Aslında insanın ‘’boş zaman’’ diye adlandırdığı o kendini kendi yapan vakitleri boş olarak nitelemek ne denli yanlış. Yaşamın rutin hatta klişe saatlerini yaşamak zorunluluğumuz kaçınılmaz. Statümüz, pozisyonumuz her neyse onun gereğini yapmak yükümlülüklerimiz zaman içinde hapsolduğumuz hükümlülüklerimize dönüşür. Bu durum öylesine bir hal alır ki arta kalan zamanı sırtüstü uzanmak ve miskinlik yapmakla değerlendirdiğimizi varsayarız. Vücut elbette dinlenmek ister bunun için derin uyku şarttır. Ancak ruh için muhakkak onu dinginleştirecek faaliyetlerde bulunmak gerekir. Günümüz koşullarında herkesin internette yok olduğu hatta hipnotize olduğu gerçeği aşikardır. Asosyallik tam da burada başlıyor diye düşünüyorum. Adı sosyal medya olan o alanda insanlar gayet asosyal nitelikler sergiliyorlar. Yani demem o ki en değerli hazinemiz zaman iken onu çarçur etmekte pek mahiriz. Birlikte ya da yalnız yapabilecek o kadar kıymetli uğraşlar dururken; örneğin nitelikli bir film izlemek, bir kitabı heceleye heceleye okumak gibi, zamanı ona buna laf yetiştirmekle harcamak kaba bir deyimle pek bir hoyratlık.
Sosyal insan; sahici beşeri ilişkilerde kendini doğru ifade edebilen insandır diye düşünürüm. Bu alanlarda sanatsal ve sportif aktivitelerde bulunmak insanın genel stresini ve enerjisini boşaltabileceği en sıhhatli uğraşlardır.
Bu sebeple aslında boş zaman yoktur. Onu iyi değerlendirmeyip sürekli şikayet edenler vardır . Hayatlarını yaşanılır kıymetli bir alan yapan insanların temel ortak özellikleri boş diye adlandırdıkları vakitleri en verimli bir şekilde yapılandıran insanlar olduğunu düşünüyorum.
Yeni bir şey öğrenmek için okumak, araştırmak ve keşf için olanaklar, eskiye nazaran daha kolay ulaşılır haldeler. Bunun için istek ve eylem gerekir. O halde boşlukları güzel aktivitelerle dolduralım ve doyumsayarak yaşayalım.