Sevgili hocam sizi çok erken kaybettik…

Sizden aldıklarımız, eğitimimiz ve mesleki birikimlerimizi harmanladığımızda, verdikleriniz hep Işığımız oldu...

Çok kolay olmadı. Ama öğrenciyken tüy-siklet hafifliğinde aldıklarımızı yaşama aktardığımız ve  karşılaştığımız engebeler o kadar fazlaydı ki, bunu çözemediğimizde;  yıllar sonra size bir mektup yazma ihtiyacı hissettim. Bu bir çeşit özeleştiri ve iç dökümümdü...

Size ulaşmasını o kadar isterdim ki, ulaşmasa da biliyorum ruhunuza ulaşacak!

O zaman sizlerden aldıklarımızı hayata geçirmek İstediğimizde ne kadar bocaladığımızı, kısmen başarabilsekte , tümünü Koruyucu Hekimliğin İçeriğine geçiremedik...

Hayat daha sonra çok fazla emellerimize ulaşmada bize iyi davranmadı…

Sevgili hocam Antonia  Lavosier doğada hiçbir şey yaratılmaz, hiçbir şey kaybolmaz demiş…

Sizin ilkeleriniz ve bizlere verdikleriniz değerler asla Kaybolmayacak. Kuşaktan kuşağa ileteceğiz. Buna yürekten inanıyorum…

Kasım ayını severim. Bazen de tüm sevdiklerim ve değerlerimin bu ayda kaybettiğimi düşününce hüzünlenirim...

Diğerlerini bilmem ama benim bu ayda kendimle yüzleşmem yazdığım nedenlerden ötürü daha kolay olmaktadır...

Çünkü Kasım ayı aynı zamanda benim için gerçekleri su yüzüne çıkarıyor… 

Çelişkileri belirginleştirip, İçimdeki duygusal metamorfozları açığa çıkarıyor…

Sevdiklerimizin, en azından benim sevdiklerimi kaybettiğim ay olarak düşündüğümde, içimden ağlamak ve akabinde çağlamak geliyor…

Bu yönüyle de pek hüzünlenirim…

Kasım ayının 2’sinde babamı, 3 Kasımda da sizi sonsuzluğa uğurladık…

10 Kasım ise bizim ve tüm dünyanın, aydınlanmasının kırıldığı ay, Atamızı kaybettiğimiz an...

Babamı da sizi de çok erken kaybettim…

Belki de sizi sadece bir hocam olarak değil de, kaybettiğim babamın sevgisini de yükleyerek, hayatımın her evresinde yaşamsal aktivitelerimde Ve hekimlik mesleğimde hep kılavuzum oldunuz...

Üzüntüm tarif edilemez sevgili hocam…

Çoğu ilkenizi ve öğütlerinizi yaşama geçiremedik!

Bu açıdan çok çok üzgünüz. Öğrenci olduğumuz Yıllarda hayat daha güzeldi...

Soluduğumuz hava , dünya , çiçekler, bahar ve İlkeler daha masum , çıkarsız ve daha güzeldi

Sizi anmamız ne kadar çabalasak da buruk olmaktadır...

Başarılı olamadık. Hayat daha sonraları bize hep kara ve ağır yönlerini sundu…

Yaşasaydınız sağlığın gidişatıyla ilgili  akıl almaz durumlara;

Tıp Fakültelerinin yozlaşmasına, ödeneksizlikten kalitelerinin düşürülmesine, sayılarının giderek arttırılmasına, bu fakültelerin çoğunun  özelleştirilmesine, çok çok kızıp, köpürürdünüz sevgili hocam…

Sağlıkta şiddet ile hekim özkıyımı ve diğer tüm kıyımları,

akıl almaz boyuta geldi değerli hocam …

Sağlık çalışanları korkunç haksızlıklara uğradı…

Çalışanların işsiz bırakılmalarına kıyamet koparıp, giderlerse gitsin sözlerine tepkisiz kalmazdınız…

Hekimlerin istemeyerek ülkelerini terk etmelerine,

Hayretler içinde tepki göstererek isyan ederdiniz…

Sizlere böyle mi öğrettim?

