini milletimize anlatmak ve geçiş döneminin planlamasını milletimizin doğru yapabilmesine yardımcı olabilmek amacındayız. Bu yolun temel taşları Denk Bütçe ve laik eğitimdir. Laik eğitim demek “ Bilim Çin’de Bile olsa Gidip almak” ve yaşamımızı bilime göre düzenlemek demektir. Bu bizim dinimizin de temel ilkesidir. Milletimizin ilelebet yaşayacağı Anadolu topraklarında nasıl bir sistemle yola devam edeceğini yüce dinimizin ilkeleri, Atatürk ilkeleri ve bilim ilkelerine dayanarak bu yolu açıklamaktır. Bu açılardan Atatürk’ün gençliğe hitabesi ve 10 yıl nutku çok önemli belgelerdir. Atatürk gençliğe seslenişinde İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhili ve harici bedhahların olacaktır demek sureti ile gelecekteki mücadelelerimizin dâhili ve harici bedhahlarla Cumhuriyetimizi ilelebet yaşatmak isteyenler arasında geçeceğini belirtmiştir. Bu şekilde de siyasi hayatımızın yolunu ve rotasını çizmiştir. 10 Yıl nutkunda yer alan “ Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız” demek sureti ile de yerüstü ve yeraltı her türlü kaynağın millete verilmesini ve milli çıkarlarımıza uygun olarak kullanılmasını emretmiştir. Dâhili ve harici bedhahların da 1950 yılından bu yana saldırdıkları noktalar da bunlardır.
Kitabımız bir geçiş döneminin kitabıdır. Geçiş döneminden kasıt,  başta “ bilim Çin’de bile olsa gidin alın” hadis-i Şerifi olmak üzere Yüce Yaratan’ın ilk emri olan “OKU” emrine ve ebedi başkomutanımız Atatürk ilkelerine dönüş sürecini kastetmekteyiz. Amacımız yüce milletimizin içinde bulunduğu geçiş dönemi sancılarını bilimsel olarak ortaya koymak ve milletimizin yapacağı mücadelelere karınca kadarında katkıda bulunabilmektir. Milletimiz demokratik haklarını kullanırken kitabımızdan elde edeceği mütevazı bilgileri kullanarak hareket eder ve günümüzün ve geleceğimizin daha fazla karartılmasına olanak verilmeden AKP iktidarından demokratik yollarla kurtulmasına katkı sağlarsa kendimizi mutlu sayacağız..

 

Biz de 30 Ekime 30 Ağustostan sonra vardık. 30 Ekime varmak için başka bir yol olmadığından zorunlu olarak 30 Ağustostan geçmek zorundayız. Peki 30 Ekim nedir?

30 Ekim 1923 tarihi çok önemlidir. Tarih teorisi açısından 30 Ekim 1923 tarihi dâhili ve harici bedhahların Cumhuriyetimizi yıkmak için yola çıktıkları tarihtir.

Cumhuriyetimizi yıkmak için yola çıkan dâhili ve harici bedhahlar maalesef “ Dünyada eşi görülmemiş bir galibiyetin mümessilleridirler”. Cebren ve hile ile aziz vatanımızın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş memleketin her tarafı bil fiil işgal edilmiştir.

1950 yılında başlayan bu temel saldırıları bu gün bütün hızı ile devam ettirilmektedir. Bu nedenle aydınlarımızın ve yazarlarımızın işleri zordur. Hem de çok zor. 1994 ten sonra Türk Milletine yaşadığımız gerçekleri anlatmak için 12 adet kitap yazarak milletimize sunduk.

Türk milletine ve Cumhuriyetimize yapılan saldırılar siyasi bilim açısından iki ana bölümde incelenmektedir.

1- Paramızın değerini düşürmek üretim araçlarımızı işlemez hale getirdikten sonra özelleştirme adı altında milletimizin elinden yok pahasına almak dâhili ve harici bedhahlara vermek

2- Laik eğitimi yok ederek  “ Fikri hür vicdani hür irfanı hür" gençlerimizin yetiştirilmesini önleyerek her türlü düşman saldırısının başarıya ulaşmasındaki en büyük engeli ortadan kaldırmak ve Türk milletini harici bedhahların kolay yutabilecekleri bir lokma haline getirmektir.

