Dünya Sağlık Örgütü(WHO) her yıl Nisan ayının son haftasında kutlanan “Aşı Haftasının” amacının, her yaştan insanı hastalıklara karşı korumak ve aşılamayı teşvik etmek olarak açıklamıştır. Aşılama her yıl milyonlarca insanın yaşamını kurtaran en başarılı, etkili ve düşük maliyetli sağlık işlemlerinden birisidir.
*
Bakınız değerli şairimiz,meslek büyüğümüz çocuk hekimi “Dr. Ceyhun Atuf Kansu” yıllar önce Kızamık salgınından ölen çocuklar nedeniyle duygularını Kızamık Ağıtı şeklinde şiir’e dökmüştür. Işıklar içinde uyusun.
“Ben gördüm bu köyü, damların altında,
Çocukları kızamık döküyor.
Gözleri, göğüsleri, yüzleri, ah bırakılmış tarla,
Gelincikler arasından öyle masum bakıyor.
Habersiz hepsi kızamıktan ve ölümden,
Kirli yüzlerinde açan ölümden habersiz,
Ve düşmüş bir gül oluyorlar birden,
Bebekler ölüveriyorlar, ölümden habersiz.”
*
Pandemide bizlere değerli katkıları olan, yol gösteren derneğimiz KLİMİK, geçen yıl Aşı Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada; Aşılamanın çok önemli bir “Toplum sağlığı Buluşu” olduğunu belirterek;
“Aşıların geliştirilmesi, insanoğlunun sağlıklı ve uzun bir ömür sürmesini sağlayan en önemli buluştur. Aşılar sadece aşılanan kişiyi değil, bulaşıcı hastalıkların topluma yayılmasını engellediği için, tüm toplumu korur. Nitekim aşılama, birey ve toplum sağlığı için yapılanlar arasında; içme suyunun klorlanması, tütünün zararlarının ortaya konması gibi çok önemli buluşların önüne geçerek birinci sırada yer almaktadır. Elli yıl önce çok sayıda çocuğun ölmesine ve sakat kalmasına neden olan bulaşıcı hastalıkları artık görmüyor olmamızın nedeni aşılardır. Toplumda aşılanma oranlarının düşmesi durumunda bu hastalıklar tekrar ciddi salgınlar yapacaktır demiştir.”
*
Antibiyotik direncinin giderek arttığı günümüz koşullarında, enfeksiyon hastalıklarından korunma çok daha önemli hale gelmiştir. Çocuklarda olduğu gibi yetişkinlerde de aşılama önemli bir konudur. İnsan yaşamını tehdit edebilecek ciddi sonuçlar doğurabilen hastalıklardan korunmada bağışıklamanın önemi gün geçtikçe daha da artmıştır. Bağışıklama; doğumla başlayıp yaşam boyu devam eden bir durumdur.
*
Aşılamayla uzun süreli korunma amaçlanmaktadır.
Aktif bağışıklama, yani aşılamada vücudun bağışıklık sistemi aktive edilmektedir.
*
Aşı ile bağışıklamada antikor/antitoksin oluşumu için belirli bir zamana (haftalara ya da aylara) ihtiyaç vardır. Yani aşı yapılır yapılmaz ya da ilk doz aşıdan sonra hemen koruyucu etki (antikor/antitoksin) oluşmaz. Bunların oluşması için bazı durumlarda aynı aşıyı belirli aralıklar ile birden fazla dozda uygulamak gerekebilir. Bazen de belirli bir hastalığa karşı uygulanan aşının etkisinin sürekliliğini sağlamak amacıyla belirli aralıklarla tekrarlamak gerekebilir.
*
Bazı aşılar (canlı) ise bir ya da iki doz uygulama sonrası ömür boyu bağışıklık oluşturur. Aktif bağışıklama, toplumda yaygın görülen ve yüksek bulaştırıcılık özelliğine sahip, sonuçları ağır ve ciddi olan enfeksiyon hastalıkları etkenlerine karşı antikor-antitoksin oluşturmak amacıyla çoğu zaman daha mikroorganizma ile karşılaşmadan yani bulaşma olmadan önce uygulanır.
*
Koruyucu etki kişiye göre değişir.
