Kore sinemasının son dönemdeki yükselişiyle toplumsal konuları mercek altına alan yapımlarla karşılaşıyoruz. Bunlardan en yenisi ise Officer Black Belt.

Film, elektronik kelepçe takılan eski mahkûmları izlemek üzere birlikte çalışmaya başlayan dövüş sanatları uygulayıcısının ve bir denetimli serbestlik memurunun etrafında dönüyor.

Yalnızca bir dövüş sanatları ekseninde ilerleyip sıradan bir aksiyon filmi olmayan bu yapım aynı zamanda adalet sistemi, cinsiyetçilik ve toplumsal eşitsizlik gibi derin konuları ele alarak izleyiciyi düşündürüyor.

Gerçeğin gölgesi

“Neden tecavüz cezaları az?” sorusu, filmin en çarpıcı ve rahatsız edici temalarından biri. Maalesef bu soru, sadece film dünyasının değil, gerçek dünyanın da, Kore’nin de hatta Türkiye’nin de acı bir gerçeği. Officer Black Belt bu soruyu gündeme getirerek, adalet sistemindeki çarpıklıkları ve mağdurların yaşadığı derin acıları gözler önüne seriyor. Filmdeki tecavüzcülerin rahat tavırları ve aldıkları cezanın hafifliği, izleyiciyi derin bir öfke ve çaresizlik duygusuna sürüklüyor.

Ödül gibi ceza

Ayak bileklerine takılan elektronik kelepçe onlara ödül sanki. Bazen bir cinayet bazen de bir tecavüzün ödülü bu! Ülkemizde de benzer sorunların yaşanması, izleyicinin kendini filmle daha fazla özdeşleştirmesine neden oluyor. Kelepçenin bir ceza yerine bir ödül gibi algılanması, adalet sistemindeki güvensizliği ve cezasızlığın yaygınlığını gösteriyor.

Bir küçük aydınlanma

Toplumsal bir bilinçlendirme aracı olarak da değerlendirilebilen film, izleyiciye adaletin herkes için eşit olmadığını ve mağdurların sesinin duyulması gerektiğini hatırlatıyor. Aynı zamanda toplumsal cinsiyet rolleri ve kadınların yaşadığı zorluklar gibi konulara da değinerek bu konularda farkındalık yaratmayı amaçlıyor.