Son kitabımızda bu iki temel konuda 1950 yılından bu yana sürdürülen aymazlıklar incelenerek Türk Milletinin dikkatlerine sunulmak istenmiştir. Bunun bir tarihi görev olduğu düşüncesindeyiz. Bu yazdıklarımız aslında Büyük Türk Milletinin de düşünceleridir.

Türk milletine karşı yapılan haksız yersiz ve hukuksuz davranışların son bulması amacıyla bilime ve hukuka aykırı eylem ve davranışların bilim ve hukuk açısından incelenerek milletimize sunulması ile milletimiz kendisini yönetenlerin ne denli bilimden, dinimizin ilkelerinden ve tarihte Türk Milletinin yaptığı eşsiz kahramanlıklardan uzak olduğunu görecektir.

Türk Milleti bu kâbus döneminden uzaklaşmak için düğmeye basacaktır. Nitekim düşüncemizi destekleyen somut olay şudur. Türk Milleti “Gezi Parkı” olayları ve devamı direnişleri ile düğmeye basmıştır.Hak dinimiz İslam’ın başına Haçlıların emirleri doğrultusunda “ılımlı” kelimesinin eklenmesi Türk Milletinin milli kimliğinin ve milli varlığının yok edilmesine yönelik faaliyetlerden sadece bir tanesidir. Kitabımız bu konulardaki araştırma, inceleme ve değerlendirmelerimizle milletimizin yazarları tarafından bize iletilen uyarı maillerinden oluşmaktadır.

Atatürk’te birleştik, Atatürk’e dönüş adı verilen bu geçiş dönemini milletimize anlatmak ve geçiş döneminin planlamasını milletimizin doğru yapabilmesine yardımcı olabilmek amacındayız. Bu yolun temel taşları Denk Bütçe ve laik eğitimdir. Laik eğitim demek “ Bilim Çin’de Bile olsa Gidip almak” ve yaşamımızı bilime göre düzenlemek demektir. Bu bizim dinimizin de temel ilkesidir.

Milletimizin ilelebet yaşayacağı Anadolu topraklarında nasıl bir sistemle yola devam edeceğini yüce dinimizin ilkeleri, Atatürk ilkeleri ve bilim ilkelerine dayanarak bu yolu açıklamaktır. Bu açılardan Atatürk’ün gençliğe hitabesi ve 10 yıl nutku çok önemli belgelerdir.

Atatürk gençliğe seslenişinde İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhili ve harici bedhahların olacaktır demek sureti ile gelecekteki mücadelelerimizin dâhili ve harici bedhahlarla Cumhuriyetimizi ilelebet yaşatmak isteyenler arasında geçeceğini belirtmiştir. Bu şekilde de siyasi hayatımızın yolunu ve rotasını çizmiştir.

10 Yıl nutkunda yer alan “ Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız” demek sureti ile de yerüstü ve yeraltı her türlü kaynağın millete verilmesini ve milli çıkarlarımıza uygun olarak kullanılmasını emretmiştir.

Dâhili ve harici bedhahların da 1950 yılından bu yana saldırdıkları noktalar da bunlardır.Kitabımız bir geçiş döneminin kitabıdır. Geçiş döneminden kasıt,  başta “ bilim Çin’de bile olsa gidin alın” hadis-i Şerifi olmak üzere Yüce Yaratan’ın ilk emri olan “OKU” emrine ve ebedi başkomutanımız Atatürk ilkelerine dönüş sürecini kastetmekteyiz. Amacımız yüce milletimizin içinde bulunduğu geçiş dönemi sancılarını bilimsel olarak ortaya koymak ve milletimizin yapacağı mücadelelere karınca kadarında katkıda bulunabilmektir.

Milletimiz demokratik haklarını kullanırken kitabımızdan elde edeceği mütevazı bilgileri kullanarak hareket eder ve günümüzün ve geleceğimizin daha fazla karartılmasına olanak verilmeden AKP iktidarından demokratik yollarla kurtulmasına katkı sağlarsa kendimizi mutlu sayacağız..