Ne yalan söyleyeyim ki hükümet programı beni hayal_i sukuta uğrattı. Öyle ya Hükümetimizin başında siyaset bilimlerinden doçent ve profesörlüğe yükselmiş bir bilim adamı Prof Dr. Ahmet Davutoğlu var. Dünyadaki siyası savaşları bilen çözen ve bunlardan Türk Milleti lehine sonuçlara milletimizi ulaştıracak mahir bir Başbakan var. Hiç de öyle olmadığını programı okudukça gördüm, üzüldüm, hayâlı sukuta uğradım. Hükümetin Programı maalesef moral bozucu bir programdır. Hükümetimiz bu kadar ağır bir duruma sürüklenmiş cumhuriyetimizi ilelebet yaşatmak ve çağdaş uygarlığa götürmek üzere bu programla mı yola çıkmıştır dedirtecek bir programdır. Hükümet programındaki alıntılarımız koyu harflerle ve eleştirilerimiz açık harflerle yazılacak ve Türk milleti kendisinin gelecekteki sorunlarının çözümü için hazırlanan program hakkında bilgilendirilecektir.
Yüz yıl önce Trablusgarp, Balkan ve Birinci Dünya Savaşı’nın acıları üzerinde onurlu bir İstiklal Savaşı vererek, Cumhuriyetimizi kuran neslin torunları olarak bizler, bu onurlu savaş sonunda özgürleştirilen vatanımızın asli sahipleriyiz.
Hükümet programının hiçbir yerinde bu sonuca Atatürk ve silah arkadaşları ile bütün Türk Milletinin yekvücut olarak mücadelesi sonucunda ulaşıldığı belirtilmemiştir. Yüce dinimizin ilkeleri olan” Bilim Çine bile olsa gidin alın ”ve “beşikten mezara bilim okuyun” Hadis-i Şerifleri hiç yer almamıştır. Atatürk’e bilime ve yüce dinimizin bilim ilkelerine uymayan çabaların asla Türkiye’de başarı şansı yoktur.
Bugün de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en temel ilkesi insan onurunun korunmasıdır. Bu ilkeyi, Şeyh Edebali’nin siyasal bilincimizin ve devlet ahlakımızın temelini dokuyan ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesinin çağdaş siyaset dilindeki karşılığı olarak görüyor ve gelenek ile çağdaşlığı bu çerçevede bir zıtlık içinde değil, ayrılmaz bir bütünlük içinde değerlendiriyoruz
Şeyh Edibalı nereden çıktı. Anayasamızda Siyasi bilincimizin ve devlet ahlakımızın temelinin Atatürk ilke inkılâpları olduğu yazılıdır. Türkiye Cumhuriyetinin en temel ilkesi insan onurunun ve haklarının korunmasıdır. Ama açık bütçelerle açıktan para basmalarla, insanların sofraşlarından yiyecekleri e ceplerinden paralarını almakla asla yapmak mümkün değildir. Program bu konuda tam bir yetersizliğin ve daha doğrusu iflasın ifadesidir.
Hükümetimiz ülkemizin ve siyasetin normalleşmesini hayati bir mesele olarak ele almaktadır.
Hükümetimiz ülkemizin ve siyasetin normalleşmesini hayati bir mesele olarak ele almaktadır. Cümlesi çok doğrudur. Demek 12 senede AKP iktidarı Türkiye’yi normalleştirememiştir. Bu bir itiraftır. Biz de ayni düşüncedeyiz. Açık bütçelerler ve laik eğitimden uzaklaşmalarla Türkiye normalleştirilemez. 14 Mayıs 1950 de açık bütçeye dönülerek siyaset normal mecrasından çıkarılmıştır. O gün bu gündür de DENK bütçe yapılamadığından siyasetimiz normal mecrasında değildir. Normal siyaset ancak “Bilim Çin’de bile olsa gidip almakla” beşikten mezara bilim okumakla” ve Anayasamızın 58.maddesi ile 174. Maddelerinin ön gördüğü laik eğitim ilkelerinin hayata geçirilmesiyle ancak sağlanabilir.
Bu çerçevede, askeri yargı, disiplin mahkemeleri çerçevesinde faaliyet gösterecektir.
Türkiye Cumhuriyetini yıkma ya teşebbüs eylemlerinin Anayasamızın 121 ve 122. maddelerinde açıklandığı gibi cezalandırılması devam etmelidir. Bu değişikliğe Türk milletini hiçbir ferdi gönülden evet demez. Bu gafletten öte bir teşebbüstür
Aynı şekilde, 2002’den sonraki büyük dönüşümü gerçekleştiren Sayın Cumhurbaşkanımızdan devraldığımız güçlü mirası aynı doğrultuda geleceğe taşıyacağımızı ifade etmek isterim.
Cumhuriyetimiz DENK bütçe + Laik eğitim + Devletçilik temelinde karma ekonomik sistemden ayırarak batı emperyalizminin 1600-1920 arasında uyguladığı ve sonu SEVR masasında biten acı bir tarih sürecinin siyasetini izleyen eski AKP genel başkanına, programda Atatürk’e yer verilmezken yer verilmesi cidden üzerinde düşünülecek acı bir paragraftır.
Kimden kaynaklanırsa kaynaklansın ve hangi niyetle olursa olsun, kamu düzenini bozmayı amaçlayan şiddet ve teröre asla izin vermeyeceğiz.
Bu cümle de biz Atatürkçüler için Kuvayi Milliyeciler için çok yerinde bir saptamadır. AKP dönemi kamu düzenini bozmayı amaçlayan PKK Hizbullah KCK DHKP vs. gibi yasa dışı kuruluşların cirit attığı dönem olmuştur. İnandırıcı bulmak mümkün değildir. Ayrıca DENK bütçe ve laik eğitim düzeni kurulmadığı takdirde asayiş sağlanamaz.
Bu noktada, İstiklal Savaş’ımızın temel ilke ve ruhundan hareketle, dış politikamızda her daim mazlumların ve mazlum milletlerin yanında yer alarak, insan onurunu koruyan ‘değer odaklı’ yaklaşımımızı sürdüreceğiz
Bu cümleye itirazımız yok. İlavemiz yok. Ama mızrak çuvala sığmıyor. Mazlum Irak, Libya ve Suriye halklarının değil de ABD ve İsrail’in yanında yer alan AKP iktidarının bunları yazması sadece mizah olur.
Anti-demokratik uygulamalar, hukuksuzluk, temel insan haklarına karşı işlenen cürümler;
Dışa açık ve dünyayla bütünleşmiş bir ekonomik yapıyla yatırım ortamının daha da iyileştirilmesi, serbest piyasa ekonomisine dayalı ekonomik kalkınma anlayışımızın vazgeçilmez prensibidir. Bu prensiple, geçmiş hükümetlerimiz döneminde uyguladığımız politikalarla ülkemizi hem yerli hem uluslararası yatırımcı için cazip bir ortam haline getirdik ve uluslararası sermaye girişinde büyük artışlar sağladık. 64. Hükümet döneminde de ekonomik büyümeyi bu anlayışımızdan taviz vermeden sağlayacağız
Bu cümledeki tuzak açıktır. Ama gözünden kaçıran olabilir diye yazıyorum. Burada ifade edilen şey iç ve dış piyasamızın düşmanlara teslim edilmesi kapitülasyonların tekrar geri getirilmesidir. Bu cümle üstü kapalı bunu ifade ediyor.
64. Hükümet döneminde de ekonomide temel prensibimiz, enflasyonun kalıcı bir biçimde düşük tek haneli oranlara çekilmesidir. Para politikalarının temel amacı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir.
Programdaki bu madde de hayaldir. Bu iddialar 2002 den bu yana vardır. Ama bir ABD Doları 1.320.000 TL den 2.930.000 TL ye altın gramı 18.000.000 TL den 110.000.000 TL ye Çeyrek altın 24.000.000 TL den 166.000.000 TL ye benzin 1.500.000 TL den 4.500.000 TL ye çıkmış. Buna karşılık ücretlerimiz altın temel alınırsa %55 azalmıştır.
Bu hükümet programı “ Bilim Çin’de bile olsa gidin alın” ve “beşikten mezara bilim okuyun” Hadis-i Şeriflerine uymayan, Türk milletinin Orta Asya’dan beri dünya üzerinde yarattığı uygarlıklara ve büyük mücadelelere dayanmayan, Atatürk ilke ve devrimlerinden neşet etmeyen, Atatürk ve Türk milleti sözcüklerine nezaketen dahi yer vermeyen bir programdır.
Nitekim program GAZİ TBMM de ret edilmiştir. Ama diyeceksiniz ki: TBMM de Hükümet Programı kabul edildi ”Güven Oyu” bile aldı. Evet, görünürde öyle oldu ama işin özü öyle değildir. TBMM gurubu bulunan bütün partiler bu programa ve hükümete güven oyu vermemişlerdir. TBMM de AKP çoğunluktadır ama AKP gurubu=TBMM değildir.