“Enfeksiyon Hastalıklarıyla” uğraşan hekimler olarak, her gün çeşitli bakteriyel enfeksiyonlarla karşımıza gelen hastalarımıza, akılcı antibiyotik kurallarına uygun olarak antibiyotik tedavisi vermeye gayret ederiz. Bütün bunlara rağmen yakın gelecekte antibiyotik direncinin giderek artıp, bizlerin elini kolunu bağlayacağını da aklımızdan çıkarmayız.”

Penisilin 1943’te dağıtılmaya başlanmış olup, buna paralel olarak Penisilin Direncinin 1945’te oluştuğunu biliyoruz. Vancomisin adlı antibiyotik 1972’de tedavide yerini almasına rağmen, Vancomisin Direnci ise 1988'de tanımlanmıştır. Vancomisinin ardından devreye giren  antibiyotik olan İmipenem ise  1985'te kullanıma girmiş olup, İmipeneme karşı Bakteriyel Direnç ise 1998'de yayınlanmıştır. En son antibiyotiklerden biri olan ve genellikle irin yapan bakterilerden biri olan Stafilokok Enfeksiyonlarına karşı elimizde bulunan çok kıymetli antibiyotiğimiz  Daptomisin ise 2003'te çıkmış olup, buna karşı gelişen bakteriyel direnç de 2004’de yayınlanmıştır. Daha sayamadığımız diğer antibiyotikler için de bakteriyel direnç bizlerin uykusunu kaçırmaktadır. Küresel Kapitalizmin dünyayı kasıp kavuran açgözlülüğü ile çevreyi bozmaya devam etmesi ve gelişigüzel antibiyotik kullanımı ve diğer nedenler beraberinde bakteriyel direncin de artmasına yol açmıştır. Gelecekte basit bakteriyel enfeksiyonlara karşı kullanacağımız antibiyotiklerimizin olmamasından dolayı insanlarımızı kaybedeceğimizi söylersem sanırım abartmış olmam.

Bilindiği gibi dün yani  20 Ağustos “Dünya Sivrisinek Günüydü. “ Çoğumuzun ülkemizdeki baskıcı ortamdan ve siyasi kaostanndolayı haberi bile olmadı. Sivrisineklerin bir çok enfeksiyonları taşıdığını anımsatmakta yarar görüyorum. Gün nedeniyle  KLİMİK derneğimizin duyurusu çok anlamlıydı. Çoğu zoonotik enfeksiyonlara (hayvandan insana geçen) yol açan sivrisinekler bizleri maalesef tehdit ettiği vurgulanmış. Duyuruda bakın  neler ifade edilmiş?

“20 Ağustos 1897, Sir Ronald Ross (1857-1932)’un sivrisineklerin sıtmayı insandan insana bulaştırdığını gösterdiği tarihtir. Ross, Hintli bir hastanın kanını emdirdikten sonra Anopheles cinsinden dişi sivrisineğin sindirim sisteminde sıtma parazitlerini saptamış ve bu çalışmalarıyla 1902’de Nobel Ödülünü almıştır.

Bilinen en eski infeksiyon hastalıklarından birisi olan sıtmaya günümüzde de yılda 200 milyondan fazla insan yakalanmaktadır. Sıtmanın yanı sıra yine sivrisinekler, dünyanın çeşitli bölgelerinde karşılaşılan Zika Virüsü Hastalığı, Çikungunya, Dang, Sarı Ateş, Batı Nil Ateşi, Rift Vadisi Ateşi, Murray Vadisi Ensefaliti, Japon Ensefaliti,  Doğu At Ensefaliti, Batı At ensefaliti, La Crosse Ensefaliti, St. Louis Ensefaliti, Barmah Ormanı Virüsü Enfeksiyonu ve Ross Irmağı Virüsü enfeksiyonu gibi pek çok viral hastalığın ve Kenfatik Filaryaz ve Dirofilaryaz gibi bazı paraziter hastalıkların vektörü olarak önemlerini korumaktadır.”

Yorum ve Önerilerimiz:

Küresel Kapitalizm hepimizin gözleri önünde artı değer üretmek ve insanları iliklerine kadar sömürmektedir.  Akbelende ve Söke’deki Latmos Dağı eteklerindeki Çavdar Köyünde olduğu gibi çevreyi talan etmektedir. Daha çok taşeronları yoluyla bilimi dışlayarak yaşam alanlarımızı göz göre göre  bitirmektedir. Bilim dünyasında “Küresel Isınmanın” gelecekte kontrol edemeyeceğimiz bir çok salgınlara yol açacağı konuşulmaktadır. Dünya halkları olarak  buna dur dememizin zamanı maalesef geçmektedir. Küresel Kapitalistlerin yalanlarına, kuru laflarına sakın  aldanmayın. Zaman geçirmeden örgütlenin!..

Sözlerimizi Aşık Veysel Ustamızdan bir dörtlükle bitirelim.

“Aldanma cahilin kuru lafına.

Kültürsüz insanın kulu yalandır.

Hükmetse dünyanın her tarafına.

Arzusu hedefi yolu yalandır."

Sevgilerimle…