Kerhen Arapça kökenli bir sözcük olup, Türk Dil Kurumuna göre; eskimiş, tiksinerek, iğrenerek
İstemeyerek, istemeye istemeye, gönülsüz olarak anlamlarına gelmektedir.
“Sokrates'e göre yaşamın amacı ve herkesin yaşam boyunca peşinden koştuğu en yüksek iyi şey mutluluktur. Mutluluğa erişmenin yolu ise bilgidir. Bu bilgi insana ve yaşama ilişkin bilgidir. Doğru bilgi insanı doğru eylemlerde bulunmaya götürür, “ demiş.
Yıllar önce yukarıda da belirttiğim gibi Sokrates herkesin yaşam boyu koştuğu en yüksek iyi şeyin mutluluk olduğunu anlatmış. Gerçekten öyle mi? O zaman niçin çoğumuz mutlu olamıyoruz. Yoksa suların başını devler mi tutmuş? Her şeyi kerhen mi yapıyoruz? Acaba bu bizim alışkın olduğumuz kültürden mi kaynaklanıyor? Sorular bitmiyor…
Alışkanlıklarımız yüzünden, hem kendi kültürümüze hem de başka kültürlere yaklaşımımız Kerhen mi oluyor? Eğer böyle oluyorsa hatalıdır diyebilir miyiz?Hatalı yaklaşımlarımız, kültürleri anlamamızı, doğru tercih yapmamızı engelliyor mu? Yanlış veya eksik bilgilere dayanan, hatta sıklıkla bir bilgiye değil, bize öğretilmiş duygulara dayanan yergi veya övgülerdir diyebilir miyiz?
Doğduğum yer olan Adıyaman ili, Besni ilçesinde sanırım İlkokul üçüncü sınıfında okurken Besni Belediye Başkanlığı seçiminde babam ilk defa Halk
Partisi yerine 1961 yılında kurulan Adalet Partisine ve onun adayı olan arkadaşına destek olduğunu, bunun “Kerhen” bir destek olduğunu anlatmıştı. Bende babamın evdeki misafirler ile yaptığı bu konuşmaya istemeden de olsa kulak misafiri olmuştum. Konuşmada geçen Kerhen sözcüğünü o günden bu güne hiç unutamam.
18 yaşımdan bu yana seçimlerde oy kullandım. Kaç seçime katıldığımı varın siz hesaplayın!.
Yerel ve Genel Seçimler olarak oy attığım seçim sayısı tahminen 20’den fazladır. Emekten yana bakan bir hekim olarak şimdiye kadar seçimlerde
maalesef Kerhen, yani kötünün iyisi durumundaki parti ve adaylara oy vermek zorunda kaldığımı itiraf edeyim. Bir çok arkadaşımın da böyle davrandığını biliyorum. Seçim sonuçlarını her öğrendiğimiz de nasıl olur da “Kerhen Oy Vermek Zorunda Kaldığımıza” hep beraber hayıflanırız. Sadece kerhen oy atmak olsa neyse!..
Halbuki bir çok önemli kararlarımızda; hatta iş ve eş seçiminde bile kerhen kavramının ön plana geçtiğini söyleyebilirim.
Bu Arapça kökenli sözcüğü bir türlü sevemedim dostlarım. Ne olursunuz kızmayın bana!..
Ana muhalefet partimizin bu günlerde yaptığı başkanlık seçimlerini yine kerhen mi kabul edeceğiz acaba?
Bu arada 10 Ekim Ankara Katliamını Kerhen değil tüm duygularımla ve nefretle kınıyorum. Unutmadık unutturmayacağız.
Sözlerimi kerhen değil, çok severek seçtiğim bir Erzincan türküsü ile bitireyim. Ali Haydar Çiçek ve Ali Ekber Çiçek’in kaynaklık ettiği bu türküde “Dünyanın Sultan Süleyman’a Kalmadığı” kerhen değil doğrudan vurgulanıyor.
Gurbet Elde Bir Hal Geldi Başıma,
Ağlama Gözlerim Mevlâ Kerimdir.
Derman Arar İken Derde Düş Oldum,
Ağlama Gözlerim Mevlâ Kerimdir.
Huma Kuşu Suya Düştü Ölmedi,
Dünya Sultan Süleyman'a Kalmadı.
Dedim Yâre Gidem Nasip Olmadı,
Ağlama Gözlerim Mevlâ Kerimdir.
Sevgilerimle…