Bayram öncesi sıcak siyasi tartışmanın ana gündemi CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, İstanbul’da bizimde katıldığımız ‘’Şehit aileleri ve Gaziler Çalıştay’’  toplantı bitiminde basın mensuplarının Devlet Bahçeli’nin ‘’CHP ile AKP büyük ittifak’’ yapabilir sözlerinin sorulması üzerine. Özgür Özel’in ‘’Memleketi bu hale kadar getirip suç ortağını bize doğru itmesin. Bu sorunları ya çözsünler ya bıraksınlar biz çözeriz. Belli ki ittifaklarında sorunlar var. Sayın Bahçeli ittifaklarından memnun değilse bizim ittifakımıza gelsin, bizim ittifakımızın adı Türkiye İttifakı’’ diyerek Bahçeli’ye verdiği cevaplar, çok konuşuldu.

Önce AKP sözcüsü Ömer Çelik ‘’CHP içinde meydana gelen rahatsızlıkları giderme çabası olarak görüyoruz’’ diye açıklama yaptıktan sonra, Erdoğan’da sanki bu sözleri Özgür Özel’e, Ekrem İmamoğlu söyletmiş gibi eleştiri oklarını İmamoğlu’na yönelttiler.

Araya giren 9 günlük bayram tatili bu sıcak siyasi tartışmanın güncelliğini kaybettirmedi. Tam aksine hem iktidar çevrelerinden hem de muhalefet çevrelerinden CHP içinde bir ‘cepheleşme, tartışma’ yaratma çabası aralıksız devam ediyor.

Önce Erdoğan ne demiş ona bakalım…

Erdoğan ‘’Bizim iade-i ziyaretimizi hazmedemediler. Biz Cumhur İttifakı olarak aynı duruşumuzu, aynı dayanışmamızı devam ettireceğiz. Cumhur İttifakı bir Altılı Masa değildir’’ diyerek. Hem CHP’nin başındaki arkadaş diyerek Özgür Özel’i ‘hazımsızlıkla’ suçladı hem de Altılı Masa’ya bir gönderme yaptı.

Erdoğan ‘’Biz iade-i ziyareti yapmak suretiyle siyasette bir yumuşama, bir kibarlık getirelim dedik. Ama bu kibarlıktan anlamayanlar İstanbul’da basın toplantısı yaptılar ve orada belli ki birilerinin etkisi altında kaldılar. Demek ki bazı yerlerden onay aldılar…’’

Bir kere Özgür Özel’in bu sözleri sarf ettiği ‘’Özel bir basın toplantısı’’ değildi. Çalıştay sonrası basın mensuplarının soruları üzerine verilmiş cevaplardı. İkincisi ne demek ‘’birilerinin etkisi altında kalmak, bazı yerlerden onay aldılar’’ demek. Bu sözler sözde ‘’yumuşama ve normalleşmeyi’’ sabote etmek değilse bile iyi niyetli sözler değildir. Bu sözler Özgür Özel sanki kendi iradesiyle karar veremiyormuş gibi bir algı yaratarak Özgür Özel’e büyük haksızlık olduğu gibi. Hiç ilgisiz bir konuda Ekrem İmamoğlu’nu sürecin içine çekerek, parti içinde Ekrem İmamoğlu’nu hedef haline getirme çabasından başka bir şey değildir.

Erdoğan’ın ve ittifak ortaklarının sözlerine bakıldığında söylenen sözler iyi niyetli sözler olmanın aksine CHP içinde ‘çatlak’ yaratma ‘kılçık’ atmaktan başka bir amacı yoktur. İktidar adına söz sarf edenlere bakılacak olursa Özgür Özel ve CHP yönetimi ‘’yumuşama veya normalleşme’’ye karşı değil. Erdoğan ‘’her ne kadar ters görünse de CHP ile bir anayasa yapma başlığı altında buluşabilir miyiz?’’ arayışıydı. Teklifimizi yaptık. Onlardan ‘’niye olmasın’’ noktasına gelen bir yaklaşım gördüm.

Yani, CHP ile ters görünse de anayasa altında buluşabilir miyiz dedim, onlarda ‘’niye olmasın’’ dedi, ama…

CHP içinden özellikle de İstanbul’da Ekrem İmamoğlu bu sürece karşı çıktı, Özgür Özel’i ‘’yumuşama veya normalleşmeye’’ karşı çıkmaya zorladı diyerek eleştiri oklarını İmamoğlu’na yönlendiriyor, hedef haline getiriyor.

İktidarın öteden beri rakip partiler içine ‘el atmak’ kendi içlerinde ‘derin’ çatlaklar oluşturarak rakipleri zayıflatmak gibi projeleri hep olmuştur. Ayrıca Erdoğan’da ilk büyükşehir belediye başkanı olduğu günden beri dayanılmaz bir Ekrem İmamoğlu ‘fobisi’ var. Konu ne olursa olsun bir şekilde Ekrem İmamoğlu’na bağlamaktan vazgeçemiyor.

Nasıl ki Mayıs sürecinde adaylık tartışmalarını bir şekilde yönlendirerek istediği rakibi belirlediyse şimdi de erken bir süreç başlatarak İmamoğlu’nun öne çıkmasının önünü farklı taktiklerle kesmeye çalışıyor. Bu son tartışmayla birlikte ekranlarda çokbilmiş iktidar yanlılarına baktığınızda CHP içinde konu ne olursa olsun bir şekilde İmamoğlu’na bağlamalarından anlaşılabilir. Sürekli olarak Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu çekişmesi-rekabeti varmış izlenimi yaratma çabası görülmektedir.

CHP iktidarın kurduğu tuzağa düşerek yerel seçim zaferini erken adaylık tartışmalarıyla gölgelememeli. Geniş halk yığınları tarafında yüksek kabul gören isimler bellidir şimdiden adaylık çekişmeleriyle bu umut yok edilmemelidir. Önce yerel yönetimlerde gösterilecek başarılarla ve CHP’nin ‘eylem, söylem, kadrosal’ oluşumlarıyla CHP’nin ülkeyi yönetebileceği, sorunları çözebileceği güveni topluma gösterilmelidir.