Neden dur demediniz?

Niçin bu kötü gidişe karşı direnmediniz?

Diyerek bizlere sitem ederdiniz...

Ah hocam ah!!!

Kabahatin çoğu bizde ve onlar da...

Biliyorsunuz sizinle Hacettepe Tıp Fakültesinde tanışmıştık…

Hepimiz pırıl pırıl birinci sınıf öğrencisiydik…

Dersimizin adı “Toplum Hekimliğine Giriş ve Devrim Tarihi” idi…

Tüm öğrenciler olarak adeta hayranınız olmuştuk…

Sınıfımızdakilerin çoğu, ülkemin çeşitli liselerinden gelen öğrencilerdi…

Bunlar çok başarılı çocuklardı…

Orta sınıf diye tabir edilen ekonomik gruptandı…

Bu öğrencilerin amacı iyi bir Tıp Doktoru olmaktı…

Aynı zamanda ekonomilerini düzeltmek istiyorlardı…

Ailelerine ve yurduna hizmet edeceklerdi...

Bu arkadaşlarımızın çoğu, okulunu derece ile bitirmişlerdi…

Üniversite yerleştirme sınavında ilk bine girmiş öğrencilerdi...

İlk dersimize girdiğinizde aklımızda kalan,

neşeli, esprili bir hocamız olduğunuzdur...

Aynı zamanda kararlı, soyadınız gibi fişek gibiydiniz...

Davasında dik duruşlu, cesur ve tutarlıydınız…

Bu duruşunuz bizleri adeta size hayran bırakmıştı...

Profesör ve Doçent ünvanlarını,

sizin ve arkadaşlarınızın kullanmadığını farketmiştik…

Bunlar akademik unvanlar, gelişigüzel kullanılmaz derdiniz…

Anımsadığım kadarı ile sizin dersleriniz tıklım tıklım dolardı…

Başka sınıflardan gelen öğrencilere yer kalmazdı...

Korunma tedaviden her zaman üstün ve daha ucuzdur derdiniz…

Bu ilkeyi daima hatırlayıp, unutmayın diye haykırmıştınız…

Hiçbir zaman bu sözünüzü unutmadık ve unutmayacağız değerli hocam…

Sağlık Doğuştan Kazanılmış Bir Hak Olup, alınıp Satılan Bir Meta(mal) Olamaz derdiniz…

Bugün bunun tam tersi oldu canım hocam…

Çok çok üzgünüz 

Bugün sağlık sistemi, küresel sermayenin buyruklarıyla özelleştirilerek, maalesef taşeron sermaye gruplarının eline geçti…

Hekimler ve sağlık çalışanları, bu grupların adeta kölesi oldu…

Halkımız büyük bedeller ödeyerek,özel sağlık gruplarına muhtaç edildi...

Tıp Fakültelerinin Toplum Hekimliği bölümlerinin İsimleri değiştirilip, işlevleri köreltildi...

Temel amaçları azaltılarak, giderek yok edildi sevgili hocam…

Bizlere sağlık İçin, toplumsal, ruhsal ve fiziksel açılardan iyilik hali derdiniz…

Bunları hiçbir zaman unutmadık ve asla unutmayacağız değerli hocam…

Sizleri bazen ağır bir şekilde eleştirmiştik. bunun İçin sizden çok özür dileriz…

Beni iyi dinleyin, ileride daha iyi anlarsınız demiştiniz…

Şimdi çok iyi anladığımızı sanıyoruz sevgili hocam…

‘’Sağlık En Temel İnsan Hakkı’’ demiştiniz…

Bunu o günlerde anlayamamış, yeterince kavrayamamıştık...

Ne kadar özür dilesek azdır…

BAĞIŞLAYIN BİZİ…

Işıklar taçlandırsın yolunuzu…

İnanıyoruz ki saçtığınız aydınlanma bizim daima güneşimiz olacaktır…

Sizi unutursak kalbimiz kurusun sevgili hocam…

Daima sevgimle, saygımla yâd ediyorum… Hiç bitmeyecek anılarımızdasınız !

Dr. Mustafa Torun