“Daha iyi giysiler ile yiyecekler, daha iyi muamele görmek ve efendinin bağışladığı daha geniş bir toprağa sahip olmak, kölenin sömürülmesini ne derece ortadan kaldırırsa, ücretli işçininkini de işte o kadar kaldırır.” KARL MARX

Baştan söyleyelim. Ülkemizde son yirmi yılda işçi cinayetleri rekor kırmış gibi. Bu yıllar içerisinde Türkiye’de 30 bin 546 işçi iş cinayetleri sonucu kaybedilmiş. Kahrolmamak elde değil!

“SORUN ELBETTE SİYASİ OLUP, ANAMALCI DIŞA BAĞLI, ÜRETEMEYEN, ÇARPIK TAŞERON SİSTEM DENDİR.  ÇÖZÜMÜ DE EMEKÇİLERİN İKTİDARINDA, OLDUĞU DEMOKRATİK,TOPLUMCU ,KAMUDAN YANA OLAN BİR  SİYASİ YAPIDANDIR.”

Hacettepe Tıp Fakültesinde öğrenci İken, ilk sınıflarda bizlere verilen Toplum Hekimliği Ders Kurulunda ( 12 Eylül’den sonra Toplum Hekimliği tümcesinden korkulmuş olacak ki ismi Halk Sağlığı olmuştur.) verilen İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ (İSG) derslerinde; Hocamız İsmail Topuzoğlu bizlere Koruyucu Hekimliğin en önemli öğelerinden birisinin de  İSG olduğunu üzerine basa basa öğretmiştir. Bakınız Gürhan Fişek ağabeyimiz sevgili İsmail  hocamızı ne kadar güzel anlatmış! Özetle kısaltarak aktarıyorum.

▪️Türkiye’de iş sağlığının bir bilim olarak benimsenmesi ve yayılmasında, herkesin parmakla göstereceği tek ad vardır; o da İsmail Topuzoğlu’dur. Biz onun öğrencileriyken, Türkiye’de hiç bir üniversitede, hiç bir fakültede “iş sağlığı” dersi okutulmazdı. Bir tek Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Toplum Hekimliği Ders Kurulu içerisinde 6 saat süreyle meslek hastalıklarını, iş kazalarını ve çevre kirlenmesini öğrenirdik. Yine aynı biçimde Türkiye’de “iş sağlığı” alanında, ilk mezuniyet sonrası eğitimi (yüksek lisans, doktora) yine Topuzoğlu sayesinde Hacettepe Üniversitesi gerçekleştirilebilmiştir. Yüksek lisans programının özelliği, öğrenci yelpazesinin genişliğindeydi; doktordan mühendise, konuyla ilgili mesleklere açık bir mezuniyet sonrası eğitim programıydı. Bu hem iş sağlığının bilimsel kimliğine uygundu; hem de bir takım çalışması için zorunluydu. Bütün bu yaşanmışlıklar ve bugün benzer programların üniversitedeki varlığını, bu “öncü” kişiye ve uygulamalarına borçluyuz.

Sayın Topuzoğlu’nu yalnızca bir öğretmen olarak tanımadık; uygulamada, bir takım içerisinde de işlev gördü. “Öncü”lük üstlendiği bu alanın gereği olarak, toplum içindeki çalışmalarda yer almaktan; elini taşın altına koymaktan çekinmedi. Bu, bizler için, hem güven ve katkı, hem de kıvanç kaynağı olmuştur..

Türkiye’de işyeri hekimliğinin gelişiminde dört önemli evre söz konusu olmuştur.

1) Genel Sağlığı Koruma Yasası’nın 180.maddesiyle sınırlı da olsa bazı işyerleri için işyeri hekimliğinin zorunlu hale getirilmesidir.

2) 1969 yılında ILO ile yapılan antlaşmayla İSGÜM’ün yani  İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim Araştırma Enstitüsü’nün kurulmasıdır. Bir “Araştırma-Eğitim Kurumu ve Laboratuvar” olarak kurulan İSGÜM’ün, alana katkısı büyük olmuştur.

