Bundan iki hafta önceki, yazımızın başlığı şu idi. “Anayasamız Değiştirilmelidir. Hem de Yıldırım Hızı İle” Ayni görüşteyiz. Türk Milleti de aynı görüştedir. O zaman bu görüşü özetleyelim ve yeni Anayasa değişikliği gerektiren konularda ek düşüncelerimizi yazalım.
Anayasa değişmelidir. Şüphesiz. Hem de Yıldırım hızı ile. Ama neresi ne kadar değişmelidir.
Bu Anayasa ile açık bütçeler biri, biri ardına TBMM den çıkarılarak yürürlüğe konulmakta ve her açık bütçe uygulandıkça Türkiye Cumhuriyetimiz tarihe gömülmek üzere ilerlemektedir. 14 Mayıs 1950 sonrası tüm yıllarda açık bütçeler TBMM den çıkarılmış uygulanmış ve Cumhuriyetimiz uçurumun kenarına kadar sessiz sedasız getirilmiştir. Ne yazık ki son 5 yılda açık bütçelere Danıştay vize vermiştir. Bu nedenle Anayasamızın 166.Madesinin yenisini önermiştik. Anayasamızın 166.madesinin önerilen şekli:
Anayasa Madde 166:”Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, …..planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir.
Planda: milli tasarrufu ve üretimi artırıcı, fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve istihdamı geliştirici tedbirler öngörülür; yatırımlarda toplum yararları ve gerekleri gözetilir; kaynakların verimli şekilde kullanılması hedef alınır. Kalkınma girişimleri, bu plana göre gerçekleştirilir.”
Merkezî bütçeler DENK olarak hazırlanır. Açık bütçeler TBMM’ne önerilmez. Açık bütçeler TBMM tarafından ret edilir. Enflasyonu %5 veya daha fazla arttıran hükümetler TBMM tarafından görevden alınırlar.”
Bu önerimizin arkasında sadece öneriyi, yapan ben ve bir grup insan değil Türk milleti bütünü ile arkasındadır.
Açık bütçeler Atatürk’e göre; Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığını yok eder.
İsmet İnönü’ye göre de Türk milletini ta manasıyla iflasa sürükler. Bu Anayasamızın ihlalinin de ötesinde bir sonuca gider. Bu sonuç ise Bağımsızlığımızın yok edilmesi ve Türk milletinin, iflas ettirilerek Anadolu’daki yaşamına son verilmesidir. 14 MAYIS 1950 DEN SONRA İZLENEN AÇIK BÜTÇE POLİTİKALARININ AMACI İŞTE BUDUR. Buyurun Anayasamızı böyle değiştirelim. İktidarı muhalefeti birleşelim. Türk milleti lehine bir faaliyetimiz örnek/ numune bile olsa yapalım.
Bu aslında bir vatanseverlik testidir.
Ana değişiklikleri önerilerimiz bu kadar. Diğer değişiklik önerilerimize gelince;
Askeri Ceza Hukuku ve İdare Hukuk Mahkemeleri yeniden kurulmalıdır
Askeri sağlık teşkilatı GATA ve Askeri hastaneler tam kadro göreve yeniden getirilmelidir. Anayasa değişiklikleri %50+1 ile değil ancak en az %75 çoğunlukla yapılabilmelidir. Anayasamızda devleti, yıkmak için idareye yetki verilemez. Verilmemelidir. Paramızı ve hazinemizi yallardan beri eriten açık bütçelerin tümü ile yasaklanması sadece bizim önerimiz değildir. Atatürk’ün Direktifi/vasiyeti olduğu da unutulmalıdır. İşte onun emri bu gün daha çok gereklidir. Türk Milleti her fırsatta Anıtkabir’e boşuna gitmiyor. Paramızın hazinemizin değerinin korunması hiçbir zaman doğal sınırlarımızın korunmasından farklı değildir.
Duayen Anayasa hukukçumuz ve Anayasa Mahkeme’mizin efsane Başkalarından Sayın Yekta Güngör Özden bu hafta yazısında bu konuyu işlemiş ve demiştir ki: Anayasalar ULUSAL YAŞAM ANDIDIR. Anayasalar siyasal iktidarların kendi yapılarına ve isteklerine uygun beklentilerine onay belgeleri değildir.
Anayasa Öğretim üyesi ve CHP eski Genel Sekterlerinden Prof. Dr. Süheyl Batum şöyle diyor. … “Anayasa birçok kez değiştirtildi. Cumhurbaşkanı tek yetkili hale getirildi. Neyi “ keşke yapmasaydık” yamalı bohça olmasaydı deniliyor da yeni sivil bir Anayasa yapalım deniliyor. Değişilmedik tek şey kaldı. İlk 4 Madde.”
Biz de diyoruz ki; ilk 4 madde değişince SEVR yolu açılır. İşte buna her karış toprağını yeniden şehit kanları ile sulayarak Türkiye Cumhuriyetini, kuran halk yani Büyük Türk Milleti asla izin ve geçit vermez.
Türk milleti bu topraklarda ebediyen yaşamaya azimli ve kararlıdır. Türk milleti 14 Mayıs ve sonrasında izlenen gayrı milli siyasetin yolundan değil DENK bütçe+ Laik eğitimli Atatürk yolundan gitmek zorundadır. Çünkü “ Türk Milletinin Birinci vazifesi “Türk istiklal ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.”
- NOT: Hamas İsrail’e saldırdı haberleri yoğunlaşmıştır. Kapımızda sıcak savaş vardır. İzleyelim. Birinci Cihan Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış SEVR Anlaşması ile parçalanmıştır. Türk Milletinin tarih sahnesinden silinmesi gerçekleşmiştir. Ancak Atatürk dünya sahnesine çıkmış bu oyun bozulmuştur. 14 Mayıs 1950 den sonra b aşımıza getirilen tüm iktidarlarımız açık bütçeler yaparak ve laik eğitimi yok ederek harici bedhahlarımızın siyasetlerine uygun yollar izlemişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında yazılı bulunan” Yurtta sulh cihanda sulh” ilkesi başta olmak üzere Atatürk ilkelerine ve demokratik hukuk devletinin gereklerine göre TBMM eliyle iktidarı ve muhalefeti birleşerek dünya barışına hizmet eden politikalar üretmek ve yürütmek zorundadır. Ne yazık ki; Atatürk’ün açık bütçelerin bağımsızlığımızı yok etiğini, İsmet İnönü’nün de Türk milletini tam manasıyla iflasa sürüklediğini bize direktif olarak verdiklerinden habersiz TBMM, hükümeti ve siyasi partileri ile bu siyaset yürütülemiyor.