Basının hal-i pür melali (hüzünlü, acıklı hali) ortada.

CHP Milletvekili İdris Yıldız dönemin iyi özetlemiş:

AKP hükümeti kendisine muhalefet eden gazeteci ve medya kuruluşlarını cezalandırmak için devletin bütün olanaklarını kullanmakta, medya üzerindeki ağırlığını orantısız bir şekilde kullanarak ülkedeki siyasi ve sosyal kutuplaşmayı da derinleştirmektedir."

 

***

Aslında görünen köy kılavuz istemiyor.

Yerel ya da ulusal ölçekte “Alo Fatih” modeli tercih sebebi.

Çalışan gazeteciden çok, “kafası çalışan”, mesleğini bilen gazeteciden çok “işini bilen” gazeteci tercih ediliyor. “Efendim dönem bildiğin gibi değil” paniği ruhları ve kalemleri esir almış, geriye esaret kalmış.  

Müzmin olmasa bile, ‘muhalif bir iki kelam’ etmek intihar etmekle eşdeğer sayılır olmuş.

Neyse mevzu çok derin ve tatsız; yeniden deşilecek bir yara değil.

Üstelik 10 Ocak “Çalışan Gazeteciler Günü” nün arifesinde.   X

 

***

Elinde halen kalemi olan, haber yapıp, yorum yazabilen gazeteciler durumlarına şükrediyor. Ben de şükrediyorum. Ama elinden sık sık kalemi alınan, kırılan, iş verilmeyen gazeteciler ve onların ailelerine de dayanma gücü diliyorum. İşin tuhafı cenazenin başında cellâtların daha çok gözyaşı döküyor olması. Yani düşünün cinayeti işlemiş ama cenazede merhumun yakınlarından daha fazla gözyaşı döküyor. Kendini yerden yere atıyor.

“Vah gardaşım vah!”

 

Gazeteciler gününü takvimde işaretledikleri için unutmayan devlet büyüklerimiz, yerel ya da mülki idarecilerimize nezaket gösterdikleri için teşekkürler. Yarın belki orada bulunan gazeteci taifesinden birçoğu işsiz kalacak. Olsun, siz düğüne gidin oynayın, cenazeye gidin ağlayın!

 

Yazıişleri masasına, “Çalışan Gazeteciler Günü” dolayısı ile gelen mesajın haddi hesabı yok. Siyasilerden, vekillerden, vekil aday adaylarından, meslek odalarından, denek başkanlarından; muhtarlardan, ihtiyar heyetinden…

Meğer ne çok seviliyor, tutuluyor ve saygı görüyormuşuz da haberimiz yokmuş.

Bizi gidi nankörler!

 

Neyse “bu vesile ile adındı duyurmak isteyen” birçoğunun mesajına yer veremedik. Kimsenin niyetini okuma aletimiz yok o yüzden herkese teşekkürler.

Kimsecikleri ve kendimizi fazla üzmeden bu yazıyı Muhtarlar Federasyonu Başkanı Hüseyin

Akdeniz’in kutlama mesajındaki bir bölümle bitirelim;

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir’ diyerek basının ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Ülkemizin müşterek sesi olan gazetecilerin çalışma şartlarının tüm Türkiye'de daha da iyileştirilmesi, basın özgürlüğünü kısıtlayan engellerin ortadan kaldırılarak belli standartlara kavuşturulması ortak dileğimizdir.”

 

***

Amin! Amin!