Günümüzde hiçbir aşının yüzde 100 koruyucu etkisi yoktur diyebiliriz. Aşı sonrası koruyucu etkinliğin oluşup oluşmadığının belirlenmesinde rol oynayan faktörlerin başında aşının yapıldığı kişinin durumu gelir. Yaşlı kişilerde, aşırı kilolularda, altta yatan kronik hastalığı olanlarda, diyabet, kanser hastalarında, organ nakli yapılanlarda ve bağışıklık sistemini baskılayan her türden hastalığı olan ya da bu tür ilaçları alanlarda; aşıya karşı vücudun verdiği yanıt zayıf olur. Bu nedenle böyle kişilerde aşıyla korunma daha düşük düzeydedir. Buna karşın enfeksiyon hastalıklarına karşı aşı ile korunması gereken kişilerin en başında da bu grupta yer alan kişilerin geldiği de unutulmamalıdır.
*
Aşı bazı Hastalıkları ortadan kaldırılmasında son derece etkindir.
Aşı ile bağışıklama ile hastalığın diğer kişilere bulaşması engellenmektedir. “Dolayısıyla toplumda söz konusu hastalığa karşı aşılanan kişi sayısı ne kadar fazlaysa, o hastalığın ortaya çıkma olasılığı da o oranda düşük oluyor. Hatta bazı hastalıkların tamamen ortadan kaldırılması da mümkün olabilmektedir. Örneğin başarılı aşılama programları sayesinde çiçek, kızamık, polyo (çocuk felci) hastalıkları tamamen yok edilmiş, ya da yok denecek seviyelere çekilebilmiş durumdadır.
*
Aşı karşıtlığı bazı enfeksiyon hastalıklarının sıklığında yeniden artışa neden olmuştur.
Son zamanlarda aşıların içerisinde, bakteri ve mantar üremesini önlemek üzere yer alan, içeriğinde civa bulunan “Tiomersal”in çeşitli zararlı etkilerine, özellikle de otizme neden olduğuna ilişkin bazı bildirilerin tüm dünyada aşı karşıtlığını yeniden artırdığını görmekteyiz.
*
Bu durum aşılanma oranlarında belirgin azalmaya yol açmıştır. Dolayısıyla aşı ile korunabilir enfeksiyon hastalıklarının görülme sıklığı da artırmaya başlamıştır. Genellikle çoklu aşıların içerisinde bulunan civa (Tiomersal), Etil Civa halindedir. Bu formu vücutta birikmemekte ve 30 gün içerisinde vücuttan atılmaktadır. Buna karşın başta kabuklu deniz ürünleri olmak üzere çeşitli besinlerden alınan civa ise Metil Civadır ve vücutta birikir. Bunu unutmamak gerekir.
*
Aşı ile Otizm ilişkisi günümüzde halâ tartışma konusudur. Civa içeren aşıların uygulaması ile Otizm arasında doğrudan bir ilişki saptanmamakla birlikte İngiltere, Amerika ve Avrupa’da özellikle çocukluk yaş grubunda uygulanan aşıların içerisinden Etil Civa çıkartılmıştır. Bu örnekler de göz önünde bulundurulduğunda özellikle de çocukluk yaş grubunda civa içermeyen aşıların uygulanmasının hem güvenirlik açısından hem de otizm ile ilgili tartışmaları ortadan kaldırması açısından önemli olduğu düşünülmektedir.
*
Yurt dışı gezilerden önce de aşı unutulmamalıdır.
Rutin olarak uygulanmamakla birlikte, geziler sırasında gidilecek ülkelere göre, Tifo Aşısı, Kolera Aşısı, Sarıhumma Aşısı, Kene Kaynaklı Ensefalit Aşısı ve Leptospiroz Aşıları yapılması gereklidir.
*
Difteri–Tetanoz-Boğmaca Aşı üçlü Aşısı:
Doğum sonrası başlanılan aşılardır. Çocukluk ve erişkinlerde de düzenli olarak sürdürülüp, 10 yılda bir tekrar dozları ile aşılamaya ömür boyu devam edilir. Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde de güvenle uygulanabilmektedir.
*
Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak-Suçiçeği Dörtlü Aşısı:
Daha önce söz konusu hastalıklar geçirilmemiş ya da bunlara karşı aşı yapılmamışsa, erişkin yaş grubunda bir ya da iki doz aşı yapılarak bağışıklık sağlanmaktadır. Bu aşılar canlı virüs aşıları olduklarından hamilelikte ve bağışıklık sistemi baskılanmış olanlarda uygulanmaz.
