Açılımcılar diyor ki Ana dilde eğitim vaz geçilmezimizdir. Olmazsa olmazımızdır. O zaman buyurun yapın ne bekliyorsunuz. Hayır, okulunun da vereceksin. Öğretmeninin de vereceksin kitaplarını da v ereceksin. Parasını da vereceksin. Siz diyorsunuz ki Anayasamıza göre Cumhuriyeti idare etmek zorundayız. Anayasamızda resmi dili Türkçedir yazıyor. Bu talebiniz Anayasamıza pek uymuyor. Ayrıca diyorsunuz ki Ana dilde eğitim yapılırsa eğitim birliği bozulacağından Türk Milletinin Haçlılara karşı savunma birliği de bozulur. Haçlılar iste bunun pesindedirler. Haçlılar onun için ana dilde eğitim diye tutturmuşlardır. Ama aynı haçlılar kendi ülkelerinde DENK bütçe yapıyorlar. Para basmıyorlar. Enflasyon yaparak hayatı çekilmez yapmıyorlar. Peki, neden bize bu güzellikleri empoze etmiyorlar? Hep birlikte haftaya kadar düşünelim.
Cumhuriyetimiz ve insanımız iflasa sürüklenmiş midir?
Cumhuriyetimiz AKP yönetimindeki süreçte eğitim güvenlik ve mali konularda tam bir iflasa sürüklenmiştir. Bunu neye göre soyluyoruz. Küçük bir istatistik verelim ve birlikte görelim. 2002 de asgari ücret 50 TL idi. Çeyrek Altın 23 TL Yani Asgari ücretle 10 altından biraz fazla altın alınabiliyordu. Bu gün çeyrek altın 162 TL dir. 10 Çeyrek altın için 1600 TL gereklidir. Oysa asgari ücret bu gün 770 TL dir. Asgari ücretle 5 çeyrek altın alınabiliyor. Ayrıca her yıl %5 kalkınma olmaktadır. 10 senede %40 eder. Yani bugün AKP yerine b aşımızda 10 yıldır anayasayı tastamam uygulayan, bilimden, tarihten yüce dinimizden, anayasamızdan ve Atatürk ilkelerinden güç alan bir hükümetimiz olsaydı. Asgari ücretle 14 çeyrek altın alabilecektik. Bir başka deyişle söylersek Asgari ücret 770 TL değil 2400 TL olacaktı. Bu rakamlar AKP yönetiminde Türk Milletinin Tam bir iflasa sürüklendiğinin delilleridir
Bu hükümet bu gidişle güven sağlayabilir mi?
İçeride güven sağlamak ancak denk bütçe ile mümkündür. DENK bütçe işin anahtarı ve namusudur. Atatürk’ün denk bütçe konusunda verdiği direktifi iktidar ve yandaşları acaba unuttular mı diye hatırlatıyoruz.
“ Bu günkü savaşmalarımızın GAYESİ TAM BAĞIMSIZLIKLTIR. Bağımsızlığın bütünü ise ancak mali bağımsızlıkla mümkündür. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart bütçenin ekonomik bünye ile orantılı ve denk olmasıdır” ACİK BUTCE YAPAN HUKUMETLER ENİNDE SONUNDA Hayata zam yapacaklardır. Tıpkı AKP nin yaptığı gibi. AKP döneminde birkaç örnek verelim mi? Bu sütunlarda defalarca verdik üşenmeyelim tekrar verelim. Sadece benzin ve Doları yazalım: 2002 seçimlerinden hemen sonra 1 litre kurşunsuz benzin 1 milyon 641 bin lira yani 1.64 YTL’den satılıyordu. O tarihte dolar kuru ise 1 milyon 668 bin TL idi. Benzin litresi 0.98 dolara geliyordu. Dünya borsalarında
1 varil petrolün fiyatı ise 42 dolar seviyesindeydi. Bugün 1 varil petrolün fiyatı 125 dolara çıktı. Ancak dolar kuru ise 1.24’e indi. Dünkü zamla birlikte 1 litre benzin ise 2.81 dolara çıktı. Bu gün ise benzinin litresinin fiyatı Ankara’da 473 kuruştur. Milletimiz 2002 de benzini 164 kuruşa alırken bu gün 473 kuruşla almaktadır. Hayata yapılan her zam iç güvenliği ve hükümete güveni, bozar. Bunu ben söylemiyorum. İsmet Paşa söylüyor. O diyor ki: “Kudretini enflasyondan almak isteyerek ayakta durmaya çalışan bir iktisadi politikanın sahibi hükümetin vücudu başlı başına amme itimadını sarsan bir sebeptir” AKP yönetimi açık bütçeler ve zamlar serisi demektir. Basit bit bilgidir bu öyle anlaşılmayacak bir şey söylemiyoruz. Asayişi sağlamanın yolu parada güven ve fiyatlarda istikrar ( Anayasa madde 166.) sağlamaktan geçer. Yani bütçenin iktisadi bünye orantılı ve denk olmasından geçer. Ben 10 senede 340 milyar bütçe açığı yaptım memleketi güzel idare ettim diyemezsiniz. O zaman dediklerini yaptıklarınızı yansıtmaz. Aksi halde bütün nüfusunuzu polis jandarma asker yaparsınız her tarafa biber gazı sıkarsınız biber gazı oralardan gidinceye kadar millet Taksim’e çıkamaz. Ama eninde sonunda ulusal egemenliğe teslim olursunuz. Ulusal egemenlik dalgası Karadeniz’in o bildiğimiz dalgalarına pek benzemez. Dinimiz ve ulusal egemenliğimiz aynı kaynaktan güç alırlar. O güç tarihin ve bilimin durdurulamaz gücüdür.
“Bilim Çin’de bile olsa gidin alın” diyen yüce peygamberimizin bu günkü ahvalde yüce ruhu rahat olamaz.
Dost acı söyler.