Türkiye’de yaşamak zordur. Ne zamandan beri zordur. Ta 1071 Malazgirt’ten beri zordur. Bu zorluğu ben söylemiyorum. Ebedi başkomutanımız Büyük Atatürk söylüyor. İşte dedikleri:
“Birinci vazifen Türk İstiklal ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin yegane temeli budur. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek Dahili ve harici bedhahların olacaktır….. Bundan daha elim ve vahim olmak üzere memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet dalalet ve hatta hıyanet(***) içinde bulunabilirler. “
1600-1920 arasında Haçlılar bilimi elimizden alarak yüce dinimizi de elimizden almışlar ve bizi SEVR masasına oturtmuşlardır. Sevr masasında ise Padişah+ Halifemiz hazretlerinin de onayladığı SEVR anlaşması ile vatanımızı ve dinimizi elimizden almışlardır. İş bundan sonra çatallaşmıştır. Kur’an’ımızın baş emri “ OKU” yu uygulayan büyük bir lideri yüce yaratan yaratarak Türk milletinin yurdunu ve yüce dinini kurtarma görevi ile 19 Mayıs 1919 da Samsun’a çıkarmış ve herkesin bildiği gibi 9 Eylül 1922 de Türk milleti Atatürk’ün başkomutanlığında İzmir’e varmıştır. Şimdi dahili ve harici bedhahlar tekrar bu savaşı geri döndürmeye çabalamaktadırlar. 14 Mayısta iktidara gelenler Denk Bütçe yerine açık bütçeye ve laik eğitim yerine dini eğitime geçmekle demokratik yoldan ayrılıp diktatörlük yoluna girmişlerdir. Batı Cephesi Komutanımız o günlerde sağdı. Onlara aynen şöyle demiştir.” Demokratik rejim dedik. Demokratik rejim kurulmuştur. Demokratik rejimden ayrılarak baskı rejimi kurmak tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz ben de sizi kurtaramam.(*)
Burada siyaseten söylenmiş olan şey baskı rejimi değil düpedüz “ Diktatörlüktür” Bunun diktatörlük olduğunu halkımız dile getirmiştir. Birlikte okuyalım.
Olur mu böyle olur mu
Kardeş kardeşi vurur mu
Kör olası diktatörler
Bu dünya size kalır mı?
O zaman diktatörlük ve diktatör sözcüklerine TDK sözlüğüne bakarak öğrenmek zorundayız.
Diktatör: Bütün siyasi yetkileri elinde toplamış kimse.
Diktatörlük: Egemen ve mutlak bir siyasi gücün bir veya bir çok kişinin oluşturduğu bir yürütme organınca denetimsiz ( Meclis devre dışı olarak)olarak yürütüldüğü siyasi düzen.
Diktatörlük: Bir diktatör tarafından yönetilen ülke.
Diktatörlük etmek: Diktatörce davranmak zorbalık etmek.(**)
14 Mayıs 1950 den beri Güzel yurdumuz güzel insanlarımız güzelim güzeli Türk milletimiz “ Diktatörler “ tarafından yönetilmektedir. Bu cümlemize ara rejimler 12 Mart 12 Eylül vs. dahildirler.
Şimdi gelelim Faşizm nedir sorusuna.
Faşizm: Yetkinin tek partinin elinde toplandığı düzen. Demokratik düzenin yerine aşırı bir ulusçuluk ve baskı düzeni amaçlayan öğreti.(**)
Görüldüğü gibi TDK Türkçe sözlüğü biz söyledikleri yenir yutulur cinsten şeyler değildir. Şimdi herkesin çok iyi bildiği AKP karnesini yazalım ve görelim ne imiş.
Türk milletinin cebinden açık bütçeler yapılarak 345 katrilyon TL kanun zoru ile alınmıştır.
Bir gram altın 18 TL den 145 TL ye çıkmıştır.
Bir yabancı para 1.320.000 den 3.787.000 TL ye çıkmıştır.
Çeyrek altın 24 TL den 240 TL ye çıkmıştır.
Terörü anasıyı toplumsal huzursuzluğu yaratan şeyler işte bunlardır.
1995 ten sonra yazdığımız her yazımızda şunu yazıyoruz. Açık bütçeler yaparsanız Türk milletinin sofrasından yiyeceklerini ceplerinden paralarını almış olursunuz. İşte faşizm durağı burasıdır. Siz Türk milletinin sofrasından yiyeceklerini ceplerinden paralarını alırsanız Türk milleti de” Millî reaksiyonlar” gösterecektir. Bunları DENK bütçe yaparak gidereceğinize açık bütçeye devam laik eğitimin çanına ot tıkmaya devam ederseniz. “ Demokratik rejim istikametinden ayrılıp dikta rejimine” gidersiniz. Tıpkı 14 Mayıs 1950 den sonra yaşananlar gibi. O zaman da İsmet Paşa çıkar ve der ki; “siz bu yolda devam ederseniz sizi ben da kurtaramam” Onun partisi de der ki. Faşist diktatörlüğe gidiyorsunuz. Frene basın. 2017 bütçesi de 64. Milyar açık bağlanmıştır. AÇIK BÜTÇE= Faşizm veya DİKTASTÖRLÜK yoludur. GEZİ olayları nedir. Yazıldı çizildi bunlar. Milli reaksiyondur. Karşılığında yapılanlar nedir. Faşizmin ta kendisidir. Hangi demokrasilerde hükümetler tarafından demokratik hakkını kullananlara biber gazı sıkılarak gözleri kör edilmiştir ve biber gazı kapsülü ile katledilmiştir.. Millî reaksiyonlar DENK bütçeye ve laik eğitime dönülerek önlenebilir. Bütün hazinenizi biber gazına yatırarak bütün Türk milletine biber gazı sıkılarak önlenemez. Yüce dinimizin emri” OKU” dur. Bilim Çin’de bile olsa gidin alın dır. Siz “OKU” yacağınıza okutacağınıza “ Biber gazını nerde bulursanız alır ve Türk milletine sıkarsanız.” Geldiğiniz durak faşizm durağıdır. Rejim de “ FAŞİZM” olur. Başındaki yöneticilere ne sıfat verilir onu da siz bulun.
Dost acı söyler çünkü Onun acı söylemekten başka bir silahı ve teçhizatı yoktur.
(*) İsmet İnönü. TBMM deki konuşmaları. Cilt 2 S.243.
(**) Türkçe Sözlük: TDK 11. Baskı Ankara 2011 S.662 ve 854
(***) Gaflet: Aymazlık= Çevresinde olup bitenleri farkına varmayan, sezmeyen kimse. Gözü bağlı gafil bilgisiz
Dalalet: Sapınç, sapkınlık doğru yoldan ayrılmak ( a.g.s Türkçe Sözlük: TDK 11. Baskı Ankara)