*
Zona aşısı:
50 yaşından sonra iki doz olarak yapılır. Canlı virüs aşısı olduğundan hamile ya da bağışıklık sistemi baskılanmış kişilere uygulanmaz.
*
Pnömokok aşısı:
65 yaş sonrasında herkese, ya da kronik hastalığı ya da bağışık sistemi baskılayan hastalığı olan kişilere yaşa bakmaksızın erişkin her yaşta konjüge ve polisakkarit pnömokok aşıları uygulanmaktadır.
*
Grip aşısı:
65 yaş ve üzeri herkese, ya da kronik hastalığı ya da bağışık sistemi baskılayan hastalığı olan kişilere her yaşta her yıl bir doz olarak uygulanması uygundur.
*
Hepatit-B aşısı:
Daha önce hepatit-B’yi geçirerek, ya da buna karşı aşı ile korunulmamış ise; erişkin yaş grubunda 3 doz aşı ile bağışıklık sağlanmaktadır.
*
Hepatit-A aşısı:
Daha önce hepatit -A geçirilmemiş ya da buna karşı aşı yapılmamışsa; erişkin yaş grubunda 2 doz aşı ile bağışıklık sağlanmaktadır.
**
İnsan papillomavirus aşısı (HPV):
9 yaşından itibaren kadınlarda 26, erkeklerde 21 yaşa kadar 3 doz aşı ile bağışıklık sağlanmaktadır. Daha ileri yaşlarda da hekim önerisi ile yapılabilir.
**
Menengokok aşısı:
Dalağı alınmış, ileri düzeyde bağışık sistemi baskılanmış kişilere, hastalığın yoğun olarak görüldüğü ülkelere seyahat edecek kişilere 2 doz aşı ile bağışıklık sağlanmaktadır.
**
Haemophilus influenzae-B aşısı:
Dalağı alınmış ya da hemopoetik kök hücre nakli yapılmış kişilere 3 doz uygulama ile bağışıklık sağlanmaktadır.
**
Aşı konusunda ne kadar yazı yazıp konuyu anlatsak yine de görevimiz bitmiş sayılmaz. Yukarıda yazdıklarıma sevgili Çağrı Büke arkadaşımızın notları yol gösterici olmuş olup, buradan ona teşekkür ederim. Aşılama sadece çocuklar için değil erişkinler içinde yaşamsaldır. Korona surecinde ( Covid-19 aşıları dahil) aşı konusundaki oluşabilecek tereddüt ve direnci, biz hekimler zamanında kamuoyuna sağlıklı bilgiler vererek gidermemiz toplum sağlığı açısından çok doğruydu. Sağlık otoritesi ile ilgili Demokratik Sağlık Örgütlerinin birlikte, ortak akıl ile saydam bilgi paylaşımı olabilseydi ne iyi olurdu. Maalesef bu olmamıştır. Medya konunun önemini bıkmadan yorulmadan işlemeye devam etmelidir. Koruyucu sağlığın en önemli öğelerinden hatta olmazsa olmazlarından birisi de her yaş grubuna göre uygun aşılamadır. Maalesef aşı reddi ve olumsuz bilgilendirme yüzünden sorun büyümekte, kökü kazınan birçok enfeksiyon hastalığı tekrar toplumumuzu tehdit etmektedir. Bildiğimiz kadarıyla; şu an binlerce aile aşıyı reddetmiş bulunmaktadır. Aşı reddinin yasal açıdan güvenceye kavuşması bu sayının sahada artması olasılığını kuvvetlendirmektedir.
Korona sürecinde konu hakkında fazla bilgi sahibi olmadan, olumsuz fikir sahibi olmak sadece o kişiyi değil birçok kişiyi riske attığını gördük. Aşı karşıtlığı öyle bir hale dönüşmüş ki, artık dev tekelci ilaç firmalarının ekmeğine yağ sürüldüğünü düşünmek herhalde yanlış olmaz. Korona Pandemisinden bugün İçin az hasarlı çıkmışsak, bu durum Korona Aşıları sayesindedir. Aşılar evrenseldir. Koruyucu Hekimliğin en önemli ögesidir bu böyle biline!..
Gelecekte sağlığımız bağışıklık biliminin önerileri ile şekillenecektir.
Sevgilerimle…