3) 4 Temmuz 1980 yılında “İşyeri Hekimlerinin Çalışma Şartları ile Görev ve Yetkileri Hakkında Yönetmelik”in çıkarılmasıdır.

4) Türk Tabipleri Birliği tarafından, işyeri hekimliğinin yapılabilmesi için “İş Hekimliği Sertifika Kurslarına Katılmak ve Belge Almak Zorunluluğunun getirilmesidir”.

2003 sayılı yasa ile “Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri”nin kurulmasının yasa hükmü haline getirilmesidir.

Topuzoğlu 2,3 ve 4.evrelerde etkin görevler almıştır. İSGÜM’ün iki ayrı dönemde müdürlüğünü yapmış; bu merkez en parlak dönemlerini yaşatmıştır. Yönetmeliği yazan o’dur. TTB Sertifika Kursları’nı programlayan, başlatan, eğitici olarak görev yapan İşçi Sağlığı Kolu’nun en etkin üyelerinden biriydi.

1967-1985 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Toplum Hekimliği Enstitüsü ve daha sonra Halk Sağlığı Anabilim Dalında öğretim Üyeliği yapan Prof.Dr. İsmail Topuzoğlu bir çok öğrenci yetiştirmiş ve bilimsel çalışmalar yapmıştır.▪️

Hocamıza sağlıklı  daha uzun yaşam  diliyorum. İsmail Hocamızın da,  Nusret Hocamız gibi bilime katkıları saymakla bitmez. İyi ki öğretmenimiz olmuş. Bu hocalarımız bizlere ne güzel  bilgiler vermişler.

Bir uzman hekim, aynı zamanda bir İşyeri Hekimi ve Eğitici olarak her birisi bir insan olan bu İşçilerin, bu emekçi kardeşlerimizin ölümünü  sayılarla ifade etmek bana ters gelse de, sorunun ne kadar dramatik olduğunu ancak bu şekilde anlatabilmek olası olduğunu görüyorum. Affola!

İSİG Meclisi yani İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin yüzde 68’i ulusal basından, yüzde 32’si de işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından olmak üzere 2022 yılında en az 1843 işçinin yaşamını  kaybettiğini öğreniyoruz. Buna göre her gün en az 5 işçinin öldüğünü anlıyoruz. Bu yıl en fazla işçi ölümleri; inşaat, tarım ve taşımacılık sektörlerinde yaşanmış. İSİG’in açıkladığı  2022 İşçi Ölümleri Raporu’nda yer verdiği bilgiye göre, üç sektörde çalışan emekçilerin ölüm nedenleri ;

Uzun çalışma saatleri ile Yoğun ve sigortasız çalışmayla her türlü kuralsızlık” olarak belirtilmiş.

Raporda 2022 yılında en az 64 çocuk işçinin hayatını kaybettiği ifade edilmiş.

Aynı zamanda 14 yaş ve altında çalışırken ölen çocukların sayısı arttığını görüyoruz.

Bunun yanı sıra 2022 yılında 50 yaş ve üzeri en az 527 emekçi öldüğü, en az 108 kadın işçinin hayatını kaybettiği vurgulanmış.

Yine 2022’de 90 göçmen işçinin hayatını kaybettiği saptanmış. Bu işçilerin üçte ikisinin Suriye ve Afganistan kökenli olduğu belirtilmiş.

Gelde Kahrolma!  Ah İsmail Topuzoğlu Hocam Neredesin? Yana yana seni arıyoruz. Bizlere iŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ kavramını beynimize yerleştirdin. Kabahatin çoğu bizde mi? Hakkın ödenmez hocam!

Yine çok üzüldük değil mi?

Sözümüzü Aşık Mahzuni Şerif Ustamızdan bir ezgi  ile bitirelim. Ne güzel söylemiş! Dertlerimizi haykırmış.

Yuh Yuh Soyanlara

Soyup Kaçıp Doyanlara

Memlekete Kıyanlara Yuh

Sevgilerimle…