Bugünkü savaşmalarımızın gayesi tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın bütünü ise ancak mali bağımsızlıkla mümkündür. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart bütçenin ekonomik bünye ile orantılı ve DENK olmasıdır.(*)
Milli paranın kudretini beynelmilel buhrana karşı yüksek varlığının esaslarını masun bulundurmak başlıca gayemizdir.(*)
Açık bir bütçenin sayısız sakıncalarını iyi bilen TBMM nin DENK bütçe yönünde kesin karar sahibi bulunması devletin mali ve hatta genel politikası için büyük güvencedir. (*)
Atatürk’ün verdiği bu direktifleri madde madde ve TBMM üyeleri dâhil herkesin kolayca anlayabileceği şekilde yazarsak;
-Bütçeler ekonomik bünye ile orantılı ve DENK olacaktır -Paramızın değeri asla düşürülmeyecektir.
-Tam bağımsızlık rotasından sapılmayacaktır.
-DENK bütçe için kesin karar sahibi olunacaktır.
- Ayağımız yorganımıza göre uzatılacaktır.
Bu ilkeler Atatürk’ümüzün her cephesinde, milleti ile omuz omuza savaşarak kazanılan bu aziz vatanımızın tekrar düşman eline geçmemesi ve bir daha bu büyük milletin başına SEVR felaketi gelmemesi için koyduğu mali ilkelerdir. Atatürk bu ilkeleri koyunca da doğaldır ki Harici bedhahlar dâhili bedhahlarla birleşerek, onlar da Türk milletini tekrar SEVR masasına oturtmak için aşağıdaki ilkeleri koymuşlardır.
Bütçeler gelirden fazla harcama yapılarak israf edilecektir.
Bütçeler açık yapılacak açıklar para basılarak, zamlar yapılarak mal mülk sattırılarak kapatılacak paranın değeri düşürülerek Türk Milleti, fakirliğe ve yokluğa sürüklenecektir.
Bütçelerin açık yapılması yönünden kesin karar sahibi olunacaktır. Açık bütçenin Anayasaya insan haklarına hukuka aykırılığı gibi lüzumsuz iddiaları ileri sürenlerin nesilleri ve kökleri kazınacaktır.
Sanmayınız ki bu düşünceleri hayalden yazıyoruz. Hayır, hayır asla hayır. 14 Mayıs 1950 tarihinden sonra gelen bütün TBMM leri ve müdahale dönemlerinde kurulan Milli Birlik Komitesi, Kurucu Meclis+ Danışma Meclisi ve Milli Güvenlik Konseyi dâhil hepsi ama hepsi “açık bütçe yapılmasında kesin karar sahibi” olmuşlardır. Daha önceleri kaçıncı defa yazdığımız gibi açık bütçe demek açık kadar paranın milletin cebinden alınarak onların fakru zarurete sürüklenmesi demektir.
İsmet Paşa, bu konuda Atatürk gibi düşünmektedir. İsmet İnönü 5 Aralık 1957 de Menderes Hükümetinin güvenoyu müzakerelerinde TBMM kürsüsüne çıkarak şu tarihi konuşmalarını yaptı
“Enflasyon politikası, iktidarın daha ilk yıllarından itibaren iktisadi bünyeyi süratle takatından düşürerek 1952 yılının son baharı başlarında, memleketi tam manasıyla iflasa sürüklemiştir. Kelimeyi tartarak kullanıyoruz.(**)
Hükümet herkesin gözünün içine bakarak, gelirini giderini şuraya buraya dağıtıp DENK olmayarak hazırladığı bütçeleri DENK diye getirip ilan etmektedir.”(**)
Şimdi durup dururken bu direktifleri bilmem kaçıncı defa neden yazdık. Seçimler yaklaştı. Amacımız, Türk milleti; Denk bütçede kararlı olan, Türk parasını Haçlı paralarına ezdirmeyen ve Türk piyasasını haçlılara peşkeş çekmeyen çarşı pazardaki dolardaki avrodaki depremleri önleyecek bir iktidar seçeneği aramaktadır. Milletimize bu arayışta doğru seçeneği bulmasında karınca kadarınca yardımcı olmaktır. Partilerin adaylarına sorun. Denk bütçe mi yapacaklar yoksa açık bütçeye devam mı? Orta çağ yolundaki eğitime devam mı yoksa çağdaş bilimsel eğitime mi. İşte ayraç budur.
Başarılar dilenir.
(*) Atatürkçülük. 1. Kitap. Genelkurmay Başkanlığı yayınları 1982
(**)İsmet İnönü’nün TBMM deki konuşmaları. TBMM yayınları. 2.Cilt. Sayfa 243