Ölüm dediğimiz olay gerçekten de çok yakınımızda. Burnumuzun ucu, ensemizde dediğimiz kısımda konaklıyor olmalı ki; ne zaman ortaya çıkacağı belli olmuyor.

Aniden var, aniden yok.

Bir yere ulaşmak için, rüzgâr ne yöne dönerse karşı durmaz, o yönde ilerleriz. Daha kolaydır çünkü. Hayat gibi. Ölüm bizi ne yana çağırırsa o yöne gideriz. Huzur, mutluluk dediğimiz duygu durumlarına ise yüzümüzü çevirip, ters istikamette ilerliyoruz.

 

Pekala!

Zor muydu sizce düşünmek. İki dakika olsa ölümü düşünmek. Toprak olacağımızı bilmek. Hani derler ya topraktan geldik, toprağa gideceğiz. O hesap iste. O güne kadar saygı ve hoşgörü içinde yaşasak. Yaşamaya çalışsak.

Çabalasak…

 

Biz, insanoğlu…

Bazı şeylerin değerini, kıymetini, anlamını yitirdikten sonra yada başımıza gelince anlıyoruz. Halbuki erkenden düşünsek ne kaybederiz ki?

 

Bir yakınımı kaybettim.

Ondan yazıyorum bu satırları. Ruhum acıyor. Derinlerde bağıra çağıra ağlamak isteyen bir kız çocuğu var. Oysa sıkıyorum kendimi. Neden? Toplum denilen bu zehirli örgüt karşısında ağlayarak küçük düşmemek için. Kim aşıladı bu yargıyı bana? Toplum. Kim elimden aldı? Toplum.

 

Yani biz bizi yok ettik, başımız sağ olsun.

 

İç huzur, mutluluk, kafa rahatlığına nasıl sahip olunur diye bir soru sorsam, adam akıllı cevap verecek huzurlu biri bulamam. Ölüm ne yana düşer desem?

-Yaşıyoruz işte a kızım. Allah’ın dediği olur.

Cümlesinden ileri cevap alamam.

 

Ölüm kalbimize düşer. Yakınımız ölürse kalbimiz sıkışır, biz ölürsek kalbimiz durur, ölümü düşünürsek ölümün soğuk yanı kalbimizi üşütür. Nitekim her ölüm kalbimizi esir alır.

 

Ruhum acıyor. Evet bir yakınımı kaybettim. Ve bir diğer yakınımın çırpınışlarını, kurtarma çabalarını izledim. Hani meşhur bir fotoğraf var; savaş sırasında bayan fotoğrafçı küçük bir kız çocuğunun vurulma anının fotoğrafını çekiyor. Ama ömrü boyunca hep o anı yaşıyor. Elimizden bir şey gelmedi. Kurtaramadık belki ama çabaladık. Buna yürekten inanıyorum ki;

-Allah’ın dediği olur.

 

Diyorum ya başa gelmeden bilinmiyor diye, gerçekten düşünmüyoruz bile. Dünya hevesine o kadar kapılmışız ki, burnumuzun ucunda olan olayla uyanıyoruz daldığımız derin uykudan.

Şimdi benimde dediğim gibi; Allah’ın dediği olur.

 

Rabbim mekanını cennet eylesin.

Ailesine sabır versin.