Adaletten vazgeçemeyiz. Adalet yürüyüşü sadece Ankara – İstanbul arasındaki yürüyüş değildir. Bizim Adalet yürüyüşümüz 9 Eylül 1922 de başlamıştır. Adalet yürüyüşümüz 14 mayıs 1950 de duraklamıştır. Şimdi 14 Mayıs 1950 de duraklayan adaletimizi yeniden bulmak ve uygulamak için çabalıyoruz. Bundan önceki yazılarımızdan birini şöyle bitirmiştik. 
“Ey güzel insanlar. Ey Cumhuriyet Hükümeti üyelerimiz, Ey güzel yöneticilerimiz, Ey güzel Milli Güvenlik Kurulu üyelerimiz. Ey TBMM üyelerimiz. Siz ne zaman bu yaşadıklarımızın açık bütçelerden kaynaklandığı görecek ve DENK bütçe yapacaksınız? Gerisi laf-i güzaftır. 
DENK bütçe yapılmadan akan kanlar durmaz ve Adalet gelmez.
DENK bütçe yapılmadan akan kanlar durmaz ve Adalet gelmez.
DENK bütçe yapılmadan akan kanlar durmaz ve Adalet gelmez.
Anlaşılır yazabildim mi sayın yöneticiler? Anladınız mı sayın yöneticiler? Şahitlerimizin katillerini bulabildiniz mi sayın yöneticiler?”
Üzülerek belirtelim ki ayni noktadayız. Adalet üç ana unsur içerir. İddia makamı, Savunma mahkeme. Adlı yıl açıldı ama savunma yok. İddia makamı yok. Ya ne var. Yüksek yargı organı. Peki, iddia makamı olmadan savunma olmadan yargı mercii olur mu? Olmaz. Ama hükümetin ilga edildiği. Askeri hastanelerin kapatıldığı, Askeri yargının kapatıldığı düzenlerde olur. Adalet öyle bir şeydir ki toplumda yaşayan herkese gerekir Açık bütçelerle DENK bütçenin adaletle ne ilgisi var onu biraz açalım.
Açık bütçe Murat Muratoğlu’nun 6 Eylül 2017 tarihli ”Sözcü” gazetesindeki yazısına göre:
 “Enflasyon ne demek? Görünmeye bir elin cebinizden paranızı alması demektir. Ufak ufak tırtıklar. Bakarsın paran ayni cebinde duruyor hâlbuki değeri azalıyor hissetmiyorsun.” 
Sayın yazarın tanımı objesine uygun olduğundan doğrudur. Biz de yıllarca diyoruz ki; Açık bütçeler demek soframızdan yiyecek ve içeceklerimizin alınması ceplerimizden paralarımızın çalınmasıdır. Şimdi siz karar verin. Ceplerimizden paralarımızın soframızdan yiyecek ve içeceklerimizin alındığı ve alanların hiçbir yerde hesap vermediği bir toplumda “ ADALET” olur mu? El hak olmaz.
 
Bu yazdıklarımızın delilleri de vardır. Delilleri sizin de çok iyi bildiğiniz gibi AKP nin karnesidir. 
İşte AKP'nin karnesi:
Bir gram altın 18.000.000 TL den 140.000.000 TL ye çıkmıştır. Artış %800dir.
Bir ABD Doları 1.320.000 den 3.540.000 TL ye çıkmıştır.%300 dir
Çeyrek altın 24.000.000 TL den 240.000.000 TL ye çıkmıştır.%1000 dur.
2004 te 7.340.000 Kg Altın alma gücünde olan hazinemiz 2015'te 4.836.000 Kg altın alma gücüne düşürülmüştür. Gerileme %40 tır.
Bu tablonun yorumu filan olmaz. Bu tablo AKP döneminde Türk milletinin belinin kırıldığının ve tüm Türk Milletinin fakru zarurete sürüklendiğinin delilleridir.
Yazarlar yazılarını Türk milleti adına yazarlar. Türk milletinin gelecek nesillerine ödeyemeyecekleri kadar borç ve bedel kalmaması için yazarlar. Bu gün yazarlar Türk milleti adına yazamıyorlar. Bunu nereden biliyoruz. Bunu şuradan biliyoruz. Yazarlarımızın büyük çoğunluğu içinde yaşadığımız adaletsizliklerin olumsuzlukların sebebi açık bütçelerdir. DENK bütçe yapın ve buna son verin diye yazmıyor ve yazamıyor da oradan biliyoruz.
Belki bir Muhammed ümmetinden Yüce Allah kullarından birinin dikkatini çeker ve bu tükenmez çileler içinde boğuşan Türk milletinin çilesini, bitirmek üzere adım atar düşüncesiyle tekrar yazalım:
DENK bütçe yapılmadan akan kanlar durmaz çilelerimiz bitmez ve Adalet gelmez.
DENK bütçe yapılmadan akan kanlar durmaz çilelerimiz bitmez ve Adalet gelmez.
DENK bütçe yapılmadan akan kanlar durmaz, çilelerimiz bitmez ve Adalet gelmez.
9 Eylül 1922 de Haçlıların silahlı işgal kuvvetlerini deniz dökerek DENK bütçe +laik eğitim için yola çıkan büyük Türk milleti 14 Mayıs 1950 de çelmelenerek ihanete uğramıştır. Bu ihanetin de denize dökülmesi gerekir. Türk milletine bu savaşta başarılar dilenir.