Her yiğidin harcı değildir çatır çatır doğruları söyleyip, doğruları yazabilmek. İşi dolandırmadan, lafı eveleyip gevelemeden söyleyemez herkes. Söyledim sanar da, işe yaramaz vesselam…
Günümüzdeki iletişim araçlarından biri olan ve benim en çok değer verdiğim gazete’ye değinmek istiyorum bugün. Nedir gazete? Nasıl meydana gelir? Yenir mi yenmez mi? Canlı mı cansız mı? Herkes kendini bulabiliyor mu bir parça köşe yazıları içerisinde? Sağdan mı soldan mı yoksa en ortadan mısın? Kim bu gazete?
Gazete, haber, bilgi, bulmaca ve reklam içeren, genellikle düşük maliyetli kâğıt kullanılarak basılan ve dağıtımı yapılan bir yayım olup halka güncel olaylara ilişkin bilgi verme amacı gütmektedir . Genel olarak yayınlandığı gibi, özel bir konu üzerinde de yayınlanabilir ve genellikle günlük ya da haftalık olarak yayınlanır. (Kaynak: Vikipedia)
Bana göre gazete terimi; tarafsız, doğru haberleri halka iletmekle yükümlü iletişim gereçlerinden biridir. Bu haberleri yapan kişiler yani birçok gazeteci arkadaşımın bu konuda dikkatli olmaları gerekir ki yanlış anlaşılmalara mahal vermeyelim. Zaten günümüzdeki gazetecilik magazinsel boyutlara taşmakta…
Gazeteler ne içerir?
Reklam, köşe yazıları, günlük haberler, yer yer bulmaca, astroloji, kültür-sanat, edebiyat ve konu sınırlamasına giremeyecek kadar geniş bir alana sahiptir. Bir hassas nokta var ki, bana göre bu işi yaptığımdan mıdır bilemiyorum köşe yazarlarına büyük iş düşmekte. Dikkat!
Köşe yazısı; bir yazarın herhangi bir konu veya günlük olaylar hakkındaki görüşlerini, düşüncelerini ayrıntılara inmeden anlattığı gazete ve dergilerde yayınlanan kısa fikir yazılarının genel adıdır. Yazarın, gündelik olayları, özel bir görüşle, güzel bir üslupla, kanıtlama gereği duymadan yazdığı kısa, günübirlik yazılardır.
*Gerçek olaylar veya düşüncelerle ilgili konular işlenir.
*Konular tarafsız bir şekilde ele alınmalıdır.
*Düşünce ön plânda olmalıdır.
*Konular çok değişik açılardan ele almadan, ayrıntılara inmeden işlenir.
*Yazılanlara okuyucuyu inandırma zorunluluğu yoktur.
*Yazılanlar okuyucunun ilgisini çekmelidir.
*Nükteli fıkralardan, kıssalardan, vecize ve atasözlerinden faydalanılmalıdır.
*Açık, sade ve akıcı bir dil kullanılmalıdır.
*Konular okuyucuya merak uyandırmalı, aynı zamanda da eğitici, bilgilendirici olmalıdır.
Benim sözüm;
Bir insan bir gazetede kendince bir şeyler anlatma çabası içerisine girmiş ise bu olay artık kendinden çıkmıştır. Yani benim yazım nokta koyduktan sonra benden çıkıp, toplumun olmuştur. Yediden yetmiş yediye herkese hitap eden bir yazı yazmış olmalıyım. Ya da her köşe yazarı öyle düşünmeli. Ben yazarım okuyan okur, okumayan okumaz diye bir felsefeyi asla kabul etmez gazete. Okuma yazmayı gazetelerden öğrenen biri olarak daha bilinçli, açık ve net, edepli, gerçek, tarafsız bir yazı okumak isterim. Dergi gibi değildir gazete yazıları. Dergiyi belirli bir kesim alır, okur, takip eder, arşivler vesaire… Gazete öyle mi? Asla değil! Bir kere derginin üzerinde simit yiyemezsiniz. Ama gazete okunurken simit yenir çay içilir, haberler okunur. Tarihi geçmiş dahi olsa…
Sanat sanat içindir olayı dergilerde, heykeltıraşlıkta, resimlerde yahut roman-şiir-öykülerde geçerlidir. Yeri gazete değildir. Sanat toplum içindir gazetenin ham maddesi. Topluma yöneliktir her harfi, satırı sayfası… Halk senden ne duymak istiyorsa kendini ona indirgemelisin. Yazdıklarını bir nevi satıyorsun. Okutmak senin amacın olmalı. Kaf dağlarına çıkmanın lüzumu yok!
Demem o ki;Birazcık dikkat. Ne düşünüyorsan sağlıklı aktarmalısın. Eğer, herkes bilsin istiyor isen!