Hukuksuzluk, toplumsal ve Devletsel yaşam biçimimize dönüştüğü için, çelişkiler, haksızlıklar, yolsuzluklar kanıksandı ve kabullenir oldu.Kişisel ve toplumsal hayatımızın her alanında ayağımız bir engele takılıyor ve hep sendeliyoruz…
Parlamentonun 26.tıncı dönem açılışındaki yemin töreni, ayağımıza farklı bir çelme taktı ve tökezleme sendromumuz devam etti. Parlamento, tökezlemelerimize katkı yapılacak yer mi? Aksine, engellerin aşılacağı yer mi? Asıl sorunlarımızdan biri de bu!
Parlamentolar toplumların aynasıdır; üstelik yetki verilmiş, parlatılmış bir ayna. Ancak bizim Parlamenter aynamız iç görüntüsünü pek parlak aksettirmiyor. Üstelik toplumdan aldıklarını da karıştırarak, buğulandırarak yansıtıyor.
Milletvekilleri yemin töreninde ummadığımız kadar olumsuzluk yaşadık. Milletvekillerinin başlangıç adımlarındaki olumsuzluklar bir süre sonra toplumda karşılığını bulacak ve kimi hoş olmayan durumlarla karşılaşabileceğiz…
Yasalar ve kaidelere şartsız uyması gereken ilk yer, Milletvekillerinin oluşturduğu Meclis’tir. Ancak Milletvekillerinin sorumsuzluk içinde topluma yansıttıkları görüntüler Türkiye’nin içinde bulunduğu durum açısından düşündürücü, ülkenin geleceği açısından ise ürküntü vericidir:
Yemin töreninde sinirlerimiz neden bu kadar gerildi?
Türkiye Partisi olduğunu söyleyen HDP Milletvekillerinin biri dışında İstiklâl Marşını söylemekten kaçınmaları. Bu davranış başkaldırıdır ve kabullenmemedir.
Milletvekilinin Cumhurbaşkanı’na dönerek barış dilemesi ve yemin içeriğinde tahrifata gitmesinin amacı nedir? Kürtçe konuşmaya çalışan kişi sadece Kürt kökenli yurttaşlarımızı mı temsil ediyor?
Milletvekilinin Anadili Türkçe olan bir ülkede Arapça yemine başlaması ve ‘halklar’ kavramını kullanarak parçalar imasında bulunmasına ne denir?
Bölgesel bir kavga içinde olan bir partinin Milletvekillerinin, Milletvekili yeminini okuma düzeninin çok ötesinde hızlı ve kelimeleri anlaşılmaz kılarak okumaları, ret içinde olduklarını belirtmeleri, savundukları bölge halkına acaba ne yarar sağlayacağını düşünüyorlar?
Rabia İşareti yapan Milletvekili ne yapmak, kimlere mesaj vermek istiyor? Rabia üzerinden Türk toplumuna hangi yararı sağlayacağını umuyor?
Boynuna Bayrak asarak yemin eden Milletvekili, bu ülkeyi, bu halkı, bu Bayrağı acaba senden, benden, bizden daha mı çok seviyor?
Başını sarmalayarak yemin eden Bayan Milletvekili, özel hayatıyla, resmi hayatı arasındaki ayrımı yapamıyorsa, nasıl bir ‘hukuk düzeni’ için mücadele edecek acaba?
Elini havaya kaldırarak, elini kalbini üstüne koyarak yeminini bitiren Milletvekillerinin ‘Devrimcilik’ dereceleri kaç basamak, bileniniz var mı?
Yok yere katledilen, öldürülen masum insanların davasını gütmek, Milletvekili yemin töreninde resimleri yakada taşımakla değil, tüm yasama döneminde mücadelenin sürdürülmesi, daha doğru ve etkileyici bir tavır olmaz mıydı?
Sol gözü görmeyen, sol kulağı duymayan bir siyasi yapılanma içinde ülke ve toplum sorunlarını sağlıklı tartışmak ve doğruya ulaşmak kolay değildir. Boynu sağa bükülmüş, tek gözle Dünya ve ülkeyi buğulu gören bir sistem ve düzenden çıkar yol bekleyemeyiz Kimi Milletvekilleri hâlâ içinde bulunduğu kurumun adının ne anlama geldiğini bile bilmiyor. ‘TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’ tanımlaması, bir parçayı değil, bir bütünü ifade ediyor. Yemin metninde gedikler açmaya çalışmak ve bu gediklerden bir yerleri vurmaya çalışmak samimiyet ifadesi değil, art niyettir, ayrımcılıktır…
. Aldatılmaya, kandırılmaya hazır bir seçmen kitlesinden destek alan,1920 Meclisinin anlamını ve amacını kavrayamayan, Ulusun değil, bir örgütün temsilcisi gibi davranan, yasalara ilk uyması gereken kişilerin seçilmişler olması gerektiğini gösteremeyen Milletvekillerinin varlığı, ülkenin geleceği önündeki en büyük engel olarak önümüzde